Kimi zaman izlediğiniz bir film, kimi zaman okuduğunuz bir kitap; deneme, makale türünde bir yazı, içli bir türkü yahut; yüreğinizi ısıtan bir hafif müzik yahut da kime ait olduğunu dahi bilmediğiniz belki iki mısradan mürekkep bir şiir, sizde öyle anlık ve içsel inkılaplara kapı aralar ki bir anda bambaşka bir insan oluverir, sonra eski halinize döndüğünüzde de o bir iki dakika önceki Ahmet’i Mehmet’i tanıyamazsınız. Belki yeniden o anın içerisindeki siz olmak istersiniz de o atmosferi bir türlü yakalayamazsınız bile… Bu durumu kimileri ilham, kimileri de cezbe hali veya -daha çok ehl-i tasavvufun tanımıyla- sekr hali diye adlandırmışlardır. İsterseniz siz bunların maneviyat sınırı içerisinde dahil olanlarına “metafizik gerilim” de diyebilirsiniz.
Adı ne olursa olsun hangi ilmin terminolojisinde hangi isimle zikredilirse edilsin böyle anlar, zîşuur bir varlık olan ve bu yönüyle bütün varlıklardan üstün sayılan her insan için mümkünün sınırları içerisine dahildir.
Yaratılış itibariyle temizliğe, iyiliğe ve güzelliğe meyyal olan insanoğlu, yine bu yaratılışta, techîz edildiği bazı duygular itibariyle de kötülüğe ve tahribe meyyaldir. Bu yönüyle de kötüyü empoze edenlerle iyiyi tavsiye edenler arasında, iki çiftçi tarafından sürülmeye talip bakir bir tarla gibidir. İyi ve kötü arasında bu durumda olan insanoğlunun eğiliminin belirlenmesinde yukarıda sözünü ettiğimiz anlar “şok” derecesinde bir etkiye sahiptir. Örneğin yolda giderken güzel bir sesten dinlediğiniz ve etkisi altında kaldığınız bir ezan sesi siz de o an için önemli bir uyarıcı niteliğindedir. Bu duygunun size verdiği anlık iletileri iyi okuyabildiğiniz taktirde o an sizin için önemli bir sürecin başlama noktası olabilir. Yahut kötü bir alışkanlığa sahipseniz ve o alışkanlık sizi rahatsız ediyor ve çevrenizde ehil insanların verdiği nasihat sizde tesir uyandırmıyorsa, o alışkanlığa sahip birinin, yine o alışkanlıktan dolayı başına gelen bir hadise yahut konuyla alakalı gazetede çıkan olumsuz bir haber, sizde o an için önemli bir uyarıcı vazifesi görebilir. Ancak; Allah tarafından bir ihsan hükmünde olan bu tatlı anlar her zaman yakalanamıyor olabilir. Yahut da siz her an o anlar için hazırlıklı olamıyor olabilirsiniz veya “alıcılarınız” o an gelen iletilere açık olamayabilir. Böyle durumlarda neler yapılabilir? İsterseniz durumu bir teşbihle müşahhas hale getirelim. Bir firma yeni çıkardığı yahut tanıtmak istediği bir ürünü bir süreliğine çok ucuza verebilir ya da bir iki günlüğüne ücretsiz olarak dağıtabilir. Ancak siz o ürüne bir daha sahip olmak istediğinizde bundan sonra ücret noktasında fedakarlık göstermek zorundasınızdır. İşte tadımlık bir bal gibi insana ikram edilen anların yeniden yakalanması ya da yaşadığınız bir anın sizde meydana getirdiği güzel haller, faydalı alışkanlıkların taze tutulması adına sürekliliğin devamı için o anı devam ettiren ya da benzerî anları size yaşatan sebepleri işlemek yeterli olacaktır. Örneğin okuduğunuz bir kitap sizde inancınızın kuvvetlenmesi ve manevi heyecanınızın artması noktasında önemli bir vesile olduysa, vesilenin getirdiği böyle güzel bir sonucu yine aynı vesileyi işleyerek talep edebilirsiniz. Örneğin kendinize bir program yapıp fazla değil mesela sabahın bir erken saatinde ya da yatmadan evvel 3-5 sayfa sizi arzuladığınız “metafizik gerilim”e ulaştırabilecek eserleri okumak size hem yakaladığınız anları taze tutmayı sağlayacak hem de sizi kitap okuma adına güzel bir alışkanlığa da böylelikle sahip edecektir. Belki de size ileride daha güzel anlara, alışkanlıklara, heyecanlara doğru yelken açtıracaktır…
Anı yakalamanız ümidiyle…