Aynı gün içinde iki zıt ithamla karşı karşıya kaldım.
Önce “Gezi Parkı” olayları ile ilgili yazmış olduğum yazılarım nedeniyle, “kalemimi Ak Parti’ye kiraladığım” ithamına maruz kaldım.
Aynı günün akşamında da bir dost meclisinde, sevdiğim bir kardeşimin, “iktidarı eleştiren yazılar” yazdığım nedeniyle sitemini dinledim.
Zaman zaman, iktidarı eleştiren yazılar yazdığım doğrudur. Bazı konularda attığı adımlar nedeniyle Ak Parti hükümetini eleştiren yazılarım mevcuttur.
Eleştiri yazılarımdan birisi anne sütü bankacılığı adımı, diğeri dershanelerin kapatılma kararı, bir diğeri de seçilme yaşının 18’e düşürülme çalışmalarıdır. Daha önce de, hükümeti, 28 Şubat yasalarını değiştirmediği için eleştirdiğim ancak bu yolda adım atınca da tebrik ve takdir ettiğim yazılarım olmuştur.
Bu konuların her biri ile ilgili yaptığım eleştirilerin nedenleri yazılarımda teferruatı ile mevcuttur. Dileyen eski yazılarımın içinden bulup okuyabilir.
“Kalemimi Ak Parti’ye kiraladığım” ithamına gelince, şayet ülke genelinde son yaşanılan olaylarla ilgili olarak, bunun bir isyan girişimi olduğunu dile getirerek, milli iradeye sahip çıkmak ve milletin seçip iktidara getirdiği meşru iktidarı yasa dışı, hukuk dışı yollarla, ülkeye büyük zararlar vererek yıkmaya kalkışan çapulcu sürüsüne karşı çıkmak kalemi kiralamak ise şu iyi bilinsin ki, ben kalemimi aynı gayeler için kullanmaya devam edeceğim.
Beni yakından tanıyanlar bilirler. Benim için ölçü inancımdır. İnancıma muhalif bir girişim nereden ve kimden gelirse gelsin karşısında olmuşumdur. İnancıma uymayan her davranış ve faaliyette, usulü dairesinde eleştiri hakkımı kullanmaktan çekinmem.
“Gezi Parkı” olaylarında, halkın yarısının oyu ile seçilip göreve gelen bir iktidarı gayri meşru yollarla yıkmak için halkı isyana ve ayaklanmaya teşvik edenlerin, çevre eylemi adı altında çevreyi yakıp yıkanların, sosyal medyada olmamış olayları olmuş gibi göstererek halkı tahrik edenlerin, bir sürü yalan dolan ve sahtekârlıklarla 28 Şubat benzeri bir darbe yapma hazırlığına kalkışanların karşısında olmak ve milletin iradesinin yanında yer almak milli bir görev olmasına rağmen “kalemimi kiraladığım” ithamına maruz kalmak cidden oldukça düşündürücüdür.
Bir iktidar değişecekse demokrasilerde bunun yolu sandıktan geçer. Ülkemizde son yıllarda, hiçbir şaibe olmadan, gayet şeffaf bir şekilde seçimler yapılmakta ve sandıklardan çıkan oylara göre de iktidar ve muhalefet belirlenmektedir.
Son yapılan 3 seçimden oyunu sürekli arttırarak çıkan Ak Parti, yaklaşık 11 yıldır iktidardadır ve halk seçtiği sürece de iktidarda kalmaya devam edecektir.
Demokrasilerde sandıktan diktatör çıkmaz ama güçlü iktidar çıkar. Şu anda da Ak Parti hükümeti halkın yarısının oyları ile seçilmiş güçlü bir iktidar, onun başında bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da gücünü halktan alan cesaretli bir liderdir.
Kim ki seçimle yıkamadığı meşru hükümeti gayri meşru olarak, yasa dışı yollarla yıkmaya kalkışırsa her zaman bu tür girişimlerin karşısında olacağımız muhakkaktır.
T.C. tarihinde bu tür girişimler sürekli darbecilerin lehine sonuçlanmış, ilk defa olarak millet seçtiği hükümetine ve Başbakan’ına sahip çıkma erdemini ve gücünü göstermiştir. İlk defa olarak dış güçlerin ve onların uzantılarının oyunu bozulmuştur. İlk defa askerimiz bu oyunlara gelmemiştir. İlk defa muhalefetin hiç değilse bir bölümü bu tezgâhın maşası olmamıştır. İlk defa yargı darbe şakşakçılığı yapmamış, ilk defa medya bütünüyle irtica yaygarası oluşturamamış ve ilk defa ülkemiz büyük bir demokrasi sınavını başarıyla vermiştir. Böylece darbeci zihniyet yeni provokasyonlar düzenlemek ve yeni yeni oyun, plan ve hesaplar yapmak üzere köşelerine çekilmiştir.
Şimdi ben bu şartlarda, bazı yazılarımda iktidarı yapıcı olarak eleştirdiğim için “Ak Parti düşmanı”, son olaylarda da millet iradesinin ve halkın tercihinin yanında, isyancı, darbeci ve cuntacıların karşısında yer aldığım için de “kiralık kalem” miyim?
Son olarak şunu belirtmeliyim ki; hamdolsun bugüne kadar kalemimi hiç kimseye kiralamadım. Daima Hak'kın ve doğrunun yanında, batılın ve yanlışın karşısında oldum. Böyle de devam edeceğim İnşallah… Siyasi partiler gelip geçici, inançlar, fikirler ve kültürler kalıcıdır. Mutlu yarınlar efendim.