Mustafa Sabri Ak yakın çalışma arkadaşı meclis üyeleriyle birlikte Mevlevi Sofrası'nda konuğumuz. Bir siyasetçinin randevu saatine sadık kalması alışılmadık bir şey, Sayın Ak tam da sözleştiğimiz saatte bizimle birlikte. Umarım bu çizgisi süreklilik gösterir. Göreve geleli henüz yıl olmamışken makamını doldurmayı başarmış bir başkan. Sıcak ilişkiler kurmaya özen gösteriyor. Bu kadar meşguliyetin arasında tebessüm edebiliyor. Verdiği cevaplarda içtenliğinin izlerini eminim siz de bulacaksınız. Lütfeder edasıyla ya da siyaseten değil tamamıyla doğal bir konuşma tarzı var. Siyasetçilerden alışık olmadığımız bir diğer tarafı ise, lafı dolaştırmadan doğrudan söylüyor oluşu. Yeni görevinin omzuna yüklediği sorumlulukların farkında duruşuyla ve heyecanlarını yitirmeden makamının gerektirdiği üslupla doğallığını buluşturmayı bu kadar kısa sürede başarması kayda değer. Kayıttakiler bunlardan ibaret değil tabii.
Çiçeği burnunda bir başkansınız denebilir. Yeni yasayla birlikte, bütün illerde olduğu gibi Konya'da da ilk kez İl Genel Meclisi Başkanlığı makamı ihdas edildi. Bugüne kadar İl Genel Meclisleri'ne Valiler başkanlık ediyordu. Bundan sonrası için İl Genel Meclisleri'nde Başkanlar meclis içi bir seçimle belirlenecek. Siz de Konya İl Genel Meclisi'nin seçimle iş başına gelmiş ilk başkanısınız. Dolayısıyla bir selefiniz, yani görevi devraldığınız bir seçilmiş başkan yok. Bu görevi ilk devraldığınızda neler düşündünüz?
Bizlere, İl Genel Meclisi'ni daha yakından tanıtma imkanı sağladığınız için şahsınızda Memleket Gazetesi'ne teşekkür ediyorum. İl Genel Meclisleri bugüne kadar kamuoyu tarafından çok fazla bilinmeyen kurumlardı. İl Genel Meclisleri nasıl oluşur, ne yapar, bu meclislerin görev alanı nedir kamuoyu tarafından yeterince bilinmiyordu. Yeni çıkan yasayla 5302 sayılı il özel idareler kanunuyla birlikte bir takım değişikliklerden sonra 28 Mart 2005 tarihinde yapılan İl Genel Meclisi başkanlık seçimiyle beraber bu görev meclis tarafından bizlere tevdi edildi. Bundan önceki süreçte İl Genel Meclisi'nin başkanlığını sizin de belirttiğiniz gibi İl Valileri yapıyordu. Tabiî ki, Türkiye'de yönetimlerde teamüller son derece önemli. Şunu da açıkça söyleyebiliriz. Kanunlar, yönetmelikler, genelgeler ama bunlarla birlikte yönetimde teamüller bir gerçektir. Teamüllere göre hareket edilir. Bizim en büyük sıkıntıya düştüğümüz noktalardan biri buydu. Bizden önce bir uygulama olmadığı için teamüller nasıl gerçekleşecek, nasıl olmalıdır diye zihnimizde bir takım düşünceler ve soru işaretleri oluştu. Gıyabında yine teşekkürle bahsediyorum, sayın valimizin yakın ilgi ve alakalarıyla bu soru işaretlerine çok kısa bir sürede olumlu bir şekilde cevaplar bulduk. İl Genel Meclisi şu anda çalışmalarına son derece sistemli, uyumlu bir şekilde devam etmektedir.
Şahıs olarak kamuoyunda siyaseten belki de ilk kez bu kadar öne çıkıyorsunuz ve bir temsil görevi yükleniyorsunuz. İnsanların sizi tanıması gerektiğini düşünüyorum ve "Mustafa Sabri Ak kimdir?" sorusuna kendi ağzınızdan nasıl bir cevap gelir merak ediyorum.
