Augustus Oteli üstüne...

Seyit Küçükbezirci

PAZARTESİ YAZILARI

MERAM BELEDİYESİ’NİN TARİHİ AUGUSTUS OTELİ ÜSTÜNE

117 yaşındaymış… 1895’de, “İstanbul-Bağdat” Demiryolu” Konya’ya ulaştığı yılda doğmuş.. Yolun karşısında da bir “kardeşi” varmış; O’nun adı da “Grand Hotel de Bağdat’mış.. Kendisinin adını mı soruyorsunuz? Adı, “Augustus Hotel”miş..

MERAM BELEDİYESİ’NİN HİZMETİYLE…

Gün görmüş, günler görmüş; güzel ve onurlu günlerde şad olmuş. Onu, yâni Augustus Hotel’i, tam “Can çekişirken”; kadir / kıymet bilmezler üstüne “sefertası” dikmek için ölümünü beklerken Meram Belediyesi yetişmiş, imdadına.. Yaraları sarılmış, kırık kemikleri tedavi edilmiş, berelerine merhemler sürülmüş; sevgiyle, saygıyla “sekâret yatağından” ayağa kaldırılmış.. “Allah’ın bugünü de varmış” diyor; Meram Belediyesi Başkanı Dr. Serdar Kalaycı’nın şahsında, kendisinin yeniden hayata döndürülmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor.

BU “AZİZ ŞEHİR”İN HAFIZALARINDAN BİRİ ANLATTI; BEN DİNLEDİM..

Geçenlerde, çok değil, on gün önce, Meram Belediye Başkanı Kalaycı, bir otobüs dolu yazara/gazeteciye çalışmalarını yerinde gösterdi, tek tek tanıttı. Sonra, şimşek gibi dolaşmalarla saatlerce süren gezinin sonunda “-buyurun Augustus Oteli’nde yemeğe” denildi.

Geziden önce “-Gidiyim mi, gitmeyim mi?” ikilemleri yaşamıştım.. Sonra bir iç ses, “-Haydi” demişti.. O sese uyduğum ne kadar iyi olmuş.. 117 yaşında bir “eski zaman” mekânındaydım; Başkan Kalaycı, Augustus Oteli’nin hayata döndürülme öyküsünü anlatıyordu; ben dalıp gitmiştim, çorbadan sonrasını hatırlamıyorum.. Dalıp gitmiştim.. Augustus Hotel’in taşı, ahşabı, sıvası, boyası anlatıyordu, Ben dinliyordum.

-İstanbul/Bağdat Demiryolu kazma, kürek, balyoz; dağlar delinerek, ovalar doldurularak kol gücüyle yapılmış..

-Demiryolunun sayesinde “Batı”nın bilgini, ajanı, ihtilâlcisi kim varsa Anadolu’ya akmaya başlamış..

“-Irak’ı Osmanlı’dan koparan bayan Gertrude Bell’i iyi hatırlıyorum” diyor.. 1907 de, Konya’ya ikinci gelişinde “İngiliz ordusu’nun Konya Askeri Konsül’ü binbaşı Dick Doghty Willie sırsıklam âşık olmuştu” diyor. İngiliz binbaşı Çanakkale’de vurulunca, imkânsız aşkının imtikamını almak için Arap Çölleri’ne daldı; çırağı Lavrens’le birlikte Osmanlı’dan Arap Yarımadası’nı kopardı, cetvelle devlet sınırları çizdi” diyor.

-Otel, “Seferberlik”i dün gibi hatırlıyor.. Batıya bakan duvarının taşları, pencereleri anlatıyor; karşısındaki “istasyon”dan kalkan “kara tirenleri”..

“Allahüekber Dağları”nda donanlar da, Arap Çölleri’nde “cembiye”lerle karnı deşilenler de, Yemen’de hastalıklarla kırılanlar da hep önünde toplanıp trenlere binmiş.. Pozantı’da demir bitiyormuş; ikiye ayrılıp yarısı çöllere, yarısı, Sarıkamış’a yürümüş..

