Ankara Garı önündeki terör saldırısı davasında birleştirme kararı

Terör örgütü DEAŞ'ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015'te düzenlediği ve 100 kişinin öldüğü çifte intihar saldırısıyla ilgili firari 16 sanıklı dava ile daha önce "örgüt yöneticiliğinden" 18 yıl hapse çarptırılan sanık Erman Ekici hakkında, saldırıda soruml

ANKARA (AA) - Ankara Garı önünde terör örgütü DEAŞ'ın 10 Ekim 2015'te düzenlediği ve 100 kişinin öldüğü çifte intihar saldırısıyla ilgili firari 16 sanıklı dava ile daha önce "örgüt yöneticiliğinden" 18 yıl hapse çarptırılan sanık Erman Ekici hakkında, saldırıda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle "kasten öldürme" ve "insanlığa karşı suç"tan açılan dava birleştirildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Ekici, müştekiler ile tarafların avukatları katıldı.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, hazır bulunanların tutanağa geçirilmesinin ardından Ekici hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan davanın, karara çıkan ana davadan ayrılan 16 sanıklı davayla birleştirildiğini, 16 Ekim 2019'da beyanı alınan Ekici'nin bu dosyadan da tutuklandığını söyledi.

Savunması sorulan Ekici, insanlığa karşı suçtan da yargılandığını anımsatarak, "Terörist elebaşılarına açılmayan dava bana açıldı." dedi.

İddianamenin hazırlanmasının sebebinin daha önce gar önündeki saldırıyla ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen sanıklar Yunus Durmaz'ın dijital materyalleri ve Yakub Şahin'in ifadesi olduğunu söyleyen Ekici, şöyle konuştu:

"Şahin, hücre evlerinden bahsediyor, 'Buraya sadece yetkililer girebilir' diyor ama benim bu evlere hiçbir giriş çıkışım bulunmadı. Kurban seçildim. Durmaz'ın dijital materyallerindeki Ebu Talha araştırılmadı, ifadem alınmadı, hakkımda direkt iddianame hazırlandı. İçişleri Bakanlığının mavi kategorisinde Ebu Talha vardı, ama araştırılmadı. Ebu Talha'yı herkes tanıyor. Gaziantepli, 1981 doğumlu, adı Talip Akkurt. Ödülle aranıyor."

Mahkeme Başkanı Giray, Ekici'ye, Ayşenur İnci adlı kişinin kendisine ilişkin beyan verdiğini ve fotoğraftan teşhis ettiğini belirterek, ifadenin "(Ekici) Suriye ülkesi Cerablus'ta beni karşılayanlardan biriydi. Silahlı eğitim vermekle görevlendirildiğini, uzun namlulu silah taşıdığını biliyorum. En son Temmuz 2015'te Tabka bölgesinde gördüm. Bu şahsın Türkiye'de tutuklandığını duydum." kısmını okudu.

Ekici, İnci'yi tanımadığını, beyanının iftira olduğunu savundu.

Başkan Giray, Demet Taşar adlı kişinin ifadesinden de "Suriye'deydi. Gaziantepli olduğunu biliyorum. Uzun namlulu silah taşıyordu. Askeri eğitim alan şahıslarla ilgilendiğini duydum. Herhangi bir çatışmaya girdiğini duymadım. Yaklaşık iki yıl önce eşi Ayşe ile Türkiye'ye döndüğünü duydum." cümlelerini okudu.

Ekici, bu kişiyi de tanımadığını ileri sürerek, "Bu şahsı televizyonda izlemiştim. Suriye'den mi, Irak'tan mı Türkiye'ye geçerken yakalanmıştı. Benimle birlikte birçok kişinin ismini vermişti. Belli ki önüne birçok ismin bulunduğu bir kağıt atılmıştı." iddiasında bulundu.

Başkan Giray, Yunus Durmaz'dan elde edilen bir başka belgeyi de Ekici'ye sordu.

