'Ateş düştüğü yeri yakar derler. Bugünlerde Seydişehirin yüreği yanıyor, Ortakaraviranın yüreği yanıyor. Candan ailesinin yüreği yanıyor. Nasıl yanmaz ki, bu acı nasıl diner, bu ateş nasıl söner? Yıllardan beri kaç kişiyi düğünle bayramla gönderdik vatani görevini yapması için En büyük asker bizim asker dedik, askerimizi omuzlarımızda taşıdık. Onu yollamadan önce akşam gerdeğe girecek damat gibi ona son nasihatlerimizi ettik. Garajdan uğurlarken habersizce cebine harcılığını koyduk. Babalar metin oldu, içi yandı amma belli etmedi. Analar acıyı yüreğinde hissetti, yürekleri parçaladı hıçkırıkları. Ayrılık acısıyla Acaba oğlum döner mi, bir daha yavrumu görecek miyim? diyerek uğurladı evladını askere. Eve gelip o yaşlı gözlerle hep o telefonun çalmasını bekledi, bir taraftan da haberleri dinledi, Ne oluyor, acaba askerimden bir haber var mı? diye. Telefonu geldi sevindi, arkadan gelen mektubun içinde çekilmiş fotoğraf oğluydu. O şimdi askerdi, asker elbiselerini giymiş, vatanı için bayrağı için, ailesinin rahat uyuması için, görevini yapıyordu. Bastı bağrına defalarca baktı, hep gözleri yaşardı. Ayrılık hasreti yüreğini dağlamıştı, yandı yüreği, kimseye belli etmedi. Hiç aklından çıkmayan o biricik evladını, oğlunu, canını, ciğerini düşündü. Akşam sofraya oturup karşısında göremeyince hüzünlendi: Şimdi nerededir evladım, ne yedi, ne içti, aç mı, susuz mu? Düğümlendi boğazına yedikleri Oğlum diyerek içini çekti, baktı resimlerine, aldı giysilerini tek tek düzeltip Oğlum gelince tertemiz giyer dedi. Daldı hayallere bir anda, hayırlısıyla tezkereyi alıp geldiğini düşündü. Sevdiği kızı da isterim gelince dedi. Sonra yaparız düğününü, keseriz evdeki danayı, dökeriz konu komşuya yemeği, ne de yakışır damatlık! Öyle değil mi?... Her Anadolu insanı, bu hayallerle büyütmez mi evladını? Bu hayallerle göndermez mi askere yetiştirip büyüttüğü delikanlıyı? Bu acıya nasıl yürek dayanır, bu acıyı kimler dindirir?... Bu acı daha kaç ananın yüreğini yakacık, daha kaç vatan evladı kurban verilecek? Türkiye biraz düzlüğe çıksa, bu olaylar patlak veriyor. Kim bu hainlerin bu alçakların, beynini yıkayıp da veriyor ellerine silahı, ki bu memleketin askerine polisine kurşun sıkıyorlar. Dün Karaviranda, bu milletin içinde hissettiği kin ve nefret dinmeli Bu milletin yüreklerinde açılan bu yaralara derman olunmaz ise, bu ateş sizi de yakar, sizin dostlarınızı da Bugün Seydişehirin yüreği yanıyor Karaviranın yüreği yanıyor Candan ailesinin yüreği yanıyor İdrisi sevenlerin yüreği yanıyor Kimin yüreği yanmaz ki?