Türkiye’de 1989’da bir ilk yaşandı. İktidarda bir parti; illerde, belediyelerde başka parti. Anavatan Partisi’nin henüz popülaritesini yitirmediği yıllardı. Rahmetli Turgut Özal’ın seçim öncesi zam yapacak kadar akılsız mıyım sözü ile başlayan çözülme mahalli seçimlerin tam bir hezimet ile sonlanmasına sebep olmuştu. Daha sonra da belediyelerde Saadet Partisi hep birinci parti olmuştu, üstelik İstanbul gibi bir ili alarak. Yıllarca Anavatan Partisi’ne oy veren annem artık hep Tayyip Erdoğan’a oy vereceğim dedi. Gerekçesi de musluktan kesilmeden akan su idi. Yıllarca sonra o Belediye Başkanı siyasete girdi ve şimdi başbakan.. İstanbul Belediyesi’nde çalışanları partili partisiz diye ayırmadan başarılı olanları yanında tutmayı bildi. O günlerde ne kadar takdir eder, laf kondurmazdım. Oysa aynı kişinin bu kadar değişebileceğine ve partisinin partizanlığı bu noktalara kadar taşıyacağını ve başarısız olacağını düşünemiyordum, ama oldu. Aklın ve mantığın, hırsın gerisinde kalmasının bir sonucu bu. İktidarda çok başarılı değiller. Zaman bunu giderek daha net olarak gösteriyor. Bir yıl öncenin en hızlı savunucuları bile artık sözlerini dikkatle kullanıyor. Özel olarak ta bu kadarını beklemiyorduk diyerek hayal kırıklıklarını anlatmaktan çekinmiyorlar. Bu başarısızlıkta ve başarısızlık sözünün bu kadar tabana yayılmasında AKePe’li belediyelerin yanlışları göz ardı edilemez. Saadet Partisi’ni iktidara taşıyan Belediyeler anlaşılan AKePe’nin sonu olacak. Konya’da on yıldan fazla bir zamandır gazetelerde yazı yazarım. Zaman zaman da neden Konya ile ilgili olaylara değinmezsin diye de sorarlar. Çünkü mahalli alanda okunmak için mahalli olanı yazmak, eleştirmek şarttır. Özellikle dikkat ettiğin bir konu vardır. Kişisel olanı yazmamak. Kimseyi hedef almamak. Zaman zaman şahıs isimleri geçmiştir, ama hedef olarak değil. Özellikle her kesimin başarısız bulduğu belediyeleri irdelemeyi hiç bir zaman kendime görev edinmemiştim. Ama bir olay var ki yazmadan edemedim. Üstelik sözlü şikâyete gelen cevap da böyle bir olaya yoktur denildikten sonra. Bilboardlarda bir reklâm vardı. Ücretsiz bilgisayar kursları. Hoş özel kursların fiyatı da aylık ücretsize yakın ama, bedava sirke baldan tatlıdır. Bir tanıdığım bu kurslara katılmak için gereken evrakların ne olduğunu ve neler yaparak kayıt olacağını öğrenmek için verilen telefonu arıyor. Standart konuşmalardan sonra gereken evraklara şunlardır ve kayıt için 100 YTL ücreti bağış olarak yatırmanız gerekli deniliyor. Oysa reklâm panolarında ücretsiz olduğu yazılı. İtiraz olunca bunu bir bağış olduğu, belediyenin bu hizmeti karşılığında yapmak zorunda kaldığı harcamaları karşılamak, aletlerin bakım ve öğretmen ücretlerini karşılamak zorunda oldukları söylüyorlar. Rakam kesin mi indirim olmaz mı sorusuna da can alıcı bir cevap geliyor. Görüşelim. Anlaşabiliriz. Komşum sözüne son derece güvenilir ve bu konularda hassas biri. Yine de bir yanlışlık olmasın diye olayın böyle olup olmadığını doğrulamak ihtiyacını hissettim. Daha yakınımdan birine arattım, cevaplar aynı. Ücret için gelin bir şeyler yapabiliriz. Hizmetin ücrete ve pazarlığa tabi olduğu hoş olmayan bir