Ekici, belgeyi hatırladığını, üzerinde Halil İbrahim Durgun'un da arasında bulunduğu dört isim yazıldığını söyledi. Bunlardan üçünün görevlerinin ve kod adlarının da belirtildiğini ifade eden Ekici, "Sadece Ebu Talha yazan yerin karşısı boştu. Ebu Talha ben olsaydım, karşısında Erman Ekici yazardı." diye konuştu.

Yunus Durmaz'ı 2012'de tanıdığını söyleyen Ekici, "2012'de tanıdığım Yunus Durmaz'ın 2015'te eylem yapacağını nereden bileyim? Bir insanın örgüt yöneticisi olması için bir askerinin olması lazım. Benim askerim kim? Yunus Durmaz ile Mart 2013'ten sonra bir tane görüşmem yok. O tarihte evini taşıdı, gitti. Bir daha görüşmedim." ifadelerini kullandı.

- Ekici müdahil avukatlarının sorularını yanıtlamadı

Duruşmada daha sonra Ekici'nin çapraz sorgusuna geçildi. Müdahil avukatları Ekici'ye, "10 Ekim davası sanıklarıyla görüşmelerine ilişkin teknik takip ve iletişim tutanakları ile Ağrı ve İran üzerinden Afganistan'a gidip gitmediği, El Kaide için savaşıp savaşmadığı, geçmişte kendisinin El Kaide, eşi ve kardeşinin DEAŞ üyeliğinden yargılanıp yargılanmadığı, evinde neden tabanca ve ciddi miktarda para bulunduğu, kendi üzerine neden 25 telefon hattı aldığı, Suriye'ye ne sıklıkla gittiği" sorularını yöneltti.

Firari sanıklardan Deniz Büyükçelebi'nin eşi Şengül Büyükçelebi'nin, "Ekici Suriye'deki evimize gelir, giderdi" şeklindeki beyanı da Ekici'ye hatırlatıldı.

Ekici, her sorunun ardından "Cevap vermek istemiyorum." dedi.

Müdahil avukatlarından Murat Kemal Gündüz, dosya kapsamından "Ebu Talha"nın Erman Ekici, onun bahsettiği Talip Akkurt'un ise "Ebu Talha El Turki" olduğu sonucuna vardıklarını ifade etti.

Cumhuriyet savcısının bir sorusu üzerine Ekici, "Ben örgüte ait bir insan değilim." dedi.

Müdahil avukatlarından Gündüz, soruşturmaya ilişkin dokuz klasör dosyanın savcılıkta kaldığını ve ana dava karara bağlandıktan bir buçuk yıl sonra mahkemeye geldiğini anlattı.

Gündüz, dosyadaki belgelere göre Yakup Şahin'in 30 Eylül 2015'te Gaziantep'te amonyum nitrat almak için gittiği bir esnafın, Şahin'den şüphelenerek satış yapmadığını, sonrasında emniyete ihbarda bulunduğunu, savcılığın soruşturma başlattığını ve çeşitli işlemler yaptığını kaydetti.

Gündüz, o tarihte Şahin'in yakalanması halinde 10 Ekim saldırısının önlenebileceğini savundu.

Sanık avukatı Heyam Fidan da müvekkilinin "insanlığa karşı suç"tan yargılandığını anımsatarak bunun mümkün olmadığını söyledi.

PKK'nın bazı terör eylemlerini anımsatan Fidan, "Abdullah Öcalan'ın insanlığa karşı suçtan yargılanması gerekir. Müvekkilim gariban Müslüman bir insan olduğu için karşınızda." dedi.

İzleyici koltuklarında oturan müdahiller avukata tepki göstererek, "IŞİD'e gel, IŞİD'e" diye seslendi.

Fidan, salonun boşaltılmasını ve kendisine hakaret eden kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

Mahkeme Başkanı Giray, izleyicileri avukata laf atmamaları, aksi halde salonun boşaltılmasını isteyeceği konusunda uyardı.

