Atalet: Tembellik veya daha kibar tanımıyla ağır canlılık sahibi insanlar genelde tembelliklerini kabul etmek yerine mazeret bulma hastalığına sığınırlar. Başarısızlıkları için onlarca sebep, yeni bir hamle için de onlarca mazeret bulurlar. Hayatta isimleriyle yaşamaya devam eden insanların hepsi bu "mazaret bulma" hastalığıyla baş edebilmiş kişilerdir. Kendileri dışında neredeyse herkes veya her şey; onların başarısını engellemek için çalışmaktadır. İşlerini beğenmezler, başka bir işe geçemezler. Eğitimlerini beğenmezler, kendilerine imkan tanınmadığından yakınırlar. Aile yapılarını beğenmezler, değişime kendilerinden başlamazlar. Bu yazıyı bile okumayacaklarından emin olduğum için okuyanlara "mazeret bulma hastalığından vazgeçmek için veya içlerindeki başarı gücünü ortaya çıkarmak için bazı tavsiyelerde bulunacağım, Başarıyı istiyorum diyenlere! 1. Uygun bir hedef belirleme: Hayattan beklentiniz nedir? 5 veya 10 sene sonra hangi konumda olmak ve nasıl bir hayat yaşamak istersiniz? Zihninizde dolaşan hedefe gerçekten ulaşmayı istiyor musunuz? Ona ulaşmak için fedakarlığa hazır mısınız? O amaca ulaşmak için ne gibi fedakarlıklar yapmalısınız? Ana hedefe ulaşmak için hayatınızı, yıllarınızı, aylarınızı ve hatta günlerinizi, sizi ana hedefe ulaştıracak ara hedeflerle doldurdunuz mu ? 2, Karar vermek: Hedefiniz belli, ancak ona ulaşmak için kesin bir karar vermemiş, önünüze çıkacak her engelde vazgeçme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirisiniz. Hayatta başaranlarla başaramayanlar arasındaki en önemli ayırıcı faktör "karar"dır. Karar sayesinde bir insan harekete geçer, karar sayesinde bir insan karşılaştığı engeli aşma gücünü kendinde görür. Karar sayesinde insan başarı yolculuğuna çıkar. Karar sayesinde insan "mazeretler denizinde" boğulmaktan kurtulur. 3. Başaracağına inanmak: Bir insan başaracağına inanmıyorsa belirlediği bir hedefe asla ulaşamaz. Çoğu insan hayatını yönlendirenlerin ailesi, çevresi veya arkadaşları olduğunu zanneder. Aslında bir insanın hayatını yönlendiren en önemli güç belirlediği hedefe ulaşacağı yönünde içten duyduğu bir "başarı inancı"dır. İnancın niye bu kadar önemli olduğunu Anthony Robbins şöyle anlatıyor: İnançlarımızı bir kere kabul ettiğimiz zaman, bunlar sinir sistemimize tartışılmaz emirler biçiminde iletilir, bugünkü ve gelecekteki olanaklarımızı genişletme ya da yok etme gücüne sahip olurlar" Görüldüğü gibi inancın bir yıkıcı birde yapıcı yönü vardır, 4. Vazgeçmemek: Elektriğin mucidi Edison üzerinde çalıştığı yeni ampulün içine koyacağı tel için 200den fazla maddeyi denemiş; yakın dostları ona "200den fazla maddeyi denedin yine de başaramadın, niye bu işten vazgeçmiyorsun dediğinde onlara dönerek "Ben bu denemelerle 200den fazla maddenin ampulün içine konamayacağını buldum diye cevap vermiş. O maddeyi aramaktan asla vazgeçmemiş. Sonunda ise ampulü ışıklandıracak maddeyi bulmuş. Sizler de hedefinize ulaşacağınız engeller karşısında asla vazgeçmeyin. Bu durum aslında sizin başarıya ne kadar yakın olduğunuzu gösterir. 5. İç disiplin sahibi olmak: Başarıya ulaşmak için bir takım fedakarlıklar yapmalısınız. Akşam geç yatmalısınız. Daha az uyumalı daha çok çalışmalısınız. Eğlenceye ayırdığınız zamanı kısıtlamalısınız. Bu fedâkârlıkları yapmak zannedildiği kadar kolay değildir. Çünkü bu alışkanlıklar kendini koruma altına almıştır. Sizin her hamlenize cevap vermektedir. Öyle olmasaydı ders çalışmanız gerektiğini bildiğiniz halde sinemaya gider miydiniz? Bitirmeniz gereken bir raporun olduğunu bildiğiniz halde akşam eğlence mekanlarını dolaşır mıydınız? Yapmanız gerektiğini bildiğiniz halde bir faaliyeti yapamıyorsanız bunun nedeni sizde bir "iç disiplin" sorunun olmasıdır. Mazeret hastalığına yakalanmış insanlarda yüksek düzeyde "iç disiplin" yetersizliği vardır. İç disiplin sahibi olabilmenin yolu insanın duygularına ve fizyolojisine sahip olabilmesinden geçer. Hayatta isimleriyle yaşamaya devam eden insanların hepsi bu "MAZARET BULMA" hastalığıyla baş edebilmiş kişilerdir.