Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, ünlü edebiyatçılarımızdan Mehmed Tevfik Fikret, vefatının 100. Yılında dile geldi. Konuşmacı Necmettin Erbakan Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Harmancı, şâir Tevfik Fikret’in hayatını, şiirlerini, eserlerini ve edebî kişiliğini anlattı.
Konya İl Halk Kütüphanesi Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda, bütün dinleyiciler ile İslâm dünyasının Mevlid Kandili’ni kutlayarak konuşmasına başlayan Doç. Dr. Abdullah Harmancı, Tevfik Fikret’in soyağacını katılımcılarla paylaşarak babasının Hüseyin Bey, annesinin ise Hacı Hatice Refia Hanım olduğunu ve Nâzıma Hanım ile evlenen T. Fikret’in tek oğlu olduğunu söyledi. Babasının yaptırdığı Aksaray’daki konağın bahçesinde bir kulübe yapan M. Tevfik Fikret’in okul dışındaki bütün hayatını bu kulübede resim yaparak geçirdiğini kaydeden Doç. Dr. Harmancı, Fikret’in çocukluğunu sona erdirecek acı olayın ise, annesinin 1879 yılında hac farizasını yerine getirirken koleradan ölmesi olduğunu ifade etti. Harmancı, Galatasaray Sultanisi’ni 1888’de birincilikle bitiren Tevfik Fikret’in üzerinde Muallim Feyzi, Muallim Naci ve Mahmud Ekrem Bey hocalarının büyük tesiri olduğunu söyledi. İlk şiirinin Tercüman-ı Hakikat’te neşredildiğini ve Hariciye İstişare Odası’nda memuriyet hayatına atıldığını ve buradan, kimse bir iş yapmadığı için birikmiş maaşlarını reddederek ayrıldığını belirten Harmancı, Fikret Bey’in ilk edebî şöhretini Mirsad Dergisi’nin 1891’de açtığı yarışmalarda birinci gelerek sağladığını dile getirdi. Tevfik Fikret Bey’in ilk dergisini arkadaşlarıyla birlikte 1894’de “Malumat” adıyla çıkardığını ve 7 Şubat 1896’ta da Servet-i Fünun dergisini canlandırmak için 256. Sayıdan itibaren yeni bir yorumla yönettiğini ifade eden Harmancı, Fikret Bey’in S. Fünuncularla birlikte 1898’de gözaltına alındığını ve evlendikten sonra Haluk isminde tek oğlunun dünyaya geldiğini ve hayatının sonuna kadar sürecek olan Türkçe öğretmenliğine ise Robert Kolej’de başladığını belirtti. Tevfik Fikret’in ikinci defa tutuklanmasının Robert Kolej’de düzenlenen çay partisine, teamüllere aykırı bir şekilde hanımıyla birlikte katılması olduğunu kaydeden Harmancı, Servet-i Fünuncular’ın 1901’de dağılmaları neticesinde Tevfik Fikret’in, üçüncü tevkiften sonra 1901-1908 seneleri arasında Aşiyan adlı evinde inzivaya çekildiğini dile getirdi. 21 Temmuz 1905’de II. Abdülhamid’in, Yıldız Hamidiye Camii’nde Ermeni komitacılar tarafından düzenlenen suikasten kurtulması üzerine Fikret’in, buna üzüldüğünü belirten bir şiir yazdığını hatırlatan Harmancı, yakın arkadaşları Hüseyin Cahid ve Hüseyin Kazım ile birlikte Tanin gazetesini çıkardıklarını ve 1909’da kendisine teklif edilen Maarif Nazırlığı’nı reddettiğini ve Galataray Lisesi’nde 2 sene müdürlük yaptığını, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Antep’te sürgünde bulunan babası Hüseyin Bey’in ölümü üzerine şu şiiri yazdığını kaydetti: “Benim gözümde bugün haiz-i şahadetsin/Şehid-i sıdk-ı hamiyyet, şehid-i izzetsin.”
Verem olduğu anlaşılan Tevfik Fikret’in 1915 yılının 18 Ağustosu’nu 19 Ağustos’a bağlayan gece ikiyi yrmi geçe sağına dönüp “yavrum” diyerek öldüğünü hatırlatan Harmancı, şair Fikret’in ilginç vasiyetini de şöyle dile getirdi: “Mezarının başında kimsenin konuşmaması, İsmini verdiği bazı kimselerin cenazesine gelmemesi, Aşiyan’a gömülmesi.”
Eyüp Mezarlığı’nın yokuşundan inerken yakın arkadaşı Rıza Tevfik’in “Tevfik Fikret’in Necip Ruhuna” diye başlayan Türk şiirinin en mümtaz örneklerinden birini yazdığına dikkat çeken edebiyatçı Harmancı, Tevfik Fikret’in Mehmet Âkifle arasındaki edebî kavgadan da söz etti.