Aşk der ki:

M. Faik Özdengül

Alemde tersine çakılmış nallar görür, esirlere padişah adı verildiğini duyarsın. Boğazına ipler takılmış, kendisi darağacının tacı olmuştur da kalabalık bir halk güruhu, ona işte padişah derler.

Her şeyi tersinden gördüğümüzü düşünebilir miyiz?

Eskiden, çocukken kelimeleri tersinden okur birbirimizle yarışırdık. Bazı kelimelerin tersi de düzü de aynı olurdu. Gülüşürdük. Mucitlik etmiş gibi sevinirdik.

Görme işlemi de aslında tersten. Önce görme merkezine gördüğümüz cismin tersi düşüyor ve burada düz hale getiriliyor. Olmasaydı öyle ve tersinden görseydik?

İnsanı ayakları yukarıda başı aşağıda görseydik? Kedinin ayakları yukarıda. Bulutlar aşağıda. Toprak yukarıda.

Belki şimdi de öyledir. Belki de tersinden görüyoruzdur. Kim bilebilir?

Ters kelimesi dilimizde olduğuna göre bir takım terslikler zaten var. Ters kimlik var mesela: özellikle kimlik karmaşası yoğun ergenler bu rahatsızlıktan kurtulmak için toplumsal beklentilerin tam karşıtı olan rol ve idealleri benimserler. Onlardan ne beklenir ve istenirse tam tersini yaparlar.

Ters gider bazen işler. Beklendiği gibi olmadığı zaman işler böyle söylenir.

Neyin ters neyin düz olduğunu kavrayabilmek de ayrı bir feraset gerektirir. Ters gibi görünen şeylerin bize göre öyle olduğunu anlayabilmek kendi tersliğimizi düzeltince mümkün olur.

Bir oyunun içindeyiz. Kavrayışımıza göre, farkındalık düzeyimize göre düzü ters, tersi düz gösteren bir oyun. Tersi düz, düzü ters yapıp deneye deneye öğreniriz çoğu kez ve zaman kaybederiz. Bazılarımızsa iyi oyuncuları bulup önceden iyice öğrenmeye çalışıp zaman kazanır.

Ters yola girip de karşıdan gelen bütün arabaların ters yönde ilerlediğini zanneden Temel fıkrasını bilirsiniz.

Bize başkalarının başına sürekli işler açtığını söyleyerek kızgın ve öfkeli bir şekilde gelip onlardan dert yanan insanlar ters yola girmiş olabilir mi?

Anlaşılmadığını, hep yanlış anlaşıldığını söyleyen insanlar?

Kendisinde kusur aramayı asla akletmeyen insanlar?

Kronik muhalifler?

Onca insan kendisini kusurlu bulup durduğu halde sürekli diğerlerini suçlayıp duranlar?

Bu tür insanların en temel duygusu nedir?

Öfke ve kızgınlık.

O zaman duygulardan yola çıkarak ters yolda olup olmadığımızı anlayabilir miyiz?

Evet.

Öfke ve kızgınlık duygumuzu üzüntüye çevirerek gittiğimiz ters yolda yavaşlamaya başlayabiliriz. Bu üzüntü daha derin bir hal alınca dururuz. Tam durma anından sonra yeni yakıta ihtiyaç var bu da gözyaşı. Sonra?

Sonra ya geri dönüş ya da o yoldan uygun bir çıkış arayışı başlar.

Bu bölümde hissedilen duygu üzüntüden meraka sonra da suçluluk duyguları ile karışık bağışlanma isteğine ondan da yumuşamaya, bağışlayıcılığa, merhamete doğru seyir izler. Artık aşka yol bulunmuştur.

Aşk der ki: bana avlanmak av tutmadan yeğdir.
Benim hayranım ol da övün. Güneşi bırak da zerre ol!

İşte asıl aşka avlanmaya başladıktan sonra ters yüz olur her şey. Sıkıntı nimet olur. Padişahlık acizlik olur. Acizlik, kulluk padişahlık. Konuşmak susmaya döner. Almak vermek hepsi karışır. Divaneliğin bini bin para.

Kapım da otur. Evsiz barksız kal. Mumluk davasına kalkışma, pervane ol.
Bu suretle dirilik sultanlığını bulur, kullukta gizli olan padişahlığı görürsün.

Öncemi tersti her şey sonra mı ters oldu bilemezsin. Bilmeyi de istemezsin artık.

Neden diye sorarsan ona da şöyle cevap verirler;

Ulu Tanrı’nın, Halil evladı kimdir, göresin diye böyle oyunları vardır.
Ateşe su şeklini vermişler, ateşin içinde de bir kaynaktır coşturmuşlardır. (Mesnevi.5. 415-445)

Tez bir akıllı arayıp şu oyunun inceliklerini sorup öğrenelim. Ateşi ve Nil’i karıştırmayalım. İçimize aşk ateşi düşsün diye niyaz etmeyelim mi? Yoksa bu arayış yolunda aşksız dermanı nerde bulalım?

İçimizdeki ateş ancak dışımızdaki ateşleri söndürür.

Dilerim ki öfkelerimiz üzüntüye oradan da merhamete ulaşsın.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.