Doğan, Güneydoğu'daki asker sandıklarından hangi partiye ne kadar oy çıktığını rakamlarla açıkladı.
İŞTE DOĞAN'IN YAZISI...
Diyarbakır’da İkinci Taktik Hava Üssü var. Orada görevli subay ve astsubayların oturdukları lojmanlarda on tane seçim sandığı bulunuyor. 1199’dan 1208 sayılı sandığa kadar.
Bu sandıklarda toplam 2814 oy var. Seçimde kullanılan geçerli oy sayısı 2321. Oyların dağılımı şöyle: 1158 AKP, 662 CHP, 501 MHP.
AKP HEP BİRİNCİ PARTİ
Bu çok net bir ölçü. Sadece Diyarbakır’da değil, Güneydoğu’da askerlerin oy kullandıkları sandıklarda AKP hep birinci parti.
Diyarbakır’dan dün konuştuğum bir yetkili, askerlerin oy kullandığı sandıklarda yerel seçimlerde AKP oylarının daha da yükseldiğini, CHP oylarının daha da azaldığını belirtiyor.
CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer ekliyor:
“1999 seçiminden bu yana CHP’nin oyu askeri sandıklarda sürekli azaldı.”
ÇÖKEN FORMÜL
Güneydoğu’da askerlerin oy kullandıkları sandıklardan AKP’nin birinci parti çıkması, aynı sandıklarda CHP oylarının düşmesi müthiş bir dönüşüm.
O kadar ki, tarihsel formülün çöküşü. Nedir o formül? Altmış yıldır dillerden düşmeyen, “CHP artı ordu eşittir iktidar” formülü çökmüş bulunuyor.
CHP muhaliflerinin artık başka formüller peşinde koşması gerekecek. CHP açısından ise, bu durum CHP’nin elini güçlendiriyor. Orduyla, darbelerle arasında var olduğu öne sürülen manevi ilişki sona eriyor.
YENİ DEVLET PARTİSİ
Güneydoğu’daki askerlerin oy kullandığı sandıklardan bir başka gerçek daha çıkıyor: Yeni devlet partisi artık AKP. Sadece askerlerin değil, örneğin 15 bin korucunun oy kullandığı çeşitli sandıklarda AKP yine birinci parti. Devlet adına bölgede ne varsa, o sandıklarda AKP hep birinci parti. Son aylarda çeşitli darbe iddiaları yargıya yansıyor. Emekli ve halen görevde bulunan pek çok general ve yüksek rütbeli subay bu nedenle tutuklu. Cumhuriyet tarihi boyunca görülmedik bir olayı yaşıyoruz, AKP’nin orduyla imtihanı. Buna rağmen, asker sandıklarından Güneydoğu’da AKP birinci parti çıkıyorsa, bunun bir başka nedeni var:
BDP’nin bağımsız Kürt milletvekili sayısını frenlemek. Asker CHP’den çok, AKP’ye güveniyor. Çünkü, AKP artık devlet partisi.
AŞİRETLER
Seçim sonuçlarına Güneydoğu’da daha yakından bakınca, bir başka gerçek daha var: Orada aşiretler çözülme sürecinde. Aşiretlerin yerini bazı cemaatler alıyor. Hayır, Gülen Cemaati değil, başka cemaatler. Bu seçimde AKP aslında beklenenden daha düşük oy alıyor, Başbakan Erdoğan’ın, “Kürt Sorunu yoktur” sözü, AKP oylarını düşürüyor.
Güneydoğu sonuçları için söylenecek daha çok söz var.
ALGI ŞU: CHP KÜRTLERE KAPIYI KAPATTI
YILLARCA süren OHAL, sıkıyönetim benzeri, Olağanüstü Hal.
Buna, 1991 ile 95 arasındaki köy boşaltmalarını ekleyin.
Buna, yine 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetleri ekleyin.
Buna, son seçimde bölgedeki aday belirlemelerinde yanlışları ekleyin.
Buna, genel merkez ile bölge illerindeki kopuklukları ekleyin. Bunların toplamı CHP’ye ağır bir fatura çıkartıyor. CHP Güneydoğu’da yüzde iki, yüzde üç gibi dramatik oy oranlarında sürünüyor. Güneydoğu halkı, bütün bunlar nedeniyle, CHP’nin Kürtlere kapıyı kapattığını düşünüyor. CHP’nin bölgede uzun sürecek, ciddi bir çalışmaya ihtiyacı var. İlleri tek tek analiz edecek, halkı yeniden tanıyacak bir çalışmaya. O zamana kadar, BDP atı alıp köprüyü geçmemişse.
BORCUMUZ VAR AMAN NE GÜZEL
HER yüz haneden 60’ı borçlu. Harcanabilir her yüz liranın 41 lirası borç. Konut, taşıt, vs. gibi, tüketici kredileri ile kredi kartı borcu toplamı 200 milyar lira. Her dört kişiden biri borç sıkıntısında. Aziz halkımızın borçu hızla artıyor. Ama, bu borçlar kimsenin derdi değil.
1-Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, sorun var, ama o kadar değil.
2-Aziz halkımız borçlanma karşılığında, eve ve araba sahibi oluyor. Bir zamanlar vaat edilen iki anahtarı AKP veriyor.
3-Aziz halkımız borçtan nefes alamaz hale gelince, AKP hemen çözüyor. Af çıkartarak, örneğin kredi kartı borçlarını yeniden yapılandırıyor.
AKP’nin aldığı yüzde 50 oyun ekonomik tercümesi bu borçlar ve karşılığında elde edilen varlıklar olsa gerek.
Ne garip değil mi, insanlar borçlanıyor, gerçi borç karşılığında belli varlıklar elde ediyor ama, borçlanmayı ekonomik istikrar olarak tanımlıyor.