1964 yılında Konya'nın Lalebahçe mahallesinde dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi tamamladıktan sonra 1982-83 eğitim-öğretim yılında Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde yüksek öğrenime başladım. 1987 yılında buradan mezun oldum. Daha sonra Zonguldak, Kadınhanı ve Konya Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde olmak üzere yaklaşık 11 yıl öğretmenlik yaptım. Bu esnada Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisans ve doktora çalışmalarında bulundum. 1998 yılında da hem öğretmenliği hem de bu yaptığımız çalışmaları yarıda bırakarak ticari hayata atıldım. O yıldan bu tarafa gıda sektöründe ticaret hayatımıza devam ediyoruz. Evli ve biri kız diğeri erkek iki çocuğum var.
Hangi kitapları okuyorsunuz, hangi alanlarla ilgili kitaplar dikkatinizi çeker ve en son okuduğunuz birkaç kitap ismi öğrenebilir miyiz sizden?
Zaman buldukça yeni çıkan kitapları takip etmeye çalışıyorum ancak son iki, iki buçuk aydır çok fazla kitap okuduğumu söyleyemem. Çünkü yoğun bir tempoyla çalışıyoruz, zorlu bir uyum döneminden geçiyoruz. Gece gündüz durmaksızın farklı programlarla Konya'nın ilçelerini köylerini dolaşıyoruz. Son olarak okuduğum kitaplar, kişisel gelişim ve zeka geliştirici eserlerdi. Eski alışkanlık olarak, Kuran-ı Kerim ve dini eğitimle ilgili kitaplara da ayrı bir önem atfediyorum.
Günde kaç saat uyumaya imkan bulabiliyorsunuz ve aile üyeleriniz hayatınızdaki bu yeni görevle birlikte yaşadığınız yoğunluktan şikayetçiler mi?
Genelde 6 saat civarı uyuyorum. İtiraf etmeliyim ki, daha önceleri 7-8 saat civarında uyuyordum. Sayın Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan Bey'in son Afrika gezisinde Fas'ta düzenlediği basın toplantısındaki vücut dili bana çok önemli bir etkide bulundu ve o gün kendi kendime artık iki saat daha az uyumalıyım, diye karar verdim. O günden beri daha az uyumaya gayret ediyorum. Aile üyeleriyle birlikte eskisine göre daha az vakit geçirebildiğimiz muhakkak, alışmadıkları bir durum olduğu için açıkçası zaman zaman şikayetçi de oluyorlar. Burada önemli bir nokta var, benim siyasete girmeme aile üyeleriyle birlikte karar vermiş olmamız bu şikayetlere verdiğim cevabın esasını oluşturuyor. Bu hatırlatmanın sonrasında onlar da bu duruma hoşgörüyle yaklaşıyorlar.
Hangi takımı tutuyorsunuz ?
Konyaspor.
Peki Konyaspor süperligde mücadele etmiyorken de Konyaspor'umu tutuyordunuz?
1983'ten beri Konyasporluyum.
Bir fanatik misiniz, maçları takip eder misiniz, oyuncuların isimlerini bilir misiniz?
Bir fanatik değilim. Maçları takip ederim. Konya'da olduğum sürece maçlara gitmeye gayret gösteririm. Oyuncuların isimlerini de bilirim.
En başarılı bulduğunuz Konyasporlu futbolcu kim?
Kaleci Özden'i son dönemlerde yapmış olduğu çıkışından ötürü başarılı buluyorum, Zafer Demir oldukça istikrarlı bir yapıya sahip, Zafer Biryol bu yıl biraz hayal kırıklığına uğrattı bizi ama özel sağlık nedenlerinden dolayı büyük bir fedakarlıkla oynadığını biliyorum ve dolayısıyla onun performansını değerlendirirken toleranslı yaklaşıyorum.
Bir enstrüman kullanmaya ilgi duydunuz mu, bunun için gerekli eğitimi almaya fırsatınız olmadıysa da fırsat bulsanız ilk tercihiniz hangi müzik aleti olurdu?
