Sabaha kadar döndüm durdum… İçimde bir “vesvese”… Cumartesiyi pazara bağlayan gece gözüme uyku girmedi. “-Acaba Kemal Odaşı’nın” “Kürt Kemal”in “al kısrağı” Nure ne yapabilir? Yusuf Uluışık’ın Saldıranı’nı ne numara çeker? Ya Şemsettin Tokgöz’ün “Matra” adlı doru kısrağı; nasıl baş edilebilir? Hele Emirdağı’ndan o “Sisli Kır” gelirse… Onunla ancak “Dumanlı Bulut” baş edebilir. Edebilir mi? Edebilir. Ya şu Devlet Su İşleri Müdürü Osman Bibioğlu’nun atları? Nereden çıktı bu adamda yahu?
“Sille Koşusu’nda koşacak benim koşacak benim “Küheylan”. Çok hırçın bu günlerde… Gemi azıya alıp” bildiğini okur mu? “-Aman Ya Rabbi; vesveseden kurtar beni.”
Sabaha karşı dalmışım. “Horozlar öterken” uyandım. Elmas Hanım sabah namazını kılmış, seccadesinin üzerinde oturuyor. Seslendim:
“-Küheylan’ın giyimlerini hazırla. Yarıştan önce biraz dolaştıralım. Jokey Memed de az sonra gelecek. Kısa çizmelerimi de çıkart.”
Elmas Hanım be bel bakıyor. Gözleri koca koca. “-Seyit sen iyi misin?” diyor; “İyiyim” diyorum; “-Fesuphanallah” diyor. Sonra sürdürüyor sözlerini.
“-Senin Küheylan Sille Koşusu’na elli yedi yıl önce girmişti. Sen on beş, Küheylan üç yaşındaydı…”
“-Yapma yav… Şimdi 1957 değil mi, Konya At Yarışlarının ikinci haftası değil mi?; 15 Eylül 1957 Pazar değil mi?” diye soruyorum.
Elmas Hanım; “Siyit Beğ, bu eylül o eylül değil; bu şimdiki 14 Eylül 2014” diyor. “-Yapma yav… Dalmışım, dervişin fikri neyse zikri o” diyorum…
Hazırlanıyorum; Aksaray Yolu’ndaki hipodrama gitmek için “22.Mahalli At Yarışları” yapılıyor. Konya Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği düzenliyor.
- SARICALARLI HACIVELİLER’İN “SARI SİYİD”İN DORU KÜHEYLANI DA YARIŞLARDA:
Ankara Yolu, Çimento’nun karşısı; Aslım… Aslım’da “Konya Hipodromu”. Sanki bütün Konya orada… Geçen hafta 8 Eylül’de “Birinci Hafta Yarışları” bu hafta 15 Eylül Pazar “İkinci Hafta Yarışları… Tarih 15 Eylül 1957. Yarışlar; “Sayın Konya Valisi Cemil Keleşoğlu’nun Himayelerinde.”
“Sanki bütün Konya orada” demiştim biraz önce; sanki bütün Konya ile birlikte Konya’nın bütün Ova Köyleri’nin halkı da orada… Binlerce kadın, erek; kum gibi çocuk… Yarışların başlamasını bekliyorlar… Konya’nın tekmil halkı; “Halka Dağ’ın elli pare köyü” orada…
Allı morlu, sim sırma giyimli yalnız gözleri görünen yarım kan, safkan arap atlar, kısraklar… Al kısraklar, Kızıl kırlar, Dorular, Kestane dorular… Jokeylerin elinde gezdiriliyorlar. Burun delikleri şimdiden hırsla açılıp açılıp kapanıyor.
