ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Bilim insanları, çocukluk çağında uygulanan bazı aşılarda yer alan civa bazlı "tiyomersal" maddesinin, otizm, gelişimsel bozukluk gibi hastalıkların gelişiminde etkili olduğuna ilişkin bir veri olmadığını ve etil civanın bir hafta içerisinde vücuttan tamamen atıldığını bildirdi.
Bazı basın yayın organlarında, ünlü aktör Robert De Niro'nun, Washington'da katıldığı bir panelde, oğlu Elliot'ın çocukluk çağında uygulanan ve kimi aşılarda bulunan civa bazlı koruyucu madde "tiyomersal"ı içeren bir aşıyı olduktan sonra otizme yakalandığını öne sürerek, bu konuda "gerçeği yazacak" gazetecilere 100 bin dolar ödül vereceğini açıkladığı haberlerin yer alması üzerine, bir kez daha aşı tartışması gündeme geldi.
Robert De Niro, daha önce de bazı aşılama türlerinin çocuklarda otizme yol açtığını iddia eden Andrew Wakefield'ın yönetmenliğini üstlendiği "Vaxxed" adlı belgesele de destek vermiş, ancak belgesel "aşı karşıtı olmakla" eleştirilmiş ve yaşanan tartışmaların ardından De Niro'nun kurucusu olduğu Tribeca Film Festivali'ndeki belgeselin gösterimi iptal edilmişti.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Hürrem Bodur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşı içeriğinde, aşının üretildiği ortama ilişkin yumurta antijenleri, serum proteinleri, hücre kültürü artıkları gibi maddelerin, bakteri üremesini engellemek ve antijenin stabilitesini korumak için kullanılan koruyucu (tiyomersal), stabilizatör antibiyotikler ile adjuvanlar (alüminyum hidroksit, alüminyum fosfat) bulunduğunu söyledi.
Alüminyum tuzlarının, aşı içeriğinde çok uzun süredir kullanıldığını ve bunların bağışıklığa cevabı kuvvetlendiren maddeler olduğunu ifade eden Bodur, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ), aşılardaki antijenin en azından yüzde 80'inin alüminyum ile adsorbe edilmiş olmasını gerekli kıldığını anımsattı.
Bodur, otizm ve tiyomersal arasında ilişki olduğuna dair ses getiren çalışmaların ABD'de kişiye bağımlı bildiri sisteminden yapılan yayınlar olduğunu dile getirerek, bunların kişisel görüş olduğunu, bilimsel bir değeri bulunmadığını vurguladı.
Türkiye'de de benzer şekilde bilimsel kanıta dayanılmadan aşı karşıtı kişilerce yazılar yazıldığı uyarısında bulunarak, şunları söyledi:
"Tiyomersalin aşıların içerisinde bulunmasıyla otizm gelişebileceği iddiası sağlam temellere dayandırılmamaktadır. Özellikle bazı araştırıcılar tarafından elde edilen epidemiyolojik bilgilerin tiyomersal ve otizm arasında kurulan ilişki açısından yetersiz olması nedeniyle, aralarında kurulan bu bağlantının gerçeklikten uzak olduğu görülmektedir. Bunun yanında etil civanın kan düzeyi ve yarılanma ömrünün toksik etki yapmayacak düzeyde olduğunu da hatırlamak gerekir. Otizmi tek başına çocukluk çağında yapılan aşılara bağlamak, hastalığın oluşumuna neden olan birçok faktörü (sosyal, genetik, çevre gibi...) göz ardı edeceği de unutulmamalıdır.
Sonuç olarak aşıların içerisindeki az miktardaki civa, toksisite yapabilecek düzeyde değildir. Ayrıca çoklu doz aşılar dışında kullanılan tek doz aşılar içerisine tiyomersal eklenmemektedir."
- "Civanın toksik olduğunu gösteren herhangi bir bulgu yok"
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara da aşılamanın, toplum sağlığının korunmasında, temiz su sağlanmasından sonraki en önemli ve başarısı kanıtlanmış yollardan biri olduğunu ifade etti.
Genel olarak bakıldığında, her yıl aşı uygulamalarıyla 3 milyon çocuk ölümünün engellendiğine dikkati çeken Kara, "Aşılama sayesinde çiçek hastalığının eliminasyonu sağlanırken, çocuk felcinin ülkemizde dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde eliminasyon noktasına geldi. Aşılama sonucunda kızamık, difteri, tetanos da artık dünyanın pek çok yerinde çok nadir karşılaşılıyor." dedi.