-Askerlerin arkasından yakılan “ağıt türküler”i; hele şunu; “Derviş olsam, giysem hırka/Kimsem yok ki versem arka / Gönderdiler Şam’a Şark’a / Kaldım evlerde yalınız”ı “Gara Dakım Gadunlar”dan istasyon önlerinde çok dinlemiş..

-Bir hasretle sesi titriyor Otel’in.. Gazi Mustafa Kemal’i ilk gelişi 3 ağustos 1920’de görmüş.. O gün tekmil Konyalı “Paşa”yı görmek için yollara düşmüş; İstasyon’a dökülmüş, önündeki meydan, taa Bağdat Oteli’ne kadar hınca hınç doluşmuş. Bütün cadde, binalar, kendisi de dahil, bayraklarla donatılmış..

-Sonra, Afyon üstünden, Akşehir üstünden Konya’ya “Büyük Taarruz” hazırlıkları için defalarca gelen Gazi Mustafa Kemal’le ilgili hatıralara geçiyor.

-Şunları anlatırken taşları, tahtaları, nesi varsa heyecanlanıyor; -Zafer’den sonra da Gazi’yi gördüm.. 20 Mart 1923 tü, hiç unutmam. Karşıdan seyrettim, yanında Lâtife Hanım da vardı; bir küçük kız trenden ine Lâtife Hanım’a Konyalılar namına çiçekler sunmuştu.

ŞEHİRLERİN “RUHU”; “HAFIZASI”, REFLEKSİ, RÜYASI, SAYIKLAMASI ÜSTÜNE..

Bütün “Kadim” şehirlerin, bütün “kutlu” şehirlerin bir ruhu vardır.. O ruhla ayrılırken “yerleşke” olmaktan, “Kent” olmaktan..

Konya’nın da bir “ruhu” var; bir “hafızası” var, bilen içinse, yüksek bir bilince ulaşanlar için.. Şehirler de “rüya” görür; şehirler de “sayıklar” geçmiş yaşamını.

Şehirlerin de “refleksi” vardır.. Ben, Konya’ın bin yıllık tarih sürecinde iki büyük refleksini tesbit edebildim; birisi “Haçlılar”a karşı, birisi yurdu işgal eden “müstevli”ye karşı..

Dilinden anlamaya niyetiniz varsa; Size de anlatır yaşadığı 117 yılı tek tek Augustus Oteli… ÇÜNKÜ, AUGUSTUS OTELİ ŞEHRİN HAFIZALARINDAN BİRİ.. SON KALANLARDAN,

Geçtiğimiz otuz yılda, elli yılda, ölüm döşeğinde sekâret Augustus Oteli’nin sayıklamalarını her önünden geçişte duydum.. Karşısında çaresizliği yaşadım; Onun ihtiyacı olan dermana gücüm yetmiyordu..

ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLSE KARDIR..

Bir hikâye anlatır, halkımız.. “Ben yemedim, sen yemedin; kara sıpayı kim yedi?” diye.. Ben yıkmadım, sen yıkmadın da nerede Selçukiler’den kalan Konya Surları? Nerede “Yüksek Mezarlık”, Şems Mezarlığı başta olmak üzere otuzdan fazla yedi yüz yıllık mezarlık? Nerede medreseler, sarnıçlar? “Tek Parti Dönemi” bir facia.. Ama..

Çok uzağa gitmeyelim; Türbe Hamamı, Akif Paşa Mektebi, Kadınlar Pazarı, Üzüm Pazarı?. Hani Fenni Fırın, hani Alâaddin’in önüne dikilen, Konya halkının hediyesi “10. Yıl Anıtı”?

“Kadim bir, yer”e bir kazma vururken yüz kez düşünmeliyiz artık.. Meram Belediyesi’nin Augustus Oteli’ni ölümden kurtarması “Şehirli Bilinci”ne güzel bir örnek.

