Aslandan Ürküp Kaçan Yaban Eşekleri!
Kur’ân inmeye, insanları uyarmaya devam ediyor. İnsanlar, akıllarını başlarına alsınlar, Kur’ân’ın uyarılarına kulak versinler ve ahiret için hazırlık yapsınlar diye.
Kur’ân aydınlatmaya devam ediyor, insanlar dünya ve ahirette karanlıklarda kalmasınlar diye.
Kur’ân, çarpıcı örnekler vermeye devam ediyor, insanlar ikna olsunlar ve hakikate teslim olsunlar diye.
Ne var ki Kur’ân’ın bunca açık, ikna edici, insanların hayrına ve yararına olan uyarılarına rağmen, ona karşı duran, ondan korkup kaçan insanlar olmuştur ve olmaya deva edecektir.
İşte Kur’ân’ın ilk günlerde inmeye başlayan ayetlerinden bir pasaj:
Her can, kazandığıyla (Allâh katında) rehin alınmıştır.
Yalnız sağın adamları (Kitapları sağdan verilenler) hariç.
Onlar cennetler içinde soruyorlar;
Suçluların durumunu:
Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi?
Dediler ki: "Biz namaz kılanlardan olmadık.
Yoksula da yedirmezdik.
Boş şeylere dalanlarla birlikte dalardık.
Cezâ gününü yalanlardık.
İşte böyle iken ölüm bize gelip çattı.”
Artık onlara şefâatçilerin şefâati fayda vermez.
Böyle iken onlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Sanki onlar, aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibidir.
Hayır, onlardan her kişi kendisine açılan sahifeler verilmesini istiyor.
Yok yok onlar âhiretten korkmuyorlar.
Hayır, o Kur'ân uyarıcı bir öğüttür.
Dileyen onu düşünür, öğüt alır.
Allâh dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takvâ ve mağfiret ehli O'dur (kendisinden korunmağa, cezâsından kaçınmağa lâyık olan ve günâhları bağışlayan yalnız O'dur).[1]
Bu ayetler, ilk yıllarda inen ayetlerdir. Kur’ân’ın insanlara ulaştırdığı mesaj tevhidin temel esasları, Allah’a, Ahiret’e iman ve ahlakî değerlerden bir kaçı. Ama bazı insanlar bunları bile hazmedemiyorlar, bu temel ilkeleri açıklayan Hz. Peygambere düşmanca tavır alabiliyorlar. Halbuki, bu açıklanan hakikatler, onların da diğer tüm insanların da yararına olan şeyler. Ne var ki şirk ve küfre şartlanan, şirk ve küfür üzerine taht kurmuş olan bazı insanlar, bu kazanımlarını kaybedecekleri endişesiyle İslam’a düşman kesilmişlerdir.
Kur’ân, insanlar ibret alsınlar, yanlıştan dönsünler, doğru yolun kıymetini bilsinler diye değişik insan tiplerini, en çarpıcı örnek ve en özlü ifadelerle anlatmaya devam ediyor. Bu ayetlerde de Kur’ân’ın gerçeklerine kulaklarını kapatan, onu anlamayan, anlamak istemeyen, bu yüzden de ondan korkup kaçan kimseleri anlatıyor. Böyleleri tüm insanlığın hayrına ve yararına gelmiş olan Kur’ân’ın her ayetini kendi aleyhlerine sanır, onu dinlemeye bile tahammül edemezler. Kur’ân gerçeklerini anlatmaya yahut yaşamaya çalışanları, asla hazmedemezler.
Bir başka Kur’ân ayeti de, dış görünüşlü gösterişli olan, görkemli makam mansıp sahiplerini şöyle tasvir eder:
Onları gördüğün zaman cisimleri hoşuna gider (çünkü onlar giyim kuşamları, makam mansıplarıyla gösterişli adamlardır,) konuşsalar sözlerini dinlersin, onlar dayatılmış odunlar gibidirler. Her bağırtıyı kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin, nasıl da (haktan) döndürülüyorlar?[2]
Evet, Kur’ân inmeye, aydınlatmaya, hakikat düşmanlarını deşifre etmeye devam ediyor! Ayetler, onları uyarırken, Müslümanları da teselli ediyor. İbret alın ey özleri temiz olanlar!