Hastalıkların yok edilmesinin yanı sıra aşılamanın ekonomik açıdan da katkı sağladığına işaret eden Kara, "Amerika Birleşik Devletleri rakamları ile aşıya yapılan 1 ABD dolarlık yatırım, genel sağlık harcamalarında 30 ABD doları azalma ve üretimin artması olarak geri dönmektedir." bilgisini verdi.
Aşının, vücutta immün cevap oluşturmak için yapıldığını ve bu nedenle istenmeyen etkilerin görülmesinin doğal olduğunu vurgulayan Kara, "Genellikle bu reaksiyonlar çok hafif ve kısa sürelidir. Aşılara bağlı istenmeyen etkiler veya riskler gündelik hayatta alınan risklerden çok çok daha azdır." diye konuştu.
Prof. Dr. Kara, aşılardaki civa tartışmasına ilişkin olarak da timerosal veya tiyomersal, kimyasal adı ile sodyum etil-civa tiosalisilatın, ağırlığının yüzde 49.6'sı oranında civa içeren bir organik madde olduğunu söyledi. Bunun, aşıların içerisinde koruyucu olarak çok küçük miktarlarda 1930'lu yıllardan itibaren kullanıldığını anımsatan Kara, sözlerine şöyle devam etti:
"Çevresel kirlenme ve aşırı karşılaşma sonucunda civa kronik toksisitesinin çevre sağlığı ile birlikte gündeme gelmesiyle birlikte aşıların içerisinde bulunan civanında toksik olabileceği tartışılmaya başlandı. Ancak aşıların içerisinde bulunan bu kadar düşük miktarlardaki civanın toksik olduğunu gösteren herhangi bir bulgu veya veri yoktur. Bugün için içerisinde tiyomersal bulunan aşıların çocuk sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğunu gösteren bilimsel bir veri mevcut değildir. Ayrıca etil civa yaklaşık bir hafta içerisinde vücuttan tamamen atılmaktadır.
Rakamsal olarak değerlendirildiğinde, tiyomersal içeren altı dozluk bir aşı şemasının tamamı uygulandığında bile, maksimum alınabilecek civa miktarı 200 μg’dır, dört aylık bir çocukta dahi bu miktar 3.2 μg/kg haftalık alım miktarına denk gelir ve bu miktar da DSÖ limiti olan 3.3 μg/kg haftalık alım miktarının da altında kalmaktadır. ABD'de aşı güvenliği üzerine yapılan çalışmalar ve izlemlerde tiyomersal içeren aşıların kullanımı ile ilgili olarak gelişimsel bozukluk, otizm ve tiyomersal kullanımı arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Kuzey Avrupa çalışmalarında da tiyomersal ile santral sinir sistemi gelişimsel hastalıkları veya otizm arasında bir ilişki olmadığı kesin olarak gösterilmiştir."
- "Her yıl 750 bin çocuk aşı ile sakat kalma riskinden kurtuluyor"
DSÖ bülteninde yer alan bilgide, aşılar sayesinde her yıl dünya çapında 6 milyon kişinin ölümünün önlendiği vurgulanırken, Aşılamanın Küresel Değeri başlıklı raporda da 750 bin çocuğun her yıl aşılar sayesinde sakat kalma riskinden kurtulduğunun altı çizildi.
Dünya Sağlık Örgütünce, ABD'de aşı tedavisinin tavsiye edildiği dokuz hastalık için insidansın yüzde 99 oranında azaldığı, mortalite ve hastalık sekellerinde de benzer bir düşüş olduğu belirtildi. Saha çalışmalarında, Sahra Altı Afrika'da pnömokok ve Latin Amerika'da ise rotavirüs enfeksiyonu alanında, hastalık ve hastalıktan ölüm oranlarının azaldığı ifade edildi.
"Rotavirüs Aşısının Gerçek Dünyada Etkisi" başlıklı 2011 yılında yayımlanan raporda da bazı ülkelerde rotavirüs enfeksiyonuna bağlı hastaneye yatışlarda yüzde 80'e kadar azalma tespit edildiğine dikkat çekildi.
"Küresel Polio Virüsünü Yok etme Girişimi / Gerçekleri ve Rakamsal Sayıları" isimli çalışmada da 1988'de 300 bin olan çocuk felci (polio) vakalarının 2009'da 2 binden daha düşük sayılara ulaşarak yüzde 99 oranında düşüş gösterdiği belirtildi.
UNICEF verilerinde de gribin (influenza) neden olduğu hastalıklar ve komplikasyonların yüzde 60'a kadar, yaşlı hastalarda ölümlerin ise yüzde 80'e kadar azaltılabildiğine işaret edildi.
2011'de yayımlanan "Aşının Kısa Hikayesi" isimli çalışmada ise sadece temiz suyun aşının hayat kurtarıcı özelliğiyle yarışabileceği anlatıldı.
AA