RUHANİ BELİRTİLERİ KERAMETLERİ
Aşık Şemi sazlı sözlü sohbetlerde fıtri Arifhane tavır ve hareketleri ile kalender halleri Dervişane kıyafeti üzerinden hiç çıkartmadığı Aba ve Şalvarı ile çevresindeki herkesle can ciğer olmuş halkın teveccühünü kazanmıştır. Vatandaşlarla geçinip giderken şöhretinden hiçbir şekilde gurur duymayarak baba yadigarı Helvacılık sanatını yürüttüğü sıralarda kendisinde başlayan ruhani belirtilerin ışığında gittikçe artan şöhreti ve kerametler Osmanlı Sarayında duyulur.
Osmanlı saltanatının otuzuncu İslam halifeliğinin doksan birincisi Sultan Birinci Abdülhamit Han’ın oğlu Şehzade İkinci Mahmut zamanında Aşık Şemi’nin İstanbul’a ilk seyahati kesinleşir. Çok sevdiği oğlu Mustafa’nın askerliği İstanbul’a çıkmıştır. Gider birliğine teslim olur. Az bir zaman sonra baba Şemi bu hasrete dayanamaz ve oğlunun ziyareti için İstanbul’a gider. Oğlu ile hasret giderir. Bu arada İstanbul’daki Aşıklar Kahvesine de uğrar kahvede bulunan İstanbullu aşıklar o sırada tesadüfen Şemi babanın beyitlerini okumaktadırlar Münasip bir yere oturur. Kendi halinde onları dinler. Mola verilince Şemi ayağa kalkar kendini tanıtmadan aşıklardan birinin yanına yaklaşır, elindeki sazını vermesini ister. Şemi’nin kıyafet aşık kıyafeti değil “deve” elbisesidir. Bu yüzden Şemi’yi küçümserler. Sazı vermezler. Aşıklardan birisi Şemi babaya seslenir. “Keçinin yemediği ot başına vurur” ifadesini kullanır. Buna rağmen Şemi ısrarında devam ederek sazı aşığın elinde zorla alır, alması ile birlikte sazın telinin birini koparır. Aşıklar, “Demedik mi keçinin yediği ot başına vurdu” deyince Şemi, üzerindeki silahlığın cebinden bir saz teli çıkarır, saza takar akordunu yapar ve saz eşliğinde şu beyit’i okur…
Erenler dünyaya gelmeden evvel
Bir elif okundu. Noktası nerde
Zümrütü Anka derler, bir kuş var
Gökten yere inmez yuvası nerde
Konmuş bir dale indiremediniz
Bence Şemi söyler ustası nerde
Deyince bir anda ortalık karışır. Karşılarında konuşanın kimliği belli olmuştur. Hiçbir Aşık cevap veremez. Bu olay saraya anında ulaşmıştır. Usulü dairesinde saray görevlileri tarafından Aşık Şemi baba saraya davet edilir. Davet kabul edilir, sarayda Sultan Birinci Abdülhamit Han’nın kızı Leyla hanım tarafından karşılanır. Leyla hanım da iyi bir Aşıktır.
Devam edecek