15 Temmuz 2016 tarihinde milletimizin birliğine ve dirliğine yönelik menfur bir kalkışma gerçekleştirilmiş, aziz milletimizin cesaret ve kararlılığıyla darbeciler püskürtülmüştür. Bu tehlike Cumhurbaşkanımızın dik duruşu, milletimizin cansiperane karşı çıkışı, kahraman polislerimizin ve milletimizin değerlerine bağlı askerlerimizin savunmasıyla atlatılmıştır. Aziz milletimizin evlatları, mesele vatansa, gerisi teferruattır fehvasınca, can pahasına da olsa darbecilere geçit vermemiştir. Şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize de Yüce Allah’tan âcil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Herkes Paralel Devlet Yapılanmasını masaya yatırmalı, tekrar bu sinsi ihanetin tekerrür etmemesi için nasıl önlemler alınması gerektiğini karara bağlamalıdır. Fetö terör örgütü olarak resmi kayıtlara geçen bu ifsat hareketinin paralel din anlayışı da biz İlahiyatçılar tarafından masaya yatırılmalı, enine boyuna tartışılmalıdır. Çünkü gözü dönmüş bu yapı, tarihte emsâli görülmemiş bir şekilde bu milletin değerlerine saldırı düzenlemiş, Müslümanların umutlarını berheva etmiştir. Bunlarda hoşgörü, bir ambalajdan ibaretmiş, içleri ise, cinnet yüklü vahşet taşıyormuş.
Gözlerini kırpmadan bu aziz milletimizin evlatlarına saldıran askeri elbise giymiş teröristlerin reva gördüğü kötülükler, bir bir ortaya çıkmaktadır. Başta İslam âleminin umudu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a suikast planı düzenlemeleri affedilecek bir olay değildir. Yüce Allah’ımızın inayeti, yardımı ve milletimizin kararlı duruşuyla bu tehlike şimdilik bertaraf edilmiştir. Elbette bu kalkışmayı yapanlara hak ettikleri ceza verilecektir. Bununla birlikte önemli olan bu terörist yapının düşünce, itikat ve din anlayışı ortaya çıkarılmalı, ana yol dini akıma yürekten bağlı halkımız bilgilendirilmek suretiyle uyarılmalıdır. Unutulmasın ki bu yapının, bütün anlayışlarını “casus hukuku” üzerine bina ettiği anlaşılmaktadır. Dış mihrakların maşası olan bu bozguncu tayfa, hedeflerine ulaşıncaya kadar makyavelist bir tavırla gerçek kimliklerini gizlemek için takiyye içerisine girmişlerdir. Bunun adı, ibahiyyeciliktir. Amaçlarına varıncaya kadar, herşeyimübah/helal sayma demektir.
Bilindiği gibi takiyye, asıl amacı gizlemek/gizlenmek anlamına gelir. Şii İslam anlayışının en önemli inanç ilkeleri arasında yer alır. Ehl-i sünnet inancında takiyye yoktur. Bunlar, böyle bir zihniyeti benimsemekle Ehl-i sünnetin omurgasını da bozmuşlardır. Daha da tehlikelisi, Müslümanlar arasında “güveni” ortadan kaldırmışlar, toplumu bir arada tutan manevi dinamikleri yıkıp yakmışlardır. İbahiyeci zihniyetten hareketle; İslam’da kutsal olan alın teri, helal kazanç gibi ilkeler heba edilmiştir. Özellikle sınavlarda yaptıkları hile, bunun en açık örneğidir. Bu yapıya göre, ahlaklı, dürüst, dini ilkelerini yaşayan Müslüman makbul değil, günahkâr, inançsız bile olsa, kendi ilkelerine bağlı olan kimse makbul kabul edilmiştir. İslam’ın yaşama hakkını ortadan kaldıran darbeciler, resmi ya da sivil fark etmeksizin kendileri için tehdit oluşturan kimselerin mahremiyet alanlarını kaydetmekle dibe vuran bir ahlakiliği benimsemişlerdir.
Bunlara gönül vermiş olan kimselere sesleniyorum. Ne olur, aklınızı ve vicdanınızı kullanın. İradenizi kimseye teslim etmeyin. Hepimiz bu dünyaya tek başına geldik, tekrar Allah’ın huzuruna tek başına gideceğiz ve hesap vereceğiz. İslam’da itaat, ma’ruftadır. Allah’a isyanda kula itaat yoktur. Lütfen itaatın ölçüsünü iyi öğrenin. Bu konuda ahirettte mazeret kabul edilmeyecektir. Gayr-i islami ölçüler, Müslümanın metodu olamaz. Bizler, sonuçtan değil, hidayete sebep olmadan sorumluyuz. Güzel dinimizi dünyevi ve mülevves emellerine alet etmek isteyen bu yapıya karşı uyanık olun.
Yüce Rabbim İslam’ı, Müslümanları, ülkemizi ve İslam âlemini din düşmanı şebekelerin oyuncağı olmuş kötü kimselerden muhafaza eylesin!...