Öğrencilik yıllarımda ney üflemeye çalışmıştım. Sadrettin Özçimi Bey'i saygı ile yad ediyorum ve kendisine uzun ömürler diliyorum, ülkemizin yetiştirdiği ender sanatkarlardan biridir. Sağ olsun, Sadrettin Özçimi Bey'den bir süre ney dersleri almıştım.
Aktif bir spor yaşamınız oldu mu?
Profesyonel oyuncu olarak bir spor yaşamım olmadı ama iyi bir izleyiciyim.
Biraz da gündemdeki konulara gelelim istiyorum. Kamuoyunda belirli konular sizin isminiz etrafında speküle ediliyor. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye'deki il genel meclisi başkanlarının bir kısmını Konya'da topladınız. Bu anlamda Konya il genel meclisi başkanı olarak Türkiye'de bir ilke imza attınız. Bu toplantıda İçişleri Bakanlığı yetkilileriyle diyaloglarınızda, tüm Türkiye'deki il genel meclisi başkanları olarak makam aracı, makam odası, maaş gibi konuları gündeme getirdiniz mi?
Biz Türkiye'de bir ilk olarak 16'sı Büyükşehir'den olmak üzere toplam 22 il genel meclisi başkanını bir araya getirerek bir toplantı düzenledik. Bundan son derece olumlu sonuçlar da aldık, ben bu vesileyle bu toplantının yapılmasında bizlere yardımcı olan başta Sayın Valimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız ve gece gündüz demeden bizlere bu organizasyonda destek olan İl Genel Meclisi üyesi arkadaşlarım olmak üzere desteklerini esirgemeyen tüm yetkili birim amirlerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Tabi bu toplantıda 5302 sayılı il özel idareleri yasasının tahlili yapıldı. İl Genel Meclisleri'nin çalışma usul ve esaslarıyla ilgili görüş farklılıkları masaya yatırıldı ve çözümler üretilmeye çalışıldı. Kanundan ve yönetmeliklerden kaynaklanan problemler içerisinde İl Genel Meclisi Başkanlarının protokol sıralamasındaki yerleri ve maaşları konusu da çok kısa süreli konuşulan konular arasındaydı. Halkımız, kamuoyu bu konulara iştiyak duyduğu için bu konular ön plana çıkarıldı. Oysa bu toplantının tamamını düşünecek olursak, sanıldığı kadar ısrarcı bir şekilde üzerinde durulan konular değildi bunlar. Şimdi burada söylemeliyim ki, İçişleri Bakanlığı Müsteşarımız Sayın Şahabettin Harput Bey'in özellikle belirtmiş olduğu ve kanunda atlandığını ifade ettiği İl Genel Meclisi Başkanlarının maaşları, oturum hakları konusu gündeme geldi. Şu anda İl Genel Meclisi Başkanı, İl Genel Meclisi'nde en az ücret alan üyelerden birisidir. Meclis başkanları sorumlulukları, yürüttükleri çalışmalar, muhatap olduğu konular sayıca fazla olduğu ve efor gerektirdiği halde en az maaş alan bir konumdadırlar. Bu kanunda atlanılan bir konu olarak ifade edildi.
İl Genel Meclisi Başkanları Vali yardımcılarının önündedir
En az maaş alan derken, o kıyaslamayı netleştirebilir misiniz?
