VİYANA (AA) – AŞKIN KIYAĞAN - Avusturya’da 13 yıl sonra ikinci kez ve daha güçlü bir şekilde iktidara gelen Halk Partisi (ÖVP) ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) koalisyonunun yabancı ve sığınmacı karşıtı hükümet programı, ikinci bir "Haider" dönemi yaşanacağı korkusuna neden oluyor.
Ülkede 15 Ekim’deki erken seçimden birinci çıkan ve aşırı sağ söylemi birebir siyasetin merkezine taşıyan Hristiyan Demokrat ÖVP’nin yeni popülist lideri Sebastian Kurz ile yaklaşık 30 yıldır ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobiyi yegane siyasi yol olarak benimseyen aşırı sağcı FPÖ Genel Başkanı Heinz Christian Strache, 61 gün süren koalisyon görüşmeleri sonucunda aşırı sağcı hükümetin kurulmasında uzlaşı sağladı.
Yaklaşık 9 milyon nüfusa sahip ülkede, eğitimden ekonomiye, sağlıktan güvenliğe birçok alanda yeni düzenlemeler yapmayı hedefleyen koalisyon, Türkiye karşıtlığının dikkati çektiği hükümet programını ülkedeki azınlıkların sosyal haklarını kısıtlayıcı ve mültecilere yönelik sert uygulamalar öngörerek oluşturdu.
Bir milyon 700 bin yabancının bulunduğu Avusturya’da yaşayan yaklaşık 700 bin Müslüman, bugün yemin ederek göreve resmen başlayacak aşırı sağcı hükümetin yaşam alanlarını daraltmasından, anaokulundan oturum izinlerinin uzatılmasına birçok alanda ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmaktan endişe duyuyor.
ÖVP'nin 8, FPÖ'nün 6 bakanlık alacağı yeni hükümette, Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesinden terk Kurz Başbakan, diş teknisyeni Strache ise Başbakan Yardımcısı olacak.
Koalisyonun büyük ortağı ÖVP, maliye, ekonomi, tarım, eğitim, kadın ve aile gibi bakanlıkları üstlenirken FPÖ’nün içişleri, dışişleri, imar, savunma ve sağlık gibi önemli bakanlıkları yürütecek olması, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderi tarafından aşırı sağcı, Neonazi oluşumlara yakınlıklarıyla bilinen kişilerin ülke yönetimini ele geçirmesi olarak yorumlanıyor.
Aşırı sağcı hükümetin 180 sayfadan oluşan yeni programında öne çıkan başlıklar şu şekilde sıralanıyor:
- Türkiye’nin AB’ye girmesi istenmiyor
Her fırsatta AB yanlısı bir hükümet olacaklarını dillendiren Kurz, birlik içerisinde aktif rol almak istiyor.
Aşırı sağcı hükümet programının Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin ele alındığı bölümde, özellikle göçmenlerin ülkeye girmesini önlemek için sınırların kapatılması, Akdeniz rotasının kapatılarak bölge ülkeleriyle sağlanacak anlaşmalarla sığınmacı akınının durdurulması gibi konular ilk sırada yer alıyor.
AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların kaldırılmasından yana olan yeni hükümet, Türkiye’nin AB üyeliğine tamamen karşı çıkarken müzakerelerin sonlandırılması için birlik içinde ittifak arayışı içinde olacağını belirtiyor.
- Müslümanlara ait okul ve kurumlara ağır şartlar
Yeni hükümet, özellikle göçmen çocuklarını göz önünde bulundurarak 6 yaşına kadar yeterince Almanca öğrenememiş çocukların ilkokula başlamasına müsaade etmeyecek. Çocukların Almanca seviyesinin nasıl belirleneceği belirtilmeyen programda, Almancası yetersiz çocuklara bir yıl daha dil eğitimi alma zorunluluğu getiriliyor.
Özellikle göçmen ailelere vurgu yapılan hükümet programında, okulla iş birliği yapmayan ve çocukların eğitim hayatını aksatan velilerin sosyal yardımlardan mahrum bırakılacağı ifade ediliyor.
Ülkede vergi ödeyen yabancıların sosyal yardımlardan faydalanabilmesi için en az 5 yıl Avusturya’da ikamet etmiş olması gerekiyor.
Müslümanlara ait anaokulu, lise gibi kurumların yanı sıra dernek ve vakıflara yönelik kontrollerin artırılması, yasalara aykırı olanların kapatılması planlanıyor.
Müslümanlara ait cami ve din eğitimi verilen kurumlarda dış etkilerin azaltılması için yoğun kontrollerin yapılması, standart bir Kur’an-ı Kerim tercümesinin kullanılması öngörülüyor.
- Mültecilerin paralarına el konacak
Sığınmacı ve göçmenlere yönelik sert uygulamaları hayata geçirmeyi hedefleyen yeni hükümet, iltica başvurusunda bulunan kişilerin temel ihtiyaçlarını giderme adı altında yanlarında getirdikleri nakit paraya el koyabilecek, aynı zamanda mültecilerin kullandığı mobil telefonları ve sosyal medya hesaplarını kimlik tespiti yapabilmek için inceleyebilecek.
İltica başvurusu kabul edilmiş kişilere yapılan yardımlar ciddi oranda azaltılacak, mülteci çocuklarının ancak “köprü okullar” olarak adlandırılan kurumlarda Almanca eğitimini tamamladıktan sonra örgün eğitime başlamasına müsaade edilecek. Bu kişiler, herhangi bir suça karışmaları durumunda mülteci statüsünü kaybederek ülkeden sınır dışı edilebilecek.
Sığınmacı başvurusu reddedilmiş kişilerin ise itiraz süreleri kısaltılarak sınır dışı edilmeleri hızlandırılacak.
- Güvenlik arttırılacak
Polis ve güvenlik kameralarını arttırmayı planlayan yeni hükümet, özellikle siber alanda yeni tedbirler de öngörüyor.
İnternet üzerinden kullanılan iletişim uygulamaları ve sosyal medya hesapları güvenlik kapsamında denetlenebilecek.
- Vergi ve giderlerde yüzde 40 azaltma
Halka yeni vergi getirmeme sözü veren aşırı sağcı koalisyon, giderleri kısıtlamayı ve vergilerde yüzde 40 oranında düşüş sağlamayı hedefliyor.
İnternet alanında etkin bir vergilendirme sistemi hayata geçirmeyi hedefleyen hükümet, Google, Facebook gibi online işletmelere yönelik yeni vergiler hayata geçirmeyi hedefliyor.
- Doğrudan demokrasi
Aşırı sağcı partinin seçim kampanyasının en önemli başlığı olan doğrudan demokrasi de yeni hükümetin programında yer alıyor.
Hükümet, İsviçre'de olduğu gibi birçok konuda halkın sandığa giderek karar vermesini sağlayan doğrudan demokrasi yöntemini uygulamaya koymayı hedefliyor.
- Birinci ÖVP-FPÖ koalisyonu
Avusturya'da 1999'daki seçimin ardından Wolfgang Schüssel liderliğindeki ÖVP ile Jörg Haider’in başında olduğu FPÖ koalisyon hükümeti kurmuştu.
AB ve uluslararası toplumun baskıları sonucunda Haider hükümette yer alamamıştı. Bu durum, aşırı sağcı partinin seçmen tabanında hayal kırıklığına neden olurken Haider'i de koltuğundan etmişti.
AA