AUGUSTUS BUTİK OTELİ SİZİ, MİSAFİRLERİNİZİ BEKLİYOR..

Cumartesi Sizin için gezdim Augustus Butik Oteli’ni.. Odalarını, yemek ve toplantı salonlarını, mutfağını, bahçesini tek tek gösterdi Otel Genel Müdürü Kazım Öztoklu.

Öztoklu; “-Otelimiz herkese, sivil toplum kuruluşlarına açık. Şirketler, okullar toplantılarını salonlarımızda yapabilirler.. İstedikleri menüyü hazırlayabiliriz. Tarihi dönemlerin yemeklerini sunabiliriz” diyor.

Sonra devam ediyor; “-Misafirlerimize, otelimiz, geçmişe dair çok şeyler anlatabilir; Onları, zaman tünelinde Osmanlı Konyası’na, Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürebilir”…

“Bir tatlı huzur almaya” çıktığınızda, İstasyona da uğrayın, Augustus Butik Oteli’ni de ziyaret edin; Kâzım Öztoklu’nun ikramı bir “Augustus kahvesi” için, Bal yiyen baldan usanır demişler; “Beş yıldızlılar” yabancı misafiriniz için bir şey ifade etmiyorsa, onları Augustus’a yerleştirin. Telefonunu veriyorum: 320 68 35

Tanıdığım kadarıyla Genel Müdür Kâzım öztoklu iyi yetişmiş, genç bir otel yöneticisi. Tanıdığınız için memnun olacaksınız, sanırım.

BİR DE “KALBİ TEBRİKİM” VAR..

Augustus Butik Oteli’ni, Konya’ya hizmet eder hale getiren, ölümden kurtaran Meram Belediye Başkanı Dr. Serdar Kalaycı’yı, bu işe emeği geçen bütün personelini tebrik ediyorum.. Darısı “Meram Bağevi”nin başına..

Benim kültürüme, şehrimin maddi ve manevi kültür varlıklarına kim hizmet ederse onu ayakta alkışlarım.. Önceden de böyleydi, şimdi de böyle..

MESAJ TAHTASI

Geçtiğimiz cumartesi yani, 24 Kasım “Öğretmenler Günü”ydü.. Öğleden sonra “elini içcak sudan soğuk suya sokmadım”; İlkokul öğretmenlerimi, öğretmen okulu öğretmenlerimi, Ticaret Lisesi öğretmenlerimi, Selçuk Eğitim Enstitüsü öğretmenlerimi tek tek düşündüm. Aziz kişilikleri, bizim için çabaları; alın terleri, göz nurları bir bir hafızamda canlandı.. “Fatihalar” okudum.. “Nur içinde yatsınlar” diye dualar ettim..

Başöğretmenim Namık Ayas’ı, ilkokul öğretmenim Müyesser İsak; Ticaret Lisesi’nin her biri kendi konusunda “allâme” hocası Cahit Öztelli, Mehmet Çelik, Nuri Oturanç, Arif Bilge, Mustafa Biroğlu, Ahmet Aykol.. Eğitim Enstitüsü’nden unutulmaz tarihçi Bekir Elam, Burhanettin Canatan.. “Fatiha” okumanın dışında, borcumu ödemem imkânsız..

Ben de bekledim cumartesi günü, telefonda da olsa “Hocam” diyen bir sesi.. Bürodan ayrılmadım, belki bir öğrencim gelir diye.. “Ummak” nedir bilir misiniz?

Sormak ayıp olmasın.. Siz; Hocalarınız sağsa eğer, aradınız mı? Ölen öğretmenleriniz için bir “Fatiha” okudunuz mu?

Vakit henüz geçmiş değil; bugün de bir “Fatiha” okuyabilirsiniz.. Akşam, eğer kayıp etmemişseniz, birlikte çekilmiş resimlerinizi çıkarıp “o yıllar”a gidebilirsiniz.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.