Osmanlı saltanatının Devlet işlerinin dışında Manevi bağları yönünden Konya’dan ilişkilerini kesmeyerek devam ettiren Yavuz Sultan Selim Han zamanında cereyan eden Saray sızıntılı Aşık Şemi kaynaklı Konya mahfillerinde konuşula gelen kısmen kayıtlara geçmiş bir tevatürden bahsadacağiz.
Bilindiği gibi Osmanlı Hanedanına mensup bir çoklarının Maneviyat bağlarının bulunduğunu biliyoruz. Bunlardan bir tanesi de İlahi hükümlerden nasibini almış olan Yavuz Sultan Selim Han dır. Çeşitli kerametlere sahipdir. Dini İslamın emirlerini değiştirmeye kalkanlarla , Sünneti Seniyye icabı uğraşan hükümdarlardandır. Kısmen kitaplara geçmiş kısmen Aşık Şemi kaynaklı bir hikayeyi sunuyoruz.
Yavuz Sultan Selim Han, ekseriyetle geceleri az uyuyan, kitap okuyan veya yakınları ile birleşerek Evliyalık hallerinden hoşlanan , Devlet işlerin de ise Arslan gibi bir Hükümdar.
Orduyu hümayın Mısır seferine gidiyor. Gebze cıvarında mola verilir. Etraf bağlık ve bahçeliktir. Ağaçlarda envai çeşit meyveler var,Padişah hazretlerinin içine kurt düşer,Acaba Asker sahibinden izin almadan Üzüm vesaire karpuz kavun koparıyor ve zarar veriyor mu diye kuşkulu. Bir müddet tereddüt içinde kaldıktan sonra illa rahat etmek için Yeniçeri Ağasını çağırır, fermanını ifade eyler. Ordugahın bütün mensuplarının askerlerin heybelerinin kontrol edilmesini Heybesinden ağaçtan koparılmış her hangi bir yiyecek çıkar ise o kimsenin huzura getirilmesini emreder.
Yeniçeri ağası görevi alır almaz harekete geçer, Bütün eratın heybeleri teker teker araştırılır.Bağdan bahçeden veya tarladan koparılmış hiçbir şey ele geçirilmez. Yeniçeri ağası Sultan Selimin huzuruna gelerek Askerin heybesinin araştırıldığını Bağdan bahçeden koparılmış tek bir yaprağa dahi rastlayamadıklarının tekmilini verir.
Bu habere Selim hazretleri rahatlar çok sevinir. Sonra ellerini açarak Allaha hamdüsenalar eder. Şükreder bana haram yemeyen bir Ordu yarattın der ve secdeye kapanır. Eğer Askerlerin içinden tek bir kimse izinsiz bir yaprak koparsa idi Mısır seferinden vaz geçebileceğini ferman eyler. Çünkü haram lokma yiyen Ordu ile Fethin başarılamayacağını biliyordu.
Sina çölünde gündüzleri çok şiddetli sıcakların geceleri de soğukların yaşanması nedeni ile bir ara Selim Han atından iner ve yaya yürümeye başlar. Bunu gören süvari birlikleri ve Komutanları da yaya yürümeye başlar. Durumu öğrenmek isteyen Yeniçeri ağası Sultana yaklaşarak Sultanım niçin yaya yürürler acaba diyerek arzı endam eyler Gelen cevap şu şekildedir.
İki Cıhan Sultanı Hazreti Peygamber sallallahü aleyhi vesellem efendimiz önümüzde bizlerle beraber yaya yürürken biz nasıl at üzerinde yürüyebiliriz cevabı dalga dalga dalgalanır. Bu şekilde Ordu ilerlerken su bittiği için bir sıkıntı başlar. ANİDEN YAVAŞ YAVAY YAĞMUR BAŞLAMIŞTIR.Sağınak halindedir. Yıllardır yağmur yüzü görmeyen Sina çölü kaygan tozu topragı sertleştirir yürümeyi kolaylaştırır. Zafere doğru yürüyüş rahatlıkla devam eder.