Şimdi bakın, İl Genel Meclisi'nde komisyonda ve encümende görev alan arkadaşlar Meclis Başkanı'ndan daha fazla ücret alırlar. Komisyonlarda görev almayan az sayıda arkadaşımız da meclis başkanına yakın bir şekilde maaş alırlar, huzur hakkı alırlar. İşte bu konu dile getirildi. Aslında çok da fazla önemli değildi. Şunu açık ve net bir şekilde ifade edebilirim ki, İl Genel Meclisi'nin tüm üyeleri -ki Konya'da 112 tane il genel meclisi üyesi vardır- toplumsal siyasi mekanizmada en fedakar en özverili çalışan kişilerdir. Neden diye sorarsanız, her ay beş gün toplantı yapılabilir İl Genel Meclisi'nde, her ayın ilk haftası toplantıyla geçer. Bu toplantılar döneminde ta Konya'nın en ücra köşesindeki il genel meclisi üyesi arkadaşımız kendi arabasıyla veya otobüse binerek Konya merkeze gelir, meclis çalışmalarına katılır, bir yerde konaklar veya geri döner, burada zikredilebilecek bütün masraflar kendisine aittir. Seçilmiş olduğu bölgedeki seçmenlerine karşı bir yükümlülüğü vardır, bir takım görüşmeler yapar, bu görüşmelerde özel telefonlarını kullanır, vesaire vesaire Almış oldukları yaklaşık 380 milyon civarındaki 'meclis huzur hakkı'bu arkadaşların masraflarına bile yetmez, bizim meclis üyesi arkadaşlarımız mutlaka üste kendi cebinden para koyarak bu hizmeti yaparlar. Bu konuları çok fazla gündeme getirmemek gerekir. Çünkü bu insanlar, anlattığım fedakarlığı sadece topluma, insanlarına, seçmenlerine hizmet amacıyla yapmaktadırlar. 112 üyemiz, hiçbir beklentileri olmaksızın, tamamen saf niyetlerle, sağduyuyla insanına hizmet etmeye çalışan arkadaşlardan oluşmaktadır. Nedense bizim toplumumuzda bu tür marjinal konular hep ön plana çıkartılır. Ben bu yaklaşımın çok da doğru olmadığını düşünüyorum. Makam aracına gelince, yine bu da o toplantıda çok az üzerine konuşulan konulardan biriydi. İl Genel Meclisi Başkanları'nın protokoldeki sırası Vali Muavinlerinin önündedir, İl Genel Meclisi Başkanları'nın sonrasındaki sıralarda yer alan Vali Muavinleri, İlçe Kaymakamları, merkez İlçe Belediye Başkanları, Emniyet Müdürü gibi makamların bir makam aracına sahip bulunması, bu sıralamaya göre tabiatıyla İl Genel Meclisi başkanlarının da bir makam aracı bulunmasını gerektirir ama bunlar tekrar yineleyerek ve üstüne basarak söylüyorum ki kişisel konular değildir. Tamamıyla İl Genel Meclisleri'nin konumuyla özdeşleşebilecek, onları tamamlayabilecek olaylardır.
Arkadaşlarımızın talebi makam aracı değil hizmet aracı
Bütün arkadaşlarımız şuna özellikle dikkat ederek, şunu ön planda tutarak tavırlarını ve hareketlerini düzenliyorlar, o da biz İl Genel Meclisi'nin üyesiyiz, bizim yapacağımız bir yanlış İl Genel Meclisi'ne zarar getirir. Tavırlarını, konuşmalarını, görüşmelerini, hareketlerini buna göre düzenliyorlar. Bu insanların büyük olmayan, basite indirgenebilecek meseleleri gündeme getirmeleri abartılmamalı diye düşünüyorum. Kaldı ki bu araçlar, makam aracı değil, hizmet aracı olarak anılmalıdır
Siz bu konuya ilişkin spekülasyonlardan hiç rahatsızlık duydunuz mu?
Hayır. Ben hiç rahatsızlık duymadım. Çünkü biz ne yaptığımızı biliyoruz. Bizim amacımız ve düşüncelerimiz, Konya'ya daha iyi nasıl hizmet edebiliriz ve İl Genel Meclisi'ni daha iyi nasıl temsil edebiliriz arayışına odaklıdır. Bu nedenle makam aracı olmuş olmamış bunu çok da önemsemiyoruz. Allah'a şükür kendi araçlarımız var. Tüm arkadaşlarımıza "haydi şuraya gidiyoruz" dediğimiz zaman herkes kendi aracını getirebilecek durumda. Bu manada da bir resmiyet aramızda kesinlikle yok.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanları gibi Türkiye'deki İl Genel Meclisi Başkanları için de siyasi rozetleri çıkarma teamülü geçerlilik kazanacak mı?