Şemseddin Kotgöz’ün atları; Kürt Kemal’ın atları, DSİ Müdürü Osman Bibioğlu’nun atları bir efsane… Haşmetleri’nin rüzgârından, yanlarından geçerken bile savrulursunuz. Onlar da atlar kadar hırslı, heyecanlı; bohça gibi “Konya çevreleri” ile terlerini siliyorlar. Ben “Sarıcalarlı Hacıveliler’in Sarı Siyid”, yani ben de “at sahibiyim.” Atım “Doru Küheylan” yarışa giriyor… On beş yaşındayım ama “at sahibi” olarak öyle bir dolaşışım var ki, dokuz dönüm yere sığamıyorum. Elmas da, yengesine bir araba koşturmuş; kadın kız arabaya doluşmuş, Sarıcalar’dan üç saatte yarış yerine gelmişler… Ben ne bileyim, ta o zamanlarda bana göz koyduğunu…
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DE; 1 NİSAN 1922’DE
KONYA’DA YAPILAN “İLKBAHAR AT KOŞULARI”NDAYDI
Konya’da, “Kurtuluş Savaşı Yılları”nda, 2 Nisan 1922’de, “Konya İlkbahar At Koşuları”… “Hilal’i Ahmer (Kızılay) ve “Darüleytam” (Yetimler Yurdu) menfaatine yapılıyor… “-Vali Vekili Mustafa Abdülhalik Beyefendi Hazretleri’nin riyaset-i alileri ve Garbi/Anadolu Menzil Müfettişi Erkan-ı Harb Miralaylarından Kazım Beyefendi’nin (Kazım Dirik Paşa himayeleri tahtında (altında) yapılıyor:
“Halk dalga dalga koşu yerine akmaya başlamıştır. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa ve “Konya İzmir Yurdu’nun Birinci Fahri Başkanı İsmet (İnönü); İkinci Fahri Başkanı Fahrettin (Fahrettin Altay Paşa) ve 4. Ahz-ı Asker Heyeti Başkanı Rüştü Paşalar; Vali Vekili Abdulhalik ve Menzil Müfettişi Kazım Bey otomobilleriyle koşu alanına teşrif buyurmuşlardır.” 2 Nisan 1922’de Konya’da yayınlanan Babalık Gazetesi haberi böyle verir… 1 Nisan 1922, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Konya’ya ikinci gelişidir. Ve; “Batı Cephesi Karargahı” Konya toprağı Akşehir’de teşkil edilmiştir; Türk ordusu düşmana Kat-i bir darbe vurma hazırlığındadır.
Gazi Mustafa Kemal’in izlediği “Konya İlkbahar At Koşuları” sekiz saat on beş dakika devam etmiş; Gazi’nin koşularda hazır bulunması ilgiyi müthiş arttırmış; koşu alanında yirmi bini aşkın Konyalı hazır bulunmuştur.
- KONYA TURİZM DERNEĞİ’NİN DE KONYA CİRİT OYUNLARI VE “RAHVAN AT YARIŞLARI” BABINDA EMEĞİ ÇOK BÜYÜK
Konya Turizm Derneği’nin Konya kültürüne, Mevlana Anma Törenlerine yirmi yıldan fazla katkısını bilenler bilir… Elbette “Balık bilmezse, Halik bilir”
Masanın üstünde kocaman bir afiş var; duvarlara asılmak için hazırlanmıştır… Afişte, “Geleneksel Türkiye Cirit Oyunları ve Rahvan At Yarışları”na halk davet ediliyor. Rahvan Atlar dört dalda yapılacak; Baş koşusu, Başaltı koşusu, Orta koşusu, Ayak koşusu… Ödüller, sırasıyla 70, 50-40 bin lira.
Yarışlar 28-29 Mayıs 1983’de, saat 14.30’da, “Ankara Yolu Üzeri Açık Koşu Mahalli”nde yapılıyor.
KONYA YARIŞ ATI SAHİPLERİ VE YETİŞTİRİCİLERİ DERNEĞİ’NE TEBRİKLER, TEŞEKKÜRLER
İki haftadır “Konya 22. Mahalli At Yarışları” yapılıyor; Konya Hipodromu’nda… Maşaallah yerini yüz Konyalı’dan biri biliyor. Kim kendini kusurlu sayarsa; hangi kurum kendini kusurlu sayarsa “kusur” onun.
Neyse… 2.hafta yarışları dün yapıldı. Konya İl Tarım Müdürlüğü kupası için; Konya Gazeteciler Derneği Kupası için; Konya Yarış Atı Yetiştiricileri Kupası için saf kan Araplar, saf kan İngilizler yarıştı. Sonuçları bugün gazetelerden öğrenebilirsiniz. Seyirci sayısını sorarsanız söylemem. Bu kadar duyulursa, bu kadar mühimsenirse bu kadar olur. Ama inşallah gelecek sene on bin kişi orada olur…
Yine de “Yatış Atış Sahipleri ve Yetiştiricileri Derneği”ni, hassaset dernek başkanı Osman Gülcan’ı kutlamak gerek; emekleri için; mahalli yarışlarını sürdürdükleri için.
Şunları hatırlatmak istiyorum. 1922’de yaklaşık altmış bin nüfuslu Konya’da nasıl oluyor da yarışlarda yirmi bin kişi oluyor? 1957 yılındaki yarışlarda nasıl oluyor da şehrin yarısı, elli ova köyü Aslım’a akıyor. Yalan olmasın, Konya Turizm Derneği’nin rahvan at yarışlarında da en azından beş bin kişi bulunurdu.
Şimdi, Konya için “-Bir Başkent devamlı başkenttir” diye mangalda kül bırakmayacağız. Doğru dürüst bir hipodromumuz olmayacak, resmi özel herkes hem habersiz, hem ilgisiz… Bir “Kadim Başkent”e yakışır mı bu?
“At” diyelim de şöyle bir duralım. Türkler’in bütün “atlı medeniyetleri” at sayesinde kuruldu… Selçuklar’ın, Osmanlılar’ın, Cumhuriyet’in temellerinde atların emeği, kanı, canı var.
15 EYLÜL 2014