Kültürümüzde asker ocağı için Peygamber ocağı ifadesi kullanılmıştır. Buna göre bu ocağın neferleri her asker de Mehmetçik’tir. Mehmetçik, küçük Muhammed demektir. Hz. Peygamberin yolunu izleyen, onun güzelliklerine sahip olan anlamınadır. Türkçemizde Muhammed ismi yerine daha çok Mehmet ismi kullanılmıştır. Mehmed ve Muhammed Osmanlıca yazılışta, aynı şekilde yazılır. Osmanlı, Peygamberimizin ismine hürmeten Muhammed yazıp Mehmed okumuştur. Ecdadımız şöyle düşünmüştür: Şayet Peygamber ismine sahip olan bir çocuğumuz/gencimiz yanlış bir şey yaparsa toplumda hırsız, soysuz, ahlaksız Muh... diye çağrılmasın, Mehmet diye çağrılsın. Onun için Türk kültüründe Mehmet Muhammed demektir, Mehmetçik de öyledir.
Bu vesileyle bir Osmanlı geleneği olan, Cumhuriyet Döneminde de kısmen devam eden bir uygulamadan söz etmek istiyorum: Tabur imamlığı.
Osmanlıda eşkinci Ocağının 150 kişiden oluşan her bölüğüne bir imam tayin edilirdi. Daha sonraları yüz askere bir imam düşecek şekilde tayinler yapılmaya başlanmıştı. Bu imamlar eratın vakit namazlarını kıldırırlar ve onların din eğitimleriyle ilgilenirlerdi. Tayinleri Şeyhülislamlık makamı tarafından yapılır ve beş yılda bir değiştirilirlerdi. İmamlar, her gün sabahları Kur’ân’dan bir bölüm okurlar, herkes için gerekli dinî bilgileri, ilm-i hal, yazı dersleri ve diğer bazı ilimleri öğretirlerdi. El Kitabı olarak İmamzâde Esad Efendi’ni Dürr-i Yektâ adlı kitabı basılır ve askere dağıtılırdı.
Daha sonraları Mansure Taburları için 100 imamın ataması yapıldı. 1828’de 400 askerlik her müfrezeye bir imam görevlendirildi.
Yapılan imtihanlarda başarılı görülen baş imamlar müderris, tabur imamları kadî/hâkim olarak atanırlardı. 1871’de alay imamlarından imtihanla alay müftüleri seçilmiş ve bunlara İstanbul Müderrisliği unvanı verilmişti. (Bkz. Kemal Beydilli, İmam md, DİA, XXII, 182-183)
Askerimizin her zaman ve her konumda manevî moral motivasyona ihtiyacı olduğu herkesin malumudur. Bu motivasyonda dinin ayrı bir yeri ve öneminin olduğu da her akıl sahibinin teslim edeceği bir husustur. Din ve dinî motivasyon her yaş ve her konumdaki insan için gereklidir. Yoksa biz yalnızca askerimiz şehit olduğunda dini ve dinî söylemleri hatırlamakla kalmamalıyız. Ne hazin ki günümüz insanı, dini yalnızca öldükten sonra hatırlar hale gelmiştir. Oysa din, diriler için, onları hayatlarında mutlu etmek için Yüce Yaratıcı tarafından dizayn edilmiş bir hayat nizamıdır.