Aşık Şemi acı günleri ruhani belirtileri -10 –

A.Cenap Kendi

   

  Evliliğin verdiği  yoğunluğu   atlattıktan sonra  Sazlı  sözlü  toplantıları ile en mutlu günlerini yaşayıp  giderken  ŞEMİ hazretleri  babasının zuhur eden ani hastalığı ile yıkılır..

Ogünlerin şartlarında ki  bütün müdahalelere  rağmen  ( 1815 ) yılı  Haziran  ayı içinde   kurtarılamayarak vefat eder.  Cenazesi  yakın akraba ve dostlarının yardımı ile   PİR ESAT MAHALLESİ  yakınlarındaki  PİR ESAT TÜRBESİ nin  bulunduğu  mezarlıkta defnedilir.Geçirdiği acılı günlere rağmen   babası için söylediği  şu KİTABE Mezar taşına yazılır.

                                                    KİTABE

                                    BU CIHAN FANİ,BAKİ DEĞİL KADERDEN

                                    GELÜP BİR ANDA ALDI  ECEL SİPERDEN..

                                    BAKIP İBRET AL SENDE ZAHİR ÖLÜMDEN

                                    SANMA BAKİDİR AYRILIR EVLAT PEDERDEN.

        Buradan bir parantez açıp  çok önemli SOSYAL BİR YARAYA  temas etmek istiyorum.

Merhum  Babam  Gazeteci  Yazar  Emekli Öğretmen  İBRAHİM  ACZİ  KENDİ  AŞIK ŞEMİ  KONUŞUYOR  adlı   kitabının  25 .  ci  sahifede ki  düştüğü notu  önemine binaen aynen düşüyorum.

        Bundan  53 yıl önce yani  (1899 ) tarihinde  bu sempteki Kabristanlarda  eski mezarları yoklarken  Şeminin babasının  Mezar taşından  BU Kitabeyi kopya  etmiştim. Fakat biz öyleyiz ki, bir yanımız eski ölülerin  taşlarını arayıp yazmakla iftihar ederken , bir yanımız bu tarihi ölülerin  taşını toprağını yıkıp kaldırıp yok ediyoruz

         Şimdi  bu Mezarlık tamamen yok edilerek  yeri Hayvan Pazarı olmuş.. Fakat  yüzlerce  Gazi  , Alim ,Şair   kimselerimizin taşları  Mezarları yok edilmiştir.  Acaba  biz benliğimizi nasıl  ısbad  edeceğiz. Babası öldüğünde  Dede Yetimi olarak  Şeminin beş yaşındaki oğlu iki yaşında kızı Esma  vardı, artık hayat Şemi’nin arkasına binmiş idi  Şemi’nin bu şekilde firkatlarla serbest hayata geçmesi  ve dilden dile şöhretinin  artması  bazı HAM ERVAHLARIN  yine tezviratına  yol açıyor.  Şemi ‘yi  aşk aleminin daha derin safhasına  daldırıyor…Ayni zamanda babasının  sağlığında   beraber işlettikleri  şimdiki ÇIKRIKÇILAR İÇİNDEKİ   kendi mülkleri olan  HELVACI dükkanında baba mesleğini devam ettirir. Bu dükkan da halen  ASIM  SÖZBİR  isimli şahıs  aynı mesleği devam ettirmektedir.

         Bu dükkanda   tarih 1815   ŞEMİ dükkanda tezgah başında iken  müşteri sıfatı ile birisi gelerek  SEMİ’ye  : ÇÜNKÜ HARAPTAYIM, DİL MEHSUR  İSTER

                                CİĞER PÜRYAN SEZDEN BİR ABI ENGÜR İSTER.

Deyince  ŞEMİ bu sözü pek anlayamaz,duraklar.talebe  ÜZÜM ŞERBETİ  var mı?  Deyince  ŞEMİ  hemen bir tas  ŞERBETİ  müşterisine verir.

         İşte bu müşteri Konyalı Aşıklardan  SİLLELİ   SURURİ dir. . Tanışmaları böyle samimi olunca çabuk anlaşırlar  Sururi  Şemi den  SAZ  Şemi de  Süruri’den  okuyup yazmayı  öğrenmeye başlar.  Süruri ayni zamanda  Konya Türküleri arasında  tutulan  SİLLE  TÜRKÜ’sünün  güfte ve beste müellifidir.  Haftaya bu türkünün orijinal tam metni ile Notası   Gazetemizde  çıkacaktır.    

                               

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.