Beyanına devam eden Fidan, "DEAŞ'ın Türkiye'nin değişik yerlerinde, farklı kesimlere yönelik eylemler yaptığını" ve müvekkiline atılı suçların unsurlarının oluşmadığını savunarak, tahliye talebinde bulundu.

Daha sonra söz verilen müşteki Ömer Tekin, "Patlamanın olduğu an ben oradaydım. Milli takım antrenörü olduğum için çocuklarla gidiyordum. Patlama olunca havaya uçtuk. Belki onların sayesinde ayaktayız. Hiçbir dinde bu olmaz. Vicdanen rahatsızım. Şikayetçiyim." diye konuştu.

Müşteki Fevzi Cineviz, "Kendimi halen toparlayamadım. Yolcu olarak bulunduğumuz garın dışında nefes almak için beklerken insanların kolu, ayağı, başı önüme düştü, camlar üzerime düştü. Gözümü hastanede açtım." dedi.

Müşteki Nurhan Koç ise "Arkadaşlarımla mitinge gelmiştim. Bomba patladı ve yaralandım. Şikayetçiyim." beyanını verdi.

Mahkeme, Ekici'nin tutukluluğunun devamını, firari sanıklar hakkındaki yakalama ve yokluğunda tutuklama kararlarının infazının beklenmesini kararlaştırdı.

"Ebu Talha" kod adlı kişinin İçişleri Bakanlığının terörden arananlar listesinde bulunup bulunmadığının araştırılmasına karar veren mahkeme, Şengül Büyükçelebi, Hülya Balı, Demet Taşar ve Ayşegül İnci'nin video-konferans üzerinden tanık olarak dinlenmesi için gerekli yazışmaların yapılmasını karar altına aldı.

Sanık avukatı Fidan'ın terör örgütü DEAŞ ve elebaşına ilişkin sözleri nedeniyle gereğinin takdiri için savcılığa ihbarda bulunulmasını kararlaştıran mahkeme, duruşmada Fidan'a hakaret edildiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi ve davayı erteledi.

- 10 Ekim 2015'teki saldırı ve iddianame

Sivil toplum kuruluşlarınca 10 Ekim 2015 Cumartesi Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenecek miting için kalabalık, Ankara Garı önünde toplanmıştı. Grup, kortej hazırlığına devam ederken saat 10.04'te, üç saniye arayla iki patlama meydana gelmiş, ikisi çocuk 100 kişi ölmüş, 391 kişi yaralanmıştı. Patlamalarda 2 terörist parçalanarak ölmüştü.

Olaya ilişkin 36 kişiye dava açılmış, iddianamede, canlı bombaların Yunus Emre Alagöz ile açık kimliği tespit edilemeyen Suriye uyruklu kişi olduğu belirtilmişti.

Yargılama sonunda sanıklardan 9'u 100 kişiyi "kasten öldürmek" ve "anayasal düzeni ihlal" suçlarından 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanında, çeşitli suçlardan süreli hapis cezasına çarptırılmıştı.

Kalan sanıklardan 9'u "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6'şar ay ile 12'şer yıl arasında, Ekici "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan 18 yıl hapis cezasına mahkum edilirken, yargılama aşamasında ölen Mehmet Kadir Cebael hakkındaki dava düşürülmüş, firari 16 sanığın dosyası ayrılmıştı.

Ancak mahkeme, Ekici'nin saldırıda da sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş, savcılık Ekici hakkında "kasten öldürmek", "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "insanlığa karşı suç"tan da geçen aylarda dava açmıştı.

Gündem Haberleri

Hatay’ın Yeniden İnşasına Öncülük Eden Başkan Altay’a Fahri Doktora Unvanı
MSB, teğmenlerin kılıçlı yemini için 'Mesele disiplinsizliktir' dedi
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde 34 terörist etkisiz hale getirildi
Türkiye Diyanet Vakfı’ndan makam aracı açıklaması
Su borusu patladı, vatandaş arabasını yıkadı