Gönül penceremden
Önceki günlerde çıkan yazılarımızda Aşık Şemi ile 1808 yılında Osmanlı Tahtına oturan birinci Abdülhamit Han’ın oğlu ikinci Mahmut Han’ın Şehzadeliği ve 32 sene süren Saltanatı sırasında kalben ve ruhan yakınlıkları bilinen Aşık Şemi ile olan İLAHİ HİKMET yüklü Kerametleri ile özel hayat hikayelerinin Aşık Şemi’den elimize geçtiği kadarı ile sizlere sunmaya başlıyoruz.
Yıl 28 Temmuz 1808. Sultan ikinci Mahmut Han, üçüncü Selimin asiler tarafından katledilmesi ile boşalan Osmanlı tahtına , Sadrazam Alemdar Mustafa paşa yardımı ile Saray geleneklerine göre merasim ile Taht’a oturduğu gün merasimde bulunan Vezirlerden birisinin yeni Padişah’ın aleyhine yönelik kalbinden şu şekilde bir his geçer.
Padişahın Şehzadeliği zamanında sık sık tebdili kıyafet ile halk arasında dolaşıp önüne gelen her bir insan ile deli dolu konuşup, şakalaşmasından halk arasında Deli Mahmut takma adı ile anıldığını hatırlayıp içinden kendi kendine “VAY ÜLEN VAY” Koca bir Saltanat bir delinin eline kaldı, diye kendi kendine düşünür. İçinden geçen bu gizli konuşmaları kimse işitmemiş ve duymamıştır.
Birkaç gün sonra bu Veziri Padişah huzura çağırır. Ferman şu şekilde Vezirin yüzüne okunur. “Dünya hayatında İlahi takdirin gereği her devrin Evliya”sı Veli”si vardır. Delileri de vardır.Yarından itibaren kırk gün izinlisin. Bu kırk gün içinde bu devrin delileri velileri kim dir öğrenip geleceksin.öğrenip gelemediğin takdirde cezalandırılacaksın. “
Bu Ferman üzerine huzurdan ayrılan Vezir efendi evine gider, yemez içmez düşünür düşünür. Vezirin biricik kızı durumu fark eder. Babasına yakın davranır,düşüncesinin nedenini sorar. Fakat babası kızına hiçbir şey söylemek istemez.Kızı ısrar edince baba Padişahın ölüm fermanını aynen anlatır. Kız gayet sakin bir şekilde babasını rahatlatır. Ve derki. Babacığım bunu bilmeyecek ne var,Sultanahmet Camii’nin kıble köşesinde yırtık terlikleri diken bir hacı Mehmet ağa var,git ona sor o bütün delilerin ve velilerin yerini iyi bilir diyerek yalvarır babasını ikna eder.
Vezir efendi gider eskici Mehmet ağayı bulur.derdini anlatır,aldığı cevap olumludur.elindeki terliğin söküklerini dikmektedir. Başını kaldırmadan konuşur.Vakit kaybetme hemen Konya’ya git, orada Aşık Şemi adında bir gariban var,onu bul derdini bir defa da ona anlat. O bu asrın bütün delilerini velilerini iyi bilir. Cevabını verir.
Aldığı cevaba sevinen Vezir o günün imkanlarında soluğu Konya da alır.Aşık Şemi’yi bulur. Aldığı cevap çok olumludur.Hiç oyalanma,Konya daki uhrevi ziyaretleri tamamla ve İstanbul’a geri dön, kırkıncı gün yatsı namazını Üsküdar daki yeni Camide kıl, Bir kolayını bul yukarıya çık, saklan.,gece yarısı ‘nısfınleyl’ sularında bu asrın ne kadar Velisi Delisi varsa orada toplanacaklar.İyi bak gelenleri dikkatle takip et gördüklerini Padişah’a anlat kurtulursun. Cevabını alır.
Vezir duyduklarını aynen uygular.kırkıncı gün yatsı namazını Üsküdar yeni camide kılar, yukarı balkonda saklanır, Gece yarısı Cami’nin demir kapısı gıcır gıcır açılır, ilk gelen Vezirin kızıdır. Bir kenara oturur. İkinci gelen eskici Mehmet ağadır. Arkasından başka gelenler olur, daha sonra Konya’da görüştüğü Aşık Şemi dir. Saf düzülmüştür. En son gelene bakan Vezir gözlerine inanamaz. Deli diye itham ettiği ikinci Sultan Murat HAN.
Toplantı başlar,dualar yapılır, verilen kararlar verilir helallaşılır, sessiz sedasız çıkılır gidilir. Bilmediklerini öğrenmiş olan Vezir efendi, Padişahın huzurundadır. Boynu bükük ve başı eğiktir. Padişah sorar
DELİ kim VELİ kim öğrendin mi. ?...
Devam edecek.