İSTANBUL (AA) - FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı, AK Parti Milletvekili Burdur Reşat Petek, 15 Temmuz darbe girişiminin tereddütsüz FETÖ'nün eseri olduğunu belirterek, "Bizim elimizdeki kanıtların, delilerin hepsi net olarak bunu gösteriyor ki bu girişimin organize edilmesinden gerçekleştirilmesine, talimat verenden uygulayanlara kadar tamamen bir örgüt işidir." dedi.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından kaleme alınarak, darbe psikolojisinin anlatıldığı kitabın tanıtımı kapsamında düzenlenen "Anne darbe ne demek?" panelinde konuşan Petek, FETÖ yapılanmasının yıllar öncesine dayandığını, bu nedenle oldukça uzun bir örgüt hikayesinin bulunduğunu söyledi.
Petek, "15 Temmuz darbe girişimi, bir defa tereddütsüz FETÖ'nün eseridir. Bizim elimizdeki kanıtların, delilerin hepsi net olarak bunu gösteriyor ki bu girişimin organize edilmesinden gerçekleştirilmesine, talimat verenden uygulayanlara kadar tamamen bir örgüt işidir." diye konuştu.
Reşat Petek, "15 Temmuz darbe girişimi, diğerlerinden biraz daha farklı. Diğer darbe girişimleriyle mukayese ettiğimizde, planlanmış kadroların, silahlı kuvvetlere, yargıya, mülkiyeye, üst bürokrasiyeye devleti yönetecek şekilde yerleştirildiğini görüyoruz ama öyle bir siyasi güç var ki Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, bütün bu devlet kurumlarına sızmalarına rağmen tam bir hakimiyet kuramıyorlar. 17-25 Aralık'tan sonra önemli bir kısmının da deşifre olması ve hukuken üzerine gidilmesi nedeniyle belki de planladıkları tarihten öne çekmek suretiyle 15 Temmuz'a teşebbüs ettiler." değerlendirmesinde bulundu.
FETÖ'nün 15 Temmuz'a kadar devleti ele geçirmeye uğraştığını ancak darbe girişimi öncesi yargıda başlayan temizliğin, Türk Silahlı Kuvvetlerinde YAŞ kararıyla buradaki paralel yapı mensuplarının ihraç hazırlıklarının yapılmasıyla, yönetime silahla el koymaya çalışmak için düğmeye basıldığını aktaran Petek, bunun da Pensilvanya'dan yapıldığını ifade etti.
Petek, "Dolayısıyla bu dış kaynaklı bir darbe. Zaten darbe girişimlerinin hiçbirisi içeriden değildir. Dışarıdan desteklenmiştir. Bu güçle yüzde yüz darbenin başarılı olması değil, Türkiye'de Gezi ile birlikte başlatılan bir kaos ortamı yaratma, Türkiye'yi Irak'a, Suriye'ye, Yemen'e döndürmek için bir savaş ortamı hazırlamak için uğraşmışlar. Darbe başarılı olmasa bile bunda başarılı olacaklarını düşünmüşler." dedi.
16 Nisan'daki halk oylamasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Petek, şunları kaydetti:
"16 Nisan, bu milleti kendisine döndürecek bir başlangıç tarihi olacak. Zira Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçlü bir iktidar getirecek. Koalisyonlara son verecek ve çift başlılığı önleyerek, süratle karar alabilen milli, yerli icraatların yapıldığı, iç ve dış politikaların eğitimden ekonomiye, sağlıktan dış politikaya bütün kararlarını vesayet kurmak isteyen makamlardan bağımsız olarak yürütecek bir yönetimin tam başlangıcı olacak."
- "İliklerimize kadar bir kadrolaşma oluşturmuşlar"
Prof. Dr. Tarhan da Osmanlı'dan itibaren ordunun içinde çeşitli kadrolaşmaların yaşandığını söyleyerek, o dönemde Alman, cumhuriyet döneminde İngiliz etkisinin sürdüğünü dile getirdi.
NATO'nun 1950'de kurulduğunu hatırlatan Tarhan, "Biz silahlı kuvvetler olarak çok büyük hata etmişiz. Bütün istihbaratımızı NATO'ya teslim etmişiz. Bizim iliklerimize kadar bir kadrolaşma oluşturmuşlar. Bu kadrolaşma sonucunda 27 Mayıs'ı yapabilecek gücü olmuş. Bütün darbeleri yapabilecek gücü olmuş. Bu olayda da bakıyorsunuz FETÖ darbesi gibi görünüyor ama aslında Atlantikçi darbe. Bunu siyasiler yüksek sesle söyleyemez ama ben, bu silahlı kuvvetlerdeki kadrolaşmadan hareketle bunu gözlemliyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Tarhan, buna kanıt olarak da 1995'te dönemin NATO Genel Sekreteri'nin bir konferansta ilk defa "İslami tehlike"den bahsettiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu NATO raporlarına giriyor. Bunu şöyle söylüyor; 'Soğuk savaş dönemindeki komünizm tehlikesinden daha büyük tehlike.' 1995'te silahlı kuvvetlerde ne oluyor? Silahlı kuvvetlerdeki o zamanki kadro, dini duyarlılığı olan herkesi tasfiye etmeye başlıyor, aynı tarih. Atlantikçi kadrolar silahlı kuvvetlerdeki başka diğer gruplara, Genelkurmayı tasfiye ettiriyor, silahlı kuvvetlerin içinde farklı bir kadrolaşma oluyor. İlginçtir bu kadrolaşma olurken, aynı zamanda bir başka kadro da oluşturuyorlar."
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki kadrolaşmanın milli olmadığını, NATO'ya güvenilmeyeceğini söyleyen Tarhan, "Nasıl 1950'de İngiliz süper güçtü bitti, Fransa, Almanya süper güçtü bitti, şu anda da ABD'nin süper güçlüğü çöküşe geçti. Bunun kanıtı nedir? Bir, Irak'taki başarısızlığı ve Suriye'deki başarısızlığı ve ahlaki güvenilirliğini kaybetmiş olmasıdır. Şu anda Türkiye'ye, Almanya'nın ve Hollanda'nın karşı çıkması da tesadüfi değildir. Bunlar silahlı kuvvetlerde kadrolaşmadan sonuç alamadıklarını anlayınca, şu anda Türkiye'nin elini ayağını bağlamak istiyorlar. Toplumun kanaatini değiştirmek istiyorlar. Kimin eli ayağı bağlanır, kurbanların eli ayağı bağlanır. Fakat şunu bilmiyorlar, aslanlar kurban olmaz." diye konuştu.
Gazeteci yazar Avni Özgürel de vesayetçi yapının, Türkiye'deki darbeleri besleyen bir unsur olduğunu ifade etti.
Özgürel, "İlk defa darbeye siyasi ve psikolojik açıdan yaklaşan akademik bir çalışma görüyoruz. Bunu çok önemsiyorum. Keşke bunu çok daha geniş kitlelere, özellikle genç nesillere aktarabilsek. Çünkü bu iş bir AK Parti, bir CHP ya da bir başka parti meselesi değil. O bakımdan ben önümüzdeki dönem, ağırlığın bu noktada yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.
AA