Günler tez geçiyor, şubatın, eskilerin deyişiyle gücük ayının ilk haftasına geldik bile.
Benim için subatın yarısı kış, yarısı bahardır. Ayın ortalarından itibaren baharın ilk müjdecileri navruz, kardelen, kayalıkların kuytularında kendilerini göstermeye başlarlar. Onun için ay ortasından itibaren fırsat buldukça toros yaylalarına çıkarım. Bir yanı diz boyu kar iken bir yanı erimeye, baharın müjdecileri gelen güne merhaba demeye başlamışlardır.
Döl ayıdır şubat. Kuzular, oğlaklar bu ayda doğmaya başlarlar. Geçmişte çobanların, köylü gençlerin yaptıkları saya gezmeleri bu ayda yapılırdı. Belirlenen günde gençler toplanır, seyirlik oyunlar oynayarak ev ev gezerler ve topladıkları yiyecekleri hep birlikte yerlerdi.
Cemreler de bu ayda girmeye başlar, snal deyimlerdir bunlar ama sonuçta hepsinin maddi birer temeli vardır. Ne anlama geldiklerine bakmak bile anlamaya yeterlidir. Birinci cemre havaya, ikinçi suya, üçüncü toprağa, yani havanın, suyun, toprağın ısınmaya başlamasıdır.
Köylüler bu ayda birbirlerine iyi dilekte bulunacaklarsa, baharınız şen gelsin, derler.
NOT: Sevgili okurlarım gazeteniz Memleket yayın hayatına başladığından bu yana aralıksız yazmaya çalıştım. En keyifli yazılarımda Memleket’te yayınlandı. Şimdi biraz dinlenme zamanı.
Cümlenizin baharı şen gelsin.