Kış yavaş yavaş geçip giderken gelmekte olan bahar bin bir sevinçle gülümsüyor. Beyrutlu yazar Halil Cibran bir sözün de şöyle diyordu:
Eğer kış, “Baharı yüreğimde saklıyorum" deseydi, ona kim inanırdı.
Kim sahiplenir, kim kucaklardı kışı? Kim sarardı, cefasını kim çekerdi? Kim katlanırdı zorluğuna, soğuğuna, veryansınına? Kimse inanmamış olsa da sarıp sarmaladığı toprak inanırdı ve inanan daima kazanır. Kazanan mütevazi kalan, ses etmeyen toprak değil mi? Sinesinde boyasız, fırçasız envai çeşit birbirinden güzel çiçekler var olmuyor mu? Ah toprak…
Her neyse;
Bazen, bazı zamanlar yaşadığımız sıkıntılarda böyle değil mi? Yaşadığımız her sıkıntı evvela acizliğimizi öğretiyor ve benliğimizi örseliyor. Güçsüz olduğumuzu kavratıp ve güçlü olan Allah’a meylimizi artırıyor. Sonra yaşam tecrübeleri bırakıyor. Hatta öyle ki tüm yaşadığımız sıkıntıların neticesinde
-sabredenlere - (O sabredenleri müjdele! – Bakara S. 155) mükâfat bir o kadar güzel geliyor. Bir zaman sonra diyorsunuz ki: yaşadığım tüm sıkıntılar, tüm imtihanların neticesi bu kadar güzelse ‘dünyaya meyletmemen mükâfatı kim bilir nasıl güzeldir.’
Ki zaten ‘şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.’ (İnşirah S. 4) Buyuran Allah’ın merhameti ve yüceliği ile geliyor gelen mükâfat…
Şükredenlerden kıl bizi Mevlam, hüzne de huzura da…
***
Yaşadığınız yerde kuş sesleri var mı? Şöyle dinledikçe dinginleştiren, iyileştiren… Yeşilin kokusunu duyumsuyor musunuz? Ruhunuzu onaran, canınıza şifa şifa dağılan…
***
Sağlığınız yerin de mi? Ne yaşarsanız yaşayın huzur sizinle mi?
Cevabınız “evet” ise şükredin.
Cevabınız “hayır” ise yine şükredin.
Zira hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine iman edenler daima tefekkür ve şükür içindedir.
Şimdi baharla şükrü beraberce sımsıkı tutun, sarılın…
Hem baharda şükre dâhil değil mi?
İçiniz bahar, varlığınız şükrü hal olsun…
Gönlünüzün cıvıltısı, baharı, yeşili diri kalsın.
Hem hüzün de hem huzur da.
Hem kışta, hem bahar da…
Vesselam.