Essalatu vesselamü aleyke ya Rasulullah
Essalatu vesselamü aleyke ya Habiballah
Essalatu vesselamü aleyke ya Nebiyyallah
Essalatu vesselamü aleyke ya Safiyyallah
Essalatu vesselamü aleyke ya Veliyyallah
Essalatu vesselamü aleyke ya Halilallah
EsSalatu vesselamu Aleyke Ya Nûre Arşillah
EsSalatu vesSelamu Aleyke Ya Hayra Halgillah
Essalatu vesselamü aleyke ya men Kerremehullah
Essalatu vesselamü aleyke ya men Şerrefehullah
Essalatu vesselamü aleyke ya men Zeyyenehullah
Essalatu vesselamü aleyke ya men Azzemehullah
Essalatu vesselamü aleyke ya men Allemehullah
Essalatu vesselamü aleyke ya Hatemen Nebiyyin
Essalatu vesselamü aleyke ya Rahmeten Lil Alemin
Essalatu vesselamu Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin, Veselamün alel Mürselin.
Vel Hamdü Lillahi Rabbil Alemin.
Ey Rabbimiz...
Rasulünü anışımızdan O’nu haberdar et.
O’na binler salat, binler selam olsun.
Hz. Muhammed’e (S.A.S.) vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ver.
O’nu kendisine vaadettiğin Makam-ı Mahmud’a ulaştır.
O’nu Refik-i A’la’ya yükselt.
Bizi de affet...
O’nun hatırına affet.
O’nun yüzü suyu hürmetine affet.
Ne olur affet bizi...
Amin. Amin. Amin.
Dudaklarımızdan mırıltı halinde ama gönlümüzden büyük bir coşkuyla çıkan bu tür salavatlar ve dualar eşliğinde Efendimizin Kabri Şerifinin önünden geçiyor, salavatların hemen ardından, bize emanet olarak verilen selamları iletmeye çalışıyorduk. Bu selamların birçoğunu ismen iletmiş olsam da, içlerinde mutlaka unuttuklarımız olmuştur ama, “Bana emanet olarak verilen selamların hepsini arzediyorum Ya Rasulullah” diyerek tamamını iletmiş oluyordum.
Medine’de kaldığımız günler içinde, otelimizin de çok yakın olması hasebiyle, bütün namazlarımızı eksiksiz olarak Mescid-i Nebevi’de kıldık Elhamdülillah…
Hem sık sık Efendimizi ziyaret ediyor, hem de Cennet Bahçesinde, kılabildiğimiz kadar namaz kılmaya çalışıyorduk.
Medine’de bulunan Mescid-i Nebevi, Mekke’de Kâbe’nin bulunduğu Mescid-i Haram'dan sonra, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Mescid-i Nebevî'de kılınan namaz, diğer mescitlerde kılınan namazlardan çok daha faziletlidir. Bu konuda, Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekat namazdan daha faziletlidir.”
Mescid-i Nebevi içindeki, Hz. Peygamber'in (s.a.s.) kabri ile minberi arasındaki bölüme “tertemiz bahçe” anlamına gelen “Ravza-ı Mutahhara” denilir. Ravza-ı Mutahhara olarak adlandırılması, Hz. Peygamber'in eviyle minberi arasının cennet bahçelerinden bir bahçe olduğunu bildiren hadisine dayanır.
Rasulullah (s.a.s), bu mescitte minberin üzerine çıktığı zaman şöyle demişti:
"Evimle minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir."
Bu Hadis-i Şerif, Mescid-i Nebevi'nin, Rasulullah’ın (s.a.s) minberi de dâhil olmak üzere, minberi ile evi arasında kalan bölümün Cennet bahçelerinden birisi hükmünde olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre, burada bilinçli bir şekilde bulunan, namaz kılan veya başka bir ibadette bulunan, yaptığı şeyleri Cennet bahçelerinden birinde yapmış gibidir. Ayrıca burada yapılan ibadetler, cennetin yolunu açtığı için, bu alana Cennet Bahçesi denilmiştir.
Günümüzde Ravza-i Mutahhara'nın güneyi mihrabın hemen kıble tarafındaki demir korkuluk ve kitap raflarıyla sınırlanmıştır. Bu sınırın kıble tarafında da, Efendimizin kabrine giden ve ziyaretçiler için kullanılan koridor bulunmaktadır.
Cennet Bahçesi, doğudan batıya 22 m. kuzeyden güneye 15 m. olmak üzere yaklaşık 330 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır ve bu alan yeşil halılarla kaplanmıştır. Cennet bahçesi erkekler için sürekli açık, bayanlar için ise günde 3 defa olmak üzere, yaklaşık 3 er saatle sınırlıdır. Bayanlara açılacağı zaman bu bölüm ikiye bölünmekte yarısını erkekler, diğer yarısını da bayanlar kullanmaktadır. (Devam edecek)