T.B.M.M. başkanlarının ki kadar kesin olmamakla birlikte, meclisimizin içindeki diğer partili arkadaşlarımızın da başkanlığını temsil etmemiz nedeniyle tabi bizim için de tarafsızlık söz konusu. Ancak bu boyut Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki kadar kesin çizgilerle ayrılmadığı için aynen öyledir diyemeyiz, fakat buna yakın bir mesafededir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanları siyaseten rozetlerini çıkarsalar da Türkiye gündemiyle ilgili kritik konularda kanaatlerini kamuoyuyla paylaşırlar. Diğer illerin İl Genel Meclisi Başkanları'yla da sürekli irtibat halindesiniz, bir üniversitenin diploma töreninde yaşanan görüntüler gündemi meşgul etti ve öyle görünüyor ki bu durum devam edecek, sizin bu meseleye bakış açınız nedir?
Şurası bir gerçek ki, bizim toplumumuzun temel değer yargıları vardır. Bu değer yargıları dejenere edilmemelidir. 3 Kasım seçimleriyle birlikte Türkiye'de bir istikrar ortamı, uzlaşma ortamı oluştu. Bu ortamı germeden, sağa sola çekmeden uzlaşıyı devam ettirmenin Türkiye'ye faydaları vardır. Bu noktada gerek hükümetimiz, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisimiz gerekse diğer kurum ve kuruluşlarımız üzerlerine düşen sağduyulu açıklamaları yaptılar ve bu gerçekten speküle edilebilecek ve Türkiye'yi istenmeyen noktalara götürülebilecek tartışmalar esnasında ülkemizi rahatlattılar. Ben bu uzlaşmayı ve sağduyuyu gösteren tüm kişi ve kuruluşlara teşekkürlerimi bildiriyorum. İnşallah Türkiye bir daha bu tür sıkıntılı noktalara gelmez ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilir. Bizler, böyle gerginliklerden geçmiş dönemlerde zarar görmüş bir ülkenin insanları olarak, tekrar o günlere dönmek istemiyoruz.
AK Parti hükümetinin, Kültür ve Turizm eski Bakanı ve bugünkü Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu bu söyleşiyi yaptığımız gün bir gazeteye açıklamalar yaptı ve "başörtüsü sorununun çözümü için bir anayasal değişiklik gerekliyse biz hükümeti desteklemeye hazırız, böyle bir çalışma yapsınlar ve parti olarak 13 milletvekiliyle desteğimizi verelim" dedi. YÖK tartışmalarıyla bağlantılı olarak bir anayasa değişikliği söz konusu olabilir mi, olmalı mıdır?
Sayın Başbakanımızın sürekli bahsetmiş olduğu toplumsal mutabakat mutlaka gerçekleşmeli ve Türkiye'nin gündeminden, oluşum olarak basit ancak problem olarak büyüyen ve zaman zaman kaşınılan konular çıkmalıdır. Sayın Erkan Mumcu'nun bu ifadesine Bakanlar Kurulu toplantısından sonraki açıklamasında Adalet Bakanımız cevap verdi ve "Bu isteğin muhatabı TBMM'dir" dedi, bu konunun TBMM'de değerlendirilerek bir ortak nokta bulunmasının gerekliliğini ifade etti. Biz de aynı şekilde düşünüyoruz, çünkü bu anayasa değişikliği problemi yürütmeyi temsil eden hükümetin değil, yasamayı temsil eden meclisin gündemidir. Bu yasal bir düzenlemeyi gerektirmektedir ve bu yasamanın işidir. Mecliste böyle bir uzlaşma olabileceği kanaatindeyim. Anayasa değişikliği yapılmalı, diye düşünüyorum.
Siz bu konuyla ilgili olarak Konya Milletvekilleriyle bir temas geliştirmeyi düşünüyor musunuz?
Biz, Konya Milletvekillerimizle her zaman görüşüyoruz ve bir araya gelerek çeşitli konuları masaya yatırıyoruz, fikir teatisinde bulunuyoruz. Elbette beraberliklerimizde bu konular da gündeme gelebilir. Böyle bir durumda karşılıklı fikir alışverişinde bulunuruz.
Kabine değişikliğiyle birlikte artık Konya hükümette bakan düzeyinde temsil edilemiyor, bu durumu nasıl okuyorsunuz?
