CHP Lideri Deniz Baykal, partisinin 32. Olağan Kurultayı’nda konuşuyor…
Diyor ki: “Dininizle iftihar edeceksiniz, laik düzeni koruyacaksınız. Başka çaresi yok, siyasi krizden böyle çıkarız.”
Dinle ilgili sözleri sadece bunlar değil.
Baykal şunları da söylüyor:
“Laiklik İslamiyet’in yanında güzel, İslamiyet laiklikle birlikte güzel. Dinin bağnazlığa, düşmanlığa, hoşgörüsüzlüğe dönüşmemesi isteniyorsa, laikliği koruyacaksın. Hristiyanlık’ta da böyle oldu. Onlar da yüzlerce yıl bu sancıyı çektiler, savaşlar yaşadılar, oluk oluk kan akıttılar. Onlar, Sezar’ın hakkı Sezar’a, kilisenin hakkı kiliseye, İsa’nın hakkı İsa’ya; bu ayrımı yaptılar.”
CHP’nin kurultayından bir gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Konya’daydı.
Daha Baykal kurultayda konuşmadan önce Erdoğan şunları söylüyordu:
“Asıl uzaklık, milletin gönül dünyasından değerler dünyasından kopmak, milletin günlük yaşamına bigâne kalmaktır. Denizdeki balığın, denizden habersiz olduğu gibi, bunlar da yanı başındaki hazineden, yanı başlarındaki zenginlikten habersizler. Sadece Şeb-i Arus törenlerine katılmakla, anlayış hayata geçirilmiyor. Mevlana’nın sözlerini parti sloganı haline getirerek, istismar etmekle değerler dünyası hayata geçirilmiş olmuyor. Her zaman diyorum ya, bal bal demekle ağız tatlanmıyor. Balı yersen ağız tatlanır. Bu böyledir. Dine önem verdiğini söylemekle, milletin maneviyatı paylaşılmış olmuyor. Siz milletin din ve vicdan özgürlüğünü ne kadar savunuyorsunuz. Önemli olan budur.”
Şimdi iki lider arasındaki en belirgin farkı söyleyeyim…
Baykal’ın malzeme yaptığını Erdoğan yaşıyor…
Erdoğan ne dini istismar ediyor ne de laikliği…
Oysa Baykal, hem dini istismar ediyor hem de laikliği…
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’la kurultaydan önce görüşmemizde partinin yönetim anlayışının değişmesi gerektiğini söylüyordu. Parti geleneklerine en sadık vekillerden olan Kart’ın başına, geçtiğimiz hafta da ilginç bir şey gelmişti…
Hatırlanacağı gibi, Anayasa Mahkemesi’nin 46. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenleyeceği panel, CHP lideri Deniz Baykal’ın Atilla Kart’a ‘izin’ vermemesi nedeniyle iptal edilmişti.
Kart bu hadiseyi şöyle anlatıyordu:
“Bana davet yapıldı. Davet üzerine Grup Başkanvekilimiz Kılıçdaroğlu’na bilgi verdim. ‘Katılabilirsin, partimiz adına yararlı olur’ dedi. Ben de katılacağımı bildirdim. 17 Nisan günü, Kılıçdaroğlu beni aradı. Bu konunun genel merkezde değerlendirildiğini, böyle bir dönemde bu nitelikteki bir toplantıya katılınmaması yönünde görüş bildirildiğini belirtti. Bu gelişmeden üzüldüm. Genel başkanı aradım. Parti disiplinine olan saygım nedeniyle. Genel merkezin kararına uyacağımı, ancak bu görüşün doğru olmadığını belirttim. Toplantıda Anayasa Mahkemesi üyeleri konuşmacı olmayacak. Konu da parlamento yargı ilişkileri. Anayasal iktisat kavramını tartışmaya açmak düşüncesindeydim. Genel başkan takdiri bana bıraktı. Ama ben de alınan karara uyarak toplantıya katılamayacağımı yazılı olarak ilettim.”
Şimdi Baykal’ın kurultayda kurduğu cümlelerin çirkinliğine bir bakın:
“Birileri CHP’nin genel başkanını beğenmiyor. Partimin başına geçmek istiyor. Beğenmiyorsan git kendi partini kur…”
Şimdi, parti yönetim anlayışını beğenmeyen bizim vekil Atilla Kart’a, Baykal kapıyı gösteriyor…
Sadece Kart’a mı; tüm muhaliflere…
Başbakan Erdoğan’ın Konya ziyaretinde yaptığı konuşmada sarf ettiği cümleler gerçekten manidar: “Şimdi bunlara laiklik denince, sosyal devlet denince, ezberlemiş gibi başımızın üzerinde yeri var diyorlar. Evet bunların hepsinin onların başı üzerinde yeri var. Çünkü bütün bu kavramların hepsini rafa kaldırmışlar rafa…”
Önce Anayasa Mahkemesi’ndeki toplantıya katılması engellenen, sonra da “Beğenmeyen partimden gitsin” sözlerine muhatap olan bizim vekil ne yapacak görelim…
Şimdi Sayın Kart’ın takdirimizi kazanan çalışkanlığına işaret, hoş görüsüne sığınarak, ona şöylece bir soru önergemiz olsun:
- Anayasa Mahkemesi’nin 46. kuruluş Yıldönümü’nde yapacağınız konuşma CHP Lideri Baykal’ı neden rahatsız etmiştir? Baykal, CHP’ye ‘partim’ diye sahip çıkarken tüm vekillerin düşüncelerini de tekeli altına mı almıştır? CHP’nin en gözde vekillerinden olan şahsınızın düşünceleri ile Baykal’ın düşünceleri hangi noktada örtüşmemektedir?
- CHP yönetimi, başörtüsünün özgür düşüncenin kaleleri olması beklenen üniversitelerde bile serbest bırakılmasına karşı iken siz ‘Başörtülüler askerî alanlara da girebilmeli’ diyerek parti ufkunun erişmeyeceği bir şeye atıfta bulundunuz. Yaptığınız bu açıklamalar parti yönetimi tarafından nasıl karşılanmıştır?
-Kurultayda “Beğenmeyen partimden gitsin” diyen Baykal, “Partinin yönetim anlayışı değişmelidir” diyen size kapıyı mı göstermiştir?
-Sizi vekil olarak Meclis’e gönderen Konyalılar, Baykal’ın tavırları karşısında sizin arkanızda olmak isterler. Size verilen oylara sahip çıkmak adına, Baykal’ın şiddet içeren sözlerine cevabınız nasıl olacaktır?
Son olarak Vekilimiz Kart’ın gönüllere su serpen açıklamasındaki gibi diyelim:
“Dinî değerlerimizle, kutsal değerlerimizle kimsenin kavgası yok. Neyin kavgasını yapıyoruz biz? Ortada bir ihtilaf mı var?”