ANKARA (AA) - S.AHMET AYTAÇ - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (YBÜ) İslami İlimler Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özcan Güngör, sosyolojik olarak aynı mekanda ve aynı şeyi bekleyen iki kimse arasında duygusal kaynaşma, paylaşma ve nihayet farklı boyutta bir iletişim başladığını belirterek, "Bunun gibi, iftarı topluca açanla, evde bekleyerek açanlar arasında böylesi bir fark vardır. Teknolojiyle asosyalleşen gençleri, iftar sofraları kaynaştırabilir" dedi.
Güngör, ramazan ayının bireysel ve sosyal farkındalığa katkıları üzerine AA muhabirine değerlendirmeler yaptı.
Dinin bir istikrar ve güvenlik kaynağı olduğunun en iyi ramazan ayında hissedildiğini belirten Güngör, "İbadetlerin özü, biçimlerinde değil, bireysel ve toplumsal boyutlarıyla, insanın kendine yabancılaşmasını ve toplumdan kopmasını önleme amacında gizlidir." diye konuştu.
Özellikle gençlerin zamanı kullanmada zorluklar çektiğini belirten Güngör, ramazanın zaman planlamasına da katkı sağladığına dikkati çekerek, "Ramazan sonrası kazanacakları bu disiplin onların hem kariyer planlarında hem de sağlıklı bir İslam anlayışlarına güzel etki edecektir." dedi.
Sosyal medya ve internet aracılığıyla içe kapanan ve asosyal davranışlar sergileyen gençler için toplu iftar sofralarının önemli olduğunu ifade eden Güngör, şunları söyledi:
"Aynı şeyi bekleyen iki kişinin ayrı ayrı yerlerde beklemeleri ile, aynı mekanda aynı şeyi beklemeleri arasında mutlak fark vardır. Bir kere sosyolojik olarak aynı mekanda ve aynı şeyi bekleyen iki kimse arasında duygusal kaynaşma, zamanla tanışma, konuşma, paylaşma ve nihayet farklı boyutta bir iletişim başlayacaktır. Bunun gibi, iftarı topluca açanla evde bekleyerek açanlar arasında böylesi bir fark vardır. Teknolojiyle asosyalleşen gençleri, iftar sofraları kaynaştırabilir."
Güngör, ramazan ayının, toplu iftarlar, teravihler ve mukabeleler sayesinde toplumun her katmanı arasında “birlik şuurunun” uyanmasına vesile olacağını ümit ettiğini söyledi.
- "Kalabalıklar içindeki yapayalnız modern insan"
Çağdaş insanın duygusal gerginliklerinin nedenlerinden birisinin de "kalabalık içinde yapayalnız olma" durumu olduğunu vurgulayan Güngör, "Ramazan bu anlamda her yaş ve cinsiyetten insan için bir fırsat olarak kalabalıklaşma, arınma ve parçaları bir araya getirme fırsatıdır. Kısaca oruç, sıkıntılar karşısında eğilmeyen, kendine hakim olan, vaat edilen birtakım menfaatler karşısında hak ve gerçek bildiği prensiplerden vazgeçmeyen ideal insan tipini ortaya çıkaran bir ibadettir." ifadelerini kullandı.
Toplumun ramazan anlayışını ifade etmek için kullanılan “Ramazan Medeniyeti” isimlendirmesinin yerinde bir benzetme olacağını ifade eden Güngör, ibadetlerin, insan-yaratıcı, insan-insan ve insan-nefs ilişkisini sürekli ve canlı tutan en önemli araçlar olduğunu belirtti.
- "Oruç tutmuyor nitelemesi incitiyor"
İbadetlerin dini hayatı besleyen güç kaynakları olduğunun altını çizen Güngör, şunları kaydetti:
"Ramazan ayı Müslümanlara gerek yalnız ve gerekse toplum içinde nasıl yaşayacaklarını ve ne yapacaklarını gösterip onların dini sosyalleşmelerini sağlamak suretiyle kendi değer, algı, anlayış ve pratiklerini de kazandırmış olur.
Milletimizin oruç ibadetinin toplumsal yönüne diğer farz olan ibadetlerden daha fazla önem atfettiğini görürüz. Örneğin Anadolu'nun herhangi bir şehrinde yaşayan sıradan bir Müslüman için 'oruç tutmuyor' nitelemesi, 'namaz kılmıyor' ifadesinden daha inciticidir. Kişinin manevi dünyasında daha etkili olabilmektedir. Oruç tutmamanın izahı bireyler tarafından daha zordur. Türkiye’de hasta olan birçok insan bu yüzden oruç tutmakta ısrar edebilmektedir. Aslında hasta ve yolcular için oruç tutmak ertelenebilir."
AA