Konya Büyükşehir Belediyemiz, Medeniyet Okulu kapsamında “Asımın Nesli Milli Gençlik Projesi” ni başlattı.
Büyükşehir Belediyesi bu adımı atmakla, büyük bir değerler eğitimi çalışması başlatmış oldu. Gençlerimiz, bu proje ile hem manevi alanda hem de tarih ve siyaset şuuru alanında eğitim alarak, hayatlarında önemli bir boşluğu doldurmuş olacaklar.
Her zaman söylüyor ve yazıyoruz. En büyük ve en kalıcı yatırım insana ve gençliğimize yapılan yatırımdır. Zira geleceğimizin şekillenmesinde, manevi değerlerimizle dolu yetişmiş insan kalitesi ile imanlı, aktif bir gençlik ikliminin çok önemli bir yeri vardır.
Asım, milli şairimiz Mehmed Akif’in hayal ettiği önemli bir gençlik sembolüdür. Asıma yakışır nesiller yetişmesi için gayret etmek ve bu uğurda çaba göstermek gerekiyor.
“Asımın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
Mehmed Akif’in hayal ettiği, Vatanımızı ve namusumuzu çiğnetmeyecek olan Asımın nesillerinin yetişmesi, bu tür Milli Gençlik faaliyetlerin arttırılması ile mümkündür.
Hak ve Batıl savaşı devam ediyor, devam edecek. Hak’kın üstün gelmesi, Hak’kın Batıla galebe çalması, manevi olarak iyi yetişmiş, tarihi ve siyasi şuura erişmiş, ideali olan, özgüven sahibi, kaliteli insan gücünün yetiştirilmesine bağlıdır.
Öyle bir nesil ki, sadece Türkiye’ye değil, dünyaya yön verecek ve dünyanın gidişatını değiştirecek bir nesil…
Öyle bir gençlik ki, Sultan 2. Mehmed gibi 21 yaşında çağ kapatıp çağ açan ve Fatih olmayı hak eden bir gençlik…
Her türlü olumsuzluklar içinde 7 düvele karşı savaşarak Çanakkale’yi geçilmez yapan bir nesil…
Ve 15 Temmuz’da tanklara, uçaklara karşı göğsünü siper ederek, bu kutsal Vatanın istilasına geçit vermeyen bir neslin devamı…
Böyle bir gençlik ve böyle bir neslin yetişmesi için gayret eden Büyükşehir Belediyemize binlerce teşekkür…
Asımın neslinin devam etmesi için bu önemli projeyi başlatan Başkan Tahir Akyürek başta olmak üzere emeği geçen tüm Belediye yetkilileri ve çalışanlarına şükranlarımı sunuyor, manevi değerlerle mücehhez bir gençlik yetişmesi yolunda yeni hamlelerini bekliyoruz.
*** *** ***
28 Şubat 1997 tarihi, Asımın nesilleri olan Milli gençliğin önüne set koymak ve onların yetişmesine engel olmak için yapılan darbenin ilk adımının atıldığı kara gündür.
Şayet dedikleri gibi, 28 Şubat değil bin yıl 20 yıl bile sürseydi, 15 Temmuz’un çok daha erken yapılması ve Vatanımızın işgal kuvvetlerine teslim edilmesi içten bile değildi.
Hatta 15 Temmuz’a gerek bile kalmadan, 28 Şubatçıların kendiliğinden ülkemizi batılılara peşkeş çekmeleri de mümkündü. Zira 28 Şubat darbesi ile 15 Temmuz darbesini planlayıp uygulayanlar aynı kafa yapısına mensup satılmışlardır.
28 Şubat, sadece hükümeti devirmek için yapılan bir girişim değildi. Anadolu ruhunu yok etmeye, bütün manevi değerlerimizi alt etmeye, ne kadar İslâmi hassasiyetimiz varsa hepsini ortadan kaldırmaya yönelik, daha önceki bütün darbelerden daha şedit, daha zararlı büyük bir darbeydi.
Başbakan Necmeddin Erbakan hocamızın başlattığı maddi ve manevi hamlelerden ve “Yeniden Büyük Türkiye” adımlarından rahatsız olan dış güçlerin içerideki uzantılarının gerçekleştirdiği 28 Şubat’ın attığı zararlı tohumlar, çok şükür ki yeşermeden koparıldı ve arkasından gelen 15 Temmuz işgal girişimi de bastırıldı.
Aslında 28 Şubat ile 15 Temmuz’u ayrı düşünmemek gerekir.
Zira her ikisi de, bu kutsal Vatanı, batılı güçlere teslim etmeyi amaçlayan satılmış kafaların, kiralık beyinlerin, uyuşturulmuş gönüllerin, uyutulmuş vicdanların yaptığı darbelerdir.
Her ikisi de, Asımın nesli Milli Gençliği yok etmeye yönelik kahpe girişimlerdir.
Her ikisi de, bu ülkeyi ve bu milleti maddi ve manevi olarak zirveye taşıma idealinde olan yöneticilerimize yapılmış alçak darbelerdir.
Rabbimize şükürler olsun ki, şu anda yerelde ve merkezde, Asımın nesli Milli Gençlik ruhunu yok etmeyi planlayan 28 Şubatçı ve 15 Temmuzcu kafalar değil, o ruhu canlandırmaya çalışan milli idarecilerimiz işbaşında…
Allah bu millete 28 Şubat ve 15 Temmuz gibi kara günleri bir daha yaşatmasın.
*** *** ***
Konya’nın manevi mimarı Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu Hoca Efendi’nin talebesi, Kapu Camiinin baş hafızı Şükrü Bağrıaçık hocam, geçtiğimiz hafta Hak’kın rahmetine kavuştu.
Hacı Veyiszade Hoca Efendinin elinde yetişip şekillenen ve ondan aldığı bütün ahlaki güzellikleri hayatı boyunca devam ettiren Şükrü hocamı yakından tanımak, onunla hem komşu hem de dost olmak benim için büyük bir bahtiyarlık olmuştur.
Sabah namazlarını yaklaşık 15 yıl boyunca hatimli olarak arkasında kılmak, namazdan sonra işrak vaktine kadar kitap okumak ve bazı günlerde çorba içmeye gitmek merhum Şükrü hocamızla yaşadığımız unutulmayacak güzelliklerdir.
Her gün, Ali Ulvi Kurucu üstadın hatıralarını benim okumam ve başta Şükrü hocam olmak üzere Mamuriye Camiinin imamı ve bazı cemaatinin de dinlemesi ile tamamlamamız o güzellikler silsilesinden bir örmektir.
Şükrü hocam o kadar kibar, ince ruhlu, saf ve temiz kalpli bir yapıya sahipti ki, bir tek kişiyi bile kırdığı vaki değildir. Bakınca Allah’ı hatırlatan sevimli yüzüyle, eksiksiz İslami şuuruyla ve yürüyen Kur’an olan haliyle Şükrü hocamın kaybı sadece bizim mahallenin değil, Konya’mızın da büyük bir kaybı olmuştur.
Yukarıda bahsettiğim Asımın nesli projesi yeni Şükrü hocaların yetişmesine vesile olsun İnşallah… Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Rabbimden Şükrü hocamla ve hocası Hacı Veyiszade hocamızla Cennette buluşmak niyazımız olsun. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.