Bu soruya bir Konyalı olarak cevap verecek olursak, elbette bir Konya Milletvekilimizin bakan koltuğuna oturmasını 2 milyon Konyalı gibi biz de isteriz. Ancak Sayın Sami Güçlü'nün bakanlık görevinden alınması tamamıyla hükümetin inisiyatifinde olan bir olaydır, sayın başbakanımızın takdiridir. Bizler de, AK Parti çatısı altında siyasete girmiş kişiler olarak sayın Başbakanımız'ın takdirlerine saygıyla yaklaşıyoruz. Gelecek dönemlerde bu potansiyeliyle Konya'nın mutlaka bir bakanlığı hak ettiğine ve bunun da günün birinde görüleceğine inanıyorum. Burada şunu da ifade etmek isterim ki, bunun benzeri olaylar geçmiş dönemlerde bizim İl Genel Meclisi'nde de olurdu. Meclisten seçilen beş tane daimi encümen üyesi biraz da kendi inisiyatiflerini kullanarak seçim bölgelerine farklı yatırımlarda bulunabiliyorlardı. Ancak Kasım ayından bu tarafa oluşturduğumuz, geliştirdiğimiz sistemle geçmiş dönemdeki uygulamalar tamamen bitti ve Konya bir bütün olarak ele alındı. Konya'nın 590 köyüne de, 31 ilçesine de eşit bir şekilde bakılıyor artık.
Bir milletvekilimizin bakan olmasını isteriz
Bu çerçevede değerlendirdiğimizde, sayın Başbakan geçenlerde Türkiye hükümetlerindeki bakan sayısının fazlalığından ve gelecekte bakanlık sayısının daha da azaltılacağından bahsettiler. Biz nasıl Konya'yı bir bütün olarak görüyorsak, hükümet de tüm Türkiye'yi bir bütün olarak görmektedir. Burada kişilerin ve bölgelerin çok fazla önemli olmadığını düşünüyorum. Bu kesinlikle Konyalı bir milletvekilinin bakan olmasını desteklemediğimiz, destekleyemeyeceğimiz olarak yorumlanmamalıdır. Bunun altını çizerek söylüyorum ki, biz hükümette bakanlık sayısı kaç olursa olsun her zaman için Konyalı bir milletvekilinin hükümette bakanlık koltuğunda oturmasını canı gönülden arzu ederiz. Ancak hükümetlerin de Türkiye'yi bir bütün olarak ele almalarının daha doğru olduğu düşüncesine sahibiz.
İl Genel Meclisi Başkanı seçilmenizin henüz üzerinde fazla bir zaman geçmiş değil ancak bugüne kadar kaç kez Konya'yla ilgili bir proje için Ankara'nın kapısını çaldınız?
Ben siyasette eski değilim. Bu nedenle henüz fazlaca Ankara'nın kapısını aşındırmadım ancak bizler de Konya için en az ayda bir kez Ankara'ya gidip geliyoruz.
Siyasette yeni bir simasınız, bundan sonraki süreç nasıl gelişir bugünden görebilmek zor belki ama geçmişe dönük olarak keşke daha önce siyasete girseydim dediğiniz oluyor mu, gelecekle ilgili de keşke şu makamda temsil görevini yürütseydim ki Konya'ya daha fazla katkım olabilseydi dediğiniz oluyor mu?
Hayatım boyunca benim temel prensiplerimden birisi bulunduğum konumda üzerime düşen görevi en iyi şekilde yapmaktı. Bu temel prensip şu anda da geçerliliğini koruyor benim için. Gelecekte ne olacağına bizler karar veremeyiz. Kader çizgimizin ne olduğunu bilmediğimiz için Allah'ın bizlere yüklemiş olduğu görevleri en iyi şekilde yerine getirmenin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Şurada olsaydım veya burada olsaydım ya da gelecekte orda olmalıyım gibi düşüncelerim hiçbir zaman olmadı. Ben sadece ve sadece bulunduğum konumda milletime, memleketime, kendi öz değerlerime nasıl daha iyi hizmet edebilirim bu düşünceler içerisindeyim. Bundan sonrasıyla ilgili şahsi olarak siyasette hiçbir planım yok ve olamaz da. Çünkü geleceğe yönelik uzun vadeli hesaplar yapmak bizim düşüncelerimize uygun bir davranış değil.