Artık bahar kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı.
Mis kokular yayılıyor, çiçekler açıyor, güneş yavaş yavaş iliklerimizi ısıtıyor…
Evet, bahar her şeyden önce çiçek demektir…
Bahar mis kokular, yeniden canlanan tabiatla yeşeren umutlar demektir…
Bahar hayat demektir, badem ağaçları, zerdali ağaçlarında açan çiçektir…
Baharın rengini hiçbir ressam taklit edemez…
Baharın kokusunu hiçbir parfümeri maharetiyle hissettiremezsiniz…
Badem çiçeklerindeki o pembe rengi herhalde hiçbir ressam resmedemez…
Ona o güzel rengi veremez..
Gül kokusunu yeryüzünün bütün parfümlerini boca etseniz yakalayamazsınız…
Bahar