Anayasa Mahkemesi’ni suyoluna çevirdiler!
CHP’li Özyürek, başta AK Parti olmak üzere, herkesin yapması gerekenin; sükûnet ve saygıyla yargının işlemesini kolaylaştırmak, sağlamak olduğunu vurgulamış ve
“Bağırarak, çağırarak, tehditle linç uygulayarak, Anayasa Mahkemesini yıldırmak, korkutmak mümkün değildir. AKP, bu telaş içinde, kendisiyle ilgili bir davayı düşürmek üzere, kendi çoğunluğuna dayanarak, bir anayasa değişikliği yaparsa, bu hukuk devletine, Anayasanın 138. maddesine aykırı olur ve toplumda büyük tartışmaları getirir. AKP’nin hukuki meşruiyeti tartışılır hale gelir. Umarım ve dilerim, AKP bu yola gitmez, kendisiyle ilgili davayı değiştirmek üzere anayasa değişikliği yapmaz. Yaparsa, Anayasa Mahkemesinden döner” demiş.
...
Yani yine gideriz A.M.’ye...
Eee gidin, demek yetmiyor. Netice alıyorlar...
Nasıl?
4’e karşı 7’yle...
3’e karşı 8’le...
2’ye karşı 9’la...
Yani eski Cumhurbaşkanı Sezer’in atadığı 8 üye güven veriyor... Kalan üçün birini Demirel, ikisini de rahmetli Özal atamış. Bu arada yedek üyelerin tamamını da (4 kişi) Sezer atamış vaziyette. Hal böyle olunca CHP zırt pırt ikide bir koşturuyor aynı adrese...
Şu ihaleyi beğenmedim, koş...
Bu özelleştirmeyi beğenmedim, koş...
Falanca yasayı beğenmedim, koş...
Netice itibariyle güveniyorlar oraya. Biz götürürsek, bizim istediğimiz olur, diyorlar...
Şimdi de en son durum için Tayyip Erdoğan’a tavsiyede bulunuyorlar. Beyhude uğraşma, eğ boynunu, razı ol kaderine diyorlar. Uyma etrafındakilerin dediklerine. Partin kapatılsa da, sen siyasi olarak yasaklansan da, ses çıkarma, efelenme. Çünkü yüce yargı var, çok yüce adalet, üstün hukuk var karşında... E peki demokrasi ne olacak? O bize göre değil. Hem dağdaki çobanla 83 yaşındaki bilmem ne abinin oyu bir olmamalı. Demokrasi dediğin oyla moyla olmaz. Seçime, sandığa gidilir, ama beğenilmezse, laiklik bahanesiyle demokrasisiz cumhuriyet mitingleriyle, solcu sendika ve örgütlerle, eylemler, bilmem neler yapar soluğunu keseriz. Olmadı bir kere daha gideriz yüce mahkemeye...
İktidara geldiğinden bu yana bu parti ne yaptıysa götürdüler oraya. Çoğunu geri döndürdüler. Hatta en olmadık meseleleri bile orayla çözdüler. Çok gerilere gidip karışık örnekler falan aramaya gerek yok. 367 dersem siz anlarsınız...
CHP’li Haluk Koç itiraf etti, kendileri bile inanmıyorlarmış aslında bu 367 olayına, ama parti böyle davranacağız demiş. Demek ki partinin de bir bildiği varmış da Haluk Koç derin parti işlerini bilmiyormuş. Şimdi Deniz Baykal’ın rakibi oldu ya, anlatıyor. Siyasetçi de tutarlılık olması lazım, milletin gözünün içine baka baka niye böyle yaptınız sorusuna ise cevap yerine kocaman bir ‘tın’ sesi...
Anayasa Mahkemesi’ne olur olmaz her şeyi götürmeye alıştıkları için suyoluna çevirdiler orayı. Ve fakat yapacak başka da bir şey yok, ayrı mesele...