durum. Belediyede dostlarımız var. Yıllardır arkadaşlık yaptığımız Meclis üyeleri var. Onların incelemesi için telefon ettim. Olayı anlattım. Perşembe günü cevap geldi. Kesinlikle böyle bir şey yok. Para istenme olamaz. Sadece belgelerin tanzimi için kurs sonunda beş milyon gibi bir ücret alınması olabilir diye. Tabi biz bir anda yalancı olduk.Bu yazıtı da nefsimi savunmak için yazıyorum..... Yıllarca önceden bir not aklıma geldi. İstanbul’da Küçükçekmece’de bir müteahhit yıllarca CHP’li belediyelere her proje onayında alınan bağışlardan o kadar alışkanlık edinmiş ki, belediye Saadet Partisi’ne geçtiğinde yine malum ücreti hazırlayıp onay için gidiyor. İşlemler bitiyor, para elinde kalıyor. Peki diyor bağış almayacak mısınız? Ne bağışı diyorlar, evraklarınız tamam, her şey kanuni. Adamın gazetelere konuşup kendi partisinden istifa edeceğini bir anlatışı vardı, unutamıyorum. Saadet Partisi’ni iktidara taşıyan bu kamuoyu idi. Şimdi AKePe devri. Hatırlayacaksınız Çorum Belediyesi’nin kasalarında çıkan şahıs çeklerinin kaynağının hep bağışlar olduğu açıklanmıştı. Çorum Belediyesi’nde rüşvet iddiaları üzerine, Belediyede rutin inceleme yapan mülkiye müfettişlerine Z. T. adlı inşaat sahibinin yazılı şikâyetiyle başlıyor. Dilekçede, Belediye’nin inşaat sahiplerine haksız ve hukuksuz bir şekilde kat artışı verdiği öne sürülüyor. Şikâyet üzerine harekete geçen müfettişler, Belediye Başkan Yardımcısı Selim Seven’in makam odasında inceleme yapıyorlar. Odada bulunan çelik kasayı açtıran müfettişlerin, kasanın içinde çok sayıda kişinin isminin bulunduğu bir liste ve yaklaşık 300 milyar liralık çek ve senet evrakı tespit ediliyor. Olayla ilgili soruşturmalarını tamamlayan Mülkiye müfettişleri, hazırladıkları fezlekeyi savcılığa veriyor. Sonra da Partiden usulsüz bağış alındı diye iki partili ihraç edilip çekler sahiplerine iade edilmiş ve olay kapatılmaya çalışılmıştı. Bu olaylar kapatılıyor sanılır ama asla kapatılamaz. Kamuoyunun vicdanında yer eder ve bir gün karşınıza çıkar. Kendisinden para istenen komşumun bir daha bu partiye oy verirsem demesi gibi. Belediyeler hakkında yazmaya başlarsanız, başarısızlıklarının sonu gelecek gibi değil. Tekrar bu konulara dönmeyeceğim için bir misal daha vermek gerekir diye düşünüyorum. Hiç akşam Konya’yı gezmek için dışarı çıktınız mı? Genzinizi yakan, burnunuzun direğini kıran o hava kirliliğiyle karşılaştınız mı? Bu bile başarısız lafının gerçek manasını bu dönem Belediyeciliğinde bulduğunun örneği. Başka söze hacet yok. AKePe’nin dikkat etmesi gereken bir olay var. Gömlek değiştirmek o kadar kolay değil. Eski gömleğinizi atarken yenisinin temiz olması şart. Giydiğiniz gömleğe dikkat etmezseniz, değiştirdiğiniz gömlekteki kirler kokmaya başlar ve bunun zararını görürsünüz. İktidar kırılgan bir sevgili gibidir. Nazenin bir yapısı vardır. Yeteneksiz eller çok sevmeye, çok sarmaya, çok sıkmaya başlarsa en fazla sahip olduğunuzu sandığınız anda elinizde kırılıverir. Yapıştırılamaz da. Kendilerini sürekli olarak iktidarda kalacak sananlar için uyarı sinyalleri başlamış, çanlar çalmaya başlamıştır. Dikkat etmekte fayda var. Çünkü sonradan pişmanlıklar fayda vermiyor.