Şöhretli, önemli insanlarla hep bir bağımız olsun isteriz.
Şöhretli kişilerin bir tarafıyla, maddi veya manevi olarak bizimle ilişkili olması öğünç kaynağıdır.
Gerçi bunun tam tersi de söz konusu olabilir, sevilmeyen, kabul görmeyen bir kişiyle aynı memleketli olmak da bir talihsizliktir çoğu defa.
Bu nedenledir ki, biz hep iyi adamlarla hemşeri olmak isteriz.
Şöhretli, iyi adamlarla hemşerilik bağımızı ön plana çıkarırız ve “filanca bizim oralı” derken biraz da böbürlenerek söyleriz bu cümleyi.
Tabii ki hep iyi adamlarla hemşeri olunmaz. Kendisinden haz etmediğimiz adamlarla hemşeriysek, o adam bizim için pek de makbul değilse, çoğu defa o tahtaya hiç basmayız. Duymazlıktan geliriz.
Mesela Tarık Buğra, Ali Kırca, son günlerde Gaffur tiplemesiyle yıldızı parlayan Peker Açıkalın, Meltem Cumbul, Şoray Uzun ve şimdi aklıma gelmeyen pek çok kişinin Akşehirli olduğunu duyduğumda ben de böbürlenmiş –gerçi son yaşanan skandal sonrası Ali Kırca konusunda Akşehir’de o tahtaya basmamaya gayret edenlerin olduğunu söyleyebilirim- “benim memleketim kimleri yetiştirmiş, kimleri” diye de ballandıra ballandıra anlatır olmuştum etrafımdakilere.
Geçtiğimiz günlerde Mustafa Kemal Atatürk’ün Konya’dan Balkanlara yerleştirilen Türklerden olduğunu gazeteler yazmaya başlayınca ve internet sitelerinde bu haberin dolaşmasıyla Konyalılar da “Cumhuriyeti kuran kişinin hemşerisi olma” payesini alıvermişlerdi. Hatta bu bilgi sayesinde “Konya’nın o her tarafta yanlış yansıtılan” imajını yok edeceği gibi bir umut da doğmuştu hemşerilerimde. Öyle ki, “Bak kardeşim bizim kimseyle, ne herhangi bir kurumla, ne de sistemle problemimiz olmaz, olamaz. Bu devletin kurucusu bile Konyalı çıkmadı mı? Bundan daha ötesi olur mu” diyenleri ve bu haberi, Konya’nın meşruiyet kazanmasıyla ilintilendirenleri duymuştum.
*****
Sıkı durun ben de şimdi bu haberi, bilgiyi doğrulayan ve Konyalıları daha da rahatlatacak, sevindirecek bir şifreyi sizlerle paylaşacağım!
Atatürk’ün Konyalı olduğuna dair çok önemli bir şifreyi buldum ve çözdüm!
Öyle nüfus işlerine, tahrir defterlerine bakmaya falan gerek yok.
Artık, Atütürk’ün Konyalı olduğunu dünya alem bilmeli diyor ve sözü şifreye bırakıyorum.
Şifre 42 rakamından saklı!
“Nasıl yani?” dediğinizi ve bıyık altından güldüğünüzü görür gibiyim.
Hatta beni yeni bir Cenk Koray vakası olarak niteleyeceğinizi de biliyorum.
Ama ortaya koyduğum mucize gerçekten başka.
Bu öyle ruhani, uhrevi bir mucize değil.
Hatta seküler bir mucize de diyebiliriz.
Doğrudan doğruya Konya ve Atatürk’e ilişkin “özel” bir mucize.
Tamam, lafı uzatmadan mevzuya giriyorum.
Biliyorsunuz Konya’nın trafik kodu 42.
Benim gözlemlediğim ise Atatürk’ün hayatında 42 rakamının çok özel bir yer tuttuğu.
Bunu biraz açalım şimdi isterseniz.
Geçtiğimiz günlerde ünlü modacı Faruk Saraç, Atatürk Elbiseleri adlı bir defile yaptı.
Defileye 42 adet kıyafet seçmiş ve neden 42 kıyafet sorusuna Saraç “Atatürk'ün, ayakkabı numarası, pantolon beli, gömlek yakası gibi kıyafetiyle ilgili pek çok ayrıntıda 42 rakamına rastlamalarının büyük etkisi olduğu” cevabını vermişti.
Peki, bu kadarla sınırlı mı 42 rakamıyla Atatürk arasındaki ilişki.
Hayır değil...
Atatürk ilk kez Konya’ya ne zaman geldi?
3 Ağustos 1920.
Peki, “Bu tarihin 42 ile ilişkisi ne?” diye soracaksınız.
Tabii ki, 3+19+20=42
Peki Atatürk’ün kendi kişisel ve siyasi tarihindeki en önemli olay nedir?
Tabii ki Cumhuriyetin kuruluşu.
Cumhuriyeti kurduğunda Atatürk kaç yaşındaydı?
1923-1881=42
Ben bunları öyle uzun süreli düşünerek bulmadım.
Ama siz de düşündüğünüzde Atatürk ve 42 rakamıyla ilgili pek çok şey çıkarabilirsiniz.
Benden bu kadar.
Haydi hemşerilerim kafanızı çalıştırın ve mucizemize sahip çıkalım.