ZONGULDAK (AA) - Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Prof. Dr. Engin Yıldırım, "Anayasa Mahkemesi her türlü derdin çözüleceği yer değil. En büyük yanılgı da Yargıtay, Danıştay'ın veya ilk derece mahkemelerinin kesin olan kararları hakkında başvurular geliyor. Bu temyiz incelemesi ki, Anayasa Mahkemesi temyiz incelemesi yapmıyor." dedi.
Yıldırım, Bülent Ecevit Üniversitesi Sezai Karakoç Kültür Merkezi'ndeki "Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru-Temel Hak ve Özgürlüklerin Anayasal Çerçevede Korunması" konferansında yaptığı konuşmada, 1962'de kurulan Türkiye'deki Anayasa Mahkemesinin, Avrupa'nın en eski 4. Anayasa Mahkemesi olduğunu söyledi.
Ülkede 55 yıllık bir Anayasa Mahkemesi olmasının pek çok ülkeye inandırıcı gelmediğini ancak Türkiye'nin bu konuda ciddi bir birikim sahibi olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Anayasa Mahkemesinin ülkede genel olarak sahip olduğu yetkiler iptal, itiraz davası, yüce divan yargılaması yapmak, siyasi parti kapatma ve mali denetiminde bulunmadır. 2012'den beri de bireysel başvuru kabul etmektir. Anayasa Mahkemesinin sokaktaki vatandaşla tanışması 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda bireysel başvurunun kabul edilmesiyle gerçekleşti. Bu aslında Türkiye için çok büyük bir adım. Bunu şu anda pek iyi anlayamıyoruz ama ileride bunun tarihini yazacak olanlar daha iyi yansıtacak."
- Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı
Yıldırım, Türkiye'deki bireysel başvuru hakkının anayasadaki tüm hakları kapsamadığını, bunun gerekçesinin de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye'den giden başvuru sayısının azaltılması olduğunu ifade etti.
1990'lı ve 2000'li yılların başlarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en çok başvurunun Rusya'dan sonra Türkiye'den gittiğini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda halkoyuna sunulan maddelerden biri de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkıydı ve bu kabul edilmiş oldu. Bir vatandaş ifade özgürlüğü, kötü muamele, din özgürlüğü, özel hayatın gizliliği gibi alanlarda kamu gücünden kaynaklanan bir işlemden dolayı mağdur olduğunu düşünüyor ve diğer tüm iç hukuk yolları tükenmişse Anayasa Mahkemesine başvuru yapabilir. Bu sınırlandırma bazı akademisyenler tarafından eleştirildi ancak aksi durumda anayasamızda birtakım ekonomik ve sosyal hakların da bu başvuruya konu edilmesi mahkemenin altından kalkamayacağı bir iş yükü altına sokacaktı. Yine yasama ve yürütme organının karar vermesi gereken konulara bu sefer Anayasa Mahkemesi müdahale etmiş olacaktı."
"Bu yıla kadar Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yılda 20 bin civarındaydı ve biz bunların yüzde 75'ini bir yıl içinde sonuçlandırmaya başlamış idik, ta ki 15 Temmuz'a kadar." diyen Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişime kadar gayet iyi işleyen, gelen başvuruların yıllarca beklemeden 1-1,5 yıl içinde karara bağlandığı bir sistemin kurulduğunu aktardı.
Yıldırım, yılda 20 bin olan başvuru sayısının 2016 için şu an 75 bini bulduğunu, bunun 45 binini 15 Temmuz'dan sonraki tutuklanmalar, mülkiyete el koymalar, kamudan işten çıkarmalar gibi bireysel başvuruların oluşturduğunu kaydetti.
Bu sayının yıl sonuna kadar 100 bini bulacağına işaret eden Yıldırım, "100 bin başvuruyu değerlendirmek gerçekten zor bir iş. Biz kara kara düşünüyoruz çünkü günde ortalama belli sayıda dosyanın sisteme girmesi lazım. Bunda bile sıkıntı yaşanıyor ama bu konuda birtakım tedbirler alındı, yakında tüm dosyaları değerlendirme fırsatı bulacağız. Alman Anayasa Mahkemesine yıllık başvuru sayısı 7 bin, İspanya'da 10 bin, Türkiye'de neredeyse 10 katı. O ülkelerde bile bu rakamlar çok yüksek görülüyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'de bireysel başvurunun ilk zamanlarda yanlış anlaşıldığını, vatandaşın her türlü derdinin bu mahkemede çözüleceğini düşündüğünü anlatan Yıldırım, "Anayasa Mahkemesi her türlü derdin çözüleceği yer değil. En büyük yanılgı da Yargıtay, Danıştay'ın veya ilk derece mahkemelerinin kesin olan kararları hakkında başvurular geliyor. Bu temyiz incelemesi ki, Anayasa Mahkemesi temyiz incelemesi yapmıyor." diye konuştu.
- "Kötü niyetli başvurulara karşı ceza kesme yetkisi"
Yıldırım, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 7 avroluk bir ilaç bedeli için kendisine yapılan bir başvuru sahibine "kötü niyetli başvuru" gerekçesiyle 2 bin 500 avro ceza kestiğine, Anayasa Mahkemesinin de bu gibi kötü niyetli başvurulara karşı ceza kesme yetkisinin olduğuna işaret etti.
Kendilerine gelen başvuruların yüzde 75-80'inin adil yargılanma, mahkemelerin işleyişi ve mahkemelerin verdiği kararlarla ilgili olduğuna vurgu yapan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Türkiye'de ilk derece ve temyiz mercilerinin işleyişinden vatandaş memnun olsa bize bu kadar çok başvuru gelmez. Bu yapısal bir problemi işaret ediyor. En çok yapılan ikinci başvuru mülkiyet hakkı, daha sonra ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi alanlar geliyor. Dolayısıyla en çok başvuru adil yargılanmadan geldiğine göre en çok ihlal de adil yargılanmayla ilgili konulardan çıkıyor."
Vali Ali Kaban'ın Yıldırım'a plaket takdim ettiği konferansa, hakim, savcı, avukat, akademisyen ve öğrenciler katıldı.
AA