Birkaç gündür SP’nin çarşı-pazarda partiye yeni üyeler kazandırma çalışma ve çabalarını gördüğümde, “ileri bir tarih”e ertelenmiş büyük kongrenin tarihi yaklaştı galiba diye düşündüm. Bayram değil, seyran değil, neden kaybedilmiş 6 milyon üyeye yeniden ulaşma çabasına girildi. Belki de bu partiye üye kazandırma çalışmaları için Konya Teşkilatı talimat verdi. Ne de olsa Konya’nın gücü ortada. Ben 1 yıl önceki seçim yenilgisinden sonra Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Mustafa Özkafa’nın artık bağ bahçe işleriyle meşgul olduğunu, gününü televizyon izleyerek, eşi ve çocuklarıyla birlikte geçirdiğini zannetmiyorum. Başkan ortalarda çok görünmemeye çalışıyorsa ve hiçbir medya kuruluşuna konuşmuyorsa, sessiz ve derinden bir yürüyüşün planını uyguluyor olmalı. Kayıp trilyon davasının sonucunu bütün SP kurmayları gibi o da kuşkusuz merakla bekliyor.
Yeni TCK'ya göre 75 yaşını doldurmuş ve üç yıldan az hapis cezası alanlar bu cezalarını evlerinde çekebilecek. Sayın Erbakan da böylece partinin bundan sonra yaşayacağı sürece evinden katkıda bulunacak.
79 yaşında olan ve kayıp trilyon davasından 2 yıl 4 aylık hapis cezası kesinleşmiş olan Erbakan'ın bu cezasını evde çekebilmesi için halen davası süren 9.5 trilyonluk alacak davasının çözüme kavuşması gerekiyor. Erbakan, AK Parti’nin yasayı çıkarma konusunda ikna olabileceği beklentisiyle Saadet Partisi’nin yasa gereği yapmak zorunda olduğu kongresini de geciktiriyor.
Bizim yazımıza konu olan Hoca’nın cezası ve ödeyeceği para değil, SP’deki emanetçi Genel Başkan sorununun nasıl çözüleceği. İki kez ertelenen büyük kongrenin bu yıl içinde, muhtemelen Kasım ayında yapılması gerekiyor. Şu an böyle bir kongre heyecanı yok. 1 Haziran’dan sonra davanın sonuçlanmasının ardından, vesayetin ortadan kalkacağı ve Hoca’dan icazetle adayların birer birer sahneye çıkacağı konuşuluyor. Bunun için Numan Kurtulmuş, Mehmet Bekaroğlu, Teoman Rıza Güneri, Mustafa Özkafa gibi kurmayların Hoca’nın kapısını aşındırarak ‘emanetçi’ geleneğinin demode olduğunu ve siyasetin AK Parti sonrası yeniden yapılanmaya başladığını, kamuoyu baskısını da dillendirerek Hoca’dan siyasi taleplerde bulunmuşlar. Hoca, Fatih Erbakan ismi üzerinde dursa da Fatih’in riyaset için yaşının kifayet etmediğini biliyor. Ben Bekaroğlu-Özkafa isimlerinin bu süreçte göz ardı edileceğini sanmıyorum. Özkafa’nın yakın çevresine ve eski mesai arkadaşlarına, siyasette yeni gelişmelerin beklendiğini ifade ettiği belirtiliyor. Özkafa, Ankara’nın kendisine bir görev tevdi etmesi halinde bundan kaçmayacağını da dostlarına söylemiş. Bizzat seçim sonrası kendisiyle görüşen arkadaşlardan sohbet arasında ben de duymuştum. Neticenin ne olacağını bugün herkes gibi ben de merak ediyorum. 1 yıl önce Başkanlık sonrası, ‘Genel Merkez’e gidebilirim’ niyetini kaybetmediyse eski Başkan, siyaset 1 Haziran’dan sonra yeniden ısınacak gibi. Görelim bakalım neler olacak?
Konya’dan bir festival geçti
Günler öncesinden haberim olmuştu, “Aşkın Film Festivali”nden. Ben de bu gazeteye Kültür Dairesi’nden geldiğimden midir, Büyükşehir’in Kültür faaliyetleri’nden hep heyecan duyarım. En son film festivaliyle Konya sınırlarını aşan bir organizasyona imza atıldı ve tanıtım çalışmalarını haber yönüyle paylaştık. Bu bizim habercilik anlayışımızla oldu tabii. Büyükşehir rica etmedi, ama biz sanatseverleri haberdar etmek için hemen her gün festivalden haberleri sıcağı sıcağına servis yaptık. Haberdar ettiğimiz filmin davetiyeleri ne büyük garipliktir ki, Memleket Gazetesi’ne uğramadı. Sağda solda ücretsiz dağıtılan davetiyeler için basına kontenjan ayrılmadıysa eğer, sormak lazım “ne biçim bir organizasyon bu” diye. Öyle ‘Memleket’ten, Hakimiyet’ten sarışın bir arkadaşa vermek’ bildiğim kadarıyla organizasyon ve planlama kitaplarında yazmıyor. Ayrıca bizim buralarda bir sarışın çalışmıyor. Kültür Dairesi’nin yeni Başkanı Ercan Bey’in bu konularda daha duyarlı olduğunu zannediyordum. Herkes yapabilirdi, ama O’nun yapmaması lazımdı.