Aptalın biri

Ümit Savaş Taşkesen

“Aptalın biri, İsa ile yoldaş oldu. O, derin bir çukurda bir takım kemikler gördü.

Dedi, ey adı yüce yoldaşım, senin ölüleri diriltme özelliğin var ya hani.

Bana da öğret de bu sayede iyilikte bulunup kemiklere can vereyim.

İsa dedi, sus, çünkü bu senin işin değil. Bu senin nefesine ve sözüne uygun değil.

Çünkü bu iş, yağmurdan daha temiz bir nefes ister ve

davranış bakımından melekten daha bilinçli olmayı gerektirir.

Nefesin temizlenmesi ve böylece göklerin hazinesinin emini olması için ömürler gerekir.

Sen bu asayı sağ eline almışsın ama bu elin Musa’nın eli olması mümkün mü?

Dedi, ben sırları okuyucu değilsem, o zaman kemiğe sen seslen.

İsa dedi, rabbim, bundaki sır nedir. Bu aptalın bu boş işe eğilimi nedendir?

Oysa bu hasta kendi acısını duymuyor. Bu ceset can tasasında değil.

O kendi ölüsünü bırakmış başka ölüyü diriltmeye çalışıyor.”

Mesnevi CII.

 

***

 

Aptalın biriyseniz neyi dilediğinize, kiminle yola çıktığınıza çok dikkat etmediğiniz içindir. Kendi aptallığınızı farkedip kendi derdinize yanacağınıza çukurdaki kemiklerle uğraşmaya başlamışsanız yandığınızın resmidir. Bırakın kuyuda mı çukurdamı her nerede ise orada olan orada kalsın. Siz kendi hayatınızla ilgilenin: evinizle, eşinizle, işinizle, sevdiklerinizle, çocuklarınızla, dostlarınızla.

Birisi çukura düşmüş, atılmış, düşürülmüş, saklanmış ya da kuyuda, çukurda pusuya yatmış, orada ölmüş ya da debeleniyor olabilir. Görünüşe, hele de zannınıza aldanmayın, kimseyi de sakın kınamayın.

O çukura kaç kişi düşmüş, düşürülmüştür bilemez, sayamaz, hesabını tutamazsınız. Tutamayacak, farkına varamayacak kadar aptal olduğunuz için yanına yaklaşmışsınızdır zaten çukurun. Sesler, iniltiler mi geliyor kuyudan, çukurdan, bırakın. Kendi düşen kendi çıksın çukurundan da kuyusundan da mezarından da. Sonra üzerinize pislik bulaşır, sırnaşır, sataşır, saplantı haline gelir de kurtulamazsınız. Bataklık gibi çepeçevre sarar sizi de kurtulmak için çırpındıkça batarsınız.

Çamura düşen eşekte bile çırıpınıp kurtulma iştiyakı, aklı, içgüdüsü vardır. Eşek kadar aklı yoksa düşenin, düşürülenin, itilenin ya da başka bir şekilde inenin, girenin, bırakın kalsın orda. Örümceğin ağı gibi tuzak doludur hayat. Henüz bir tuzağa düşmemişseniz kendinize çok güvenip sevinmeyin, bundan sonra düşmeyeceğinizin garantisi yoktur hayatta. Bir bakmış çukurun dibini bulmuşsunuzdur.

Siz gördüğünüz her yangını, yanmak pahasına, söndürmeye gitmekle görevli hissetmeyin kendinizi, itfaiyeci değilseniz. Ateşe yaklaşmayın yanmak pahasına. Varsa gönüllü olarak bu işleri yapmaya çalışan, niyetlenen, yani çukurdan kemik çıkarma, can verme sevdalısı, haber verin onlara. Geçip gidin ardınıza bile bakmadan. Riske girmeye risk almaya değmez hiçbir zaman.

Elinizden, bir kum saatinden akıp gider gibi, akan zamanınızı, değerlerinizi, sevginizi, zenginliğinizi alıp götürecek risklerden uzak durmak aptallıktan kurtulmanın ilk adımıdır belki de. Etrafınız yeterince saplantılı, ihtiraslı, gözüdönmüş sapkın dolu zaten. Hikâyedeki gibi aptalın biri değil can tasası taşıyan bir ceset olun.

Aptalın biri “... kendi ölüsünü bırakmış başka ölüyü diriltmeye çalışıyor.“ Siz kendinize bakın önce. Gaflet uykusundan uyanın. Zaman akıp gidiyor geri gelmemek üzere. Aptallar ne ile uğraşmış ne ile uğraşıyor hala, düşünün.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.