Kitapta, kelime olarak ''bilme, anlama, tanıma'' ve ''güzel koku'' gibi manalara gelen bir kökten geldiği bildirilen Arafat ve hac hakkında şu bilgiler yer alıyor:
''Dünyanın her tarafından gelen insanların bu yerde birbirleriyle görüşüp tanışmaları veya günahlarını itiraf ederek Allah'tan af dilemeleri, affedilmelerinden sonra günah kirlerinden temizlenip Allah katında güzel bir kokuya sahip olmaları sebebiyle bu ad verilmiştir.
'Hac nasıldır?' diye sorduklarında Allah Resulü'nün 'Hac, Arafat'tır' cevabını verdiği bilinmektedir.
Hac, hakikati bilmek, tanımak, anlamak, kavramaktır. Hac; arif olmaktır, marufa, marifete, Marifetullah'a ermektir. Dirilişi, mahşeri, Mahkeme-i Kübra öncesi bekleyişi, ölmeden önce ölmeyi, hesaba çekilmeden önce muhasebe yapmayı bilmektir. Arif olan anlar, Arafat'ı idrak eden hacı olur, Arafat'ı kavrayan marifeti bulur.
Arafat, arif olma yeridir. Arafat marifeti yakalama yeridir. Arafat önce kendini bilme, kendini bulma deneyimidir. Ve 'Kendini bilen, Rabbini de bilir' fehvasınca, önce kendini tanıma, ardından da Rabbini tanımadır.''
Ölmeden önce ölümü yaşamak
''Arafat'ı Anlamak'' kitabında hacca Müslümanların ölüm ve sonrası yaşamın provasını yapacakları belirtilerek, şu bilgilere yer veriliyor:
''Hacda Müslümanlar, adeta ölüm ve ötesi hayatın bir provasını gerçekleştirir. Statüleri ne olursa olsun, bütün Müslümanlar aynı kıyafetler içinde, kardeşliklerini ve Allah'ın huzurunda eşit olduklarını gösteriyor bedenleriyle. İhramla ölümü tadarlar, Arafat'ta diriliş ve mahşeri yaşarlar ve bu ruh ile Allah'ın huzuruna çıkarlar. Hem 'ölmeden önce ölme' bilincini, hem de manevi dirilişi kazanmaya çalışırlar. Böylece onlar, önemli bir irade egzersizi yapmak suretiyle ilahi iradeye boyun eğmeye hazır olduklarını kendilerine telkin ederler.''