Tarımın Geleceğini Şekillendiren Sürdürülebilir Bir Adım: Çumra Şeker Entegre Tesisleri
Çumra Şeker Entegre Tesisleri, Türkiye'nin tarım sektöründe sürdürülebilirliği sağlayarak atıkları değerlendirmeye yönelik dev bir adım atmaya devam ediyor. Biyoetanol Tesisi bünyesinde bulunan Sıvı Organik Gübre Üretim Tesisi, atıkları yeniden değerlendirerek çiftçilere organik gübre sağlıyor. Bu girişim, tarım sektöründe çevreci uygulamaların ve verimliliğin önemini vurguluyor.
Melastan Gübreye: Yenilikçi Bir Dönüşüm
Konya Şeker'in biyoetanol üretiminde kullandığı melas, artık Biyoetanol Tesisi'nde organik gübreye dönüşüyor. Bu dönüşüm, Türkiye'nin sürdürülebilir endüstri alanındaki en büyük yatırımlarından biri olarak öne çıkıyor. Melasın organik gübreye dönüşümü, tarımın geleceği için önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
Şilempe: Değerli Bir Kaynak
Biyoetanol üretimi sırasında ortaya çıkan şilempe, organik gübre üretiminde temel hammadde olarak kullanılıyor. Çumra Şeker Entegre Tesisleri, şilempenin zengin içeriğini kullanarak çeşitli organik gübre çeşitleri üretiyor. Bu gübreler, toprağın doğal besin içeriğini artırarak bitki verimliliğini artırıyor ve tarımın sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor.
Biovin Fulvia: Tarımda Devrim Yaratan Bir Ürün
Tesisin ürettiği başlıca gübrelerden biri olan Biovin Fulvia, çiftçiler arasında büyük ilgi görüyor. Fulvik asit içeriği sayesinde köklendirici etkiye sahip olan bu ürün, şeker pancarı ve diğer tarım ürünlerinde tonaj ve verimlilik artışı sağlıyor. Çiftçilerin talepleri doğrultusunda sürekli olarak yenilikler ve iyileştirmeler yapılarak tarımsal verimliliğin artırılması hedefleniyor.
Çiftçi Memnuniyeti Odaklı Bir Yaklaşım
Konya Şeker, çiftçilerin memnuniyetini ön planda tutarak gübre fiyat politikalarını da onların lehine belirliyor. Bu yaklaşım, sadece çiftçilerin değil, aynı zamanda Türkiye'nin tarımsal kalkınması için önemli bir destek oluşturuyor.
Çumra Şeker Entegre Tesisleri'nin organik gübre üretimi ve sürdürülebilir tarım alanındaki yenilikçi adımları, Türkiye'nin tarımsal potansiyelini daha da artırarak gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakma hedefine önemli bir katkı sağlıyor.