Braga maçından sonra da aynı eleştiriyi yapmıştım. Aykut Kocaman UEFA Avrupa Ligi’ni daha başlamadan çöpe attığı için ilk yılını çok kötü geçirdi. Maçtan önce yaptığı basın toplantısında “yaklaşık 25-30 maç ( 4-6 yıl) bu ligde oynanması gerekiyor ki başarı beklensin” açıklaması zaten sahada ortaya konan futbolun özeti niteliğindeydi.
Süper Lig’e daha çok önem verdiğini söylediğinde madem öyle Avrupa maçlarına yedek kadroyla çıkması gerektiğini ifade etmiştim. Deplasman’daki Braga maçında hem kazanmak için oynayacaklarını söyleyip hem de as oyuncularını kenarda oturtunca şaşırıp kaldım. Nasıl bir lükse sahibiz ki herkesin katılmak için bir yerlerini yırttığı Avrupa Ligi’ne yedek oyuncularla çıkıyoruz?
Tecrübe kazanılması gerektiğini söyleyip asıl tecrübe kazanması gereken ideal on birdeki oyuncuları kenara koymak da ne oluyor, anlamak mümkün değil. Abdülkerim, Amir, Volkan, M’Bamba ve Mehmet Uslu daha Süper Lig’de oynamak için tam yeterli değilken bu çocuklara biz UEFA liginde tecrübe kazandırmaya çalışıyoruz.
Abdülkerim hayatı boyunca unutamayacağı bir hata yapıp kendi kalesine gol atarak takımın dağılmasına neden oldu. PTT futbolcusu Volkan, Gaziantep maçında oynadığı üç kuruşluk iyi futbolun verdiği gereksiz güvenle ikinci golün sorumlusu oldu. Ali Çamdalı da sakatlanınca maç Shaktar için antrenman maçına döndü. Kendi alt yapı takımları daha iyi direnirdi.
Konyaspor maç boyunca düzenli aralıklarla gol yedi. Shaktar’ın iyi takım olduğunu biliyoruz ama fantezi yapmanın gereği var mı Sayın Kocaman? Bunun adı resmen, “Nasıl olsa yenileceğim, 4 yesem ne olur?” Demekten başka hiçbir şey değil. UEFA maçlarını Ziraat Türkiye kupasıyla aynı kefeye koymak hangi mantıkla yapılabilir? Dalga geçilse, şaka yapılsa ancak bu kadar olur.
Shaktar gibi bir takım 8-10 bin kişiye böyle harika bir futbol ortaya koyarken 25 bin kombine satan Konyaspor yenilirken de adam gibi yenilmeli. Az daha yüz bulunsa demek ki “UEFA’da işimiz olmaz” diyerek Gent maçına da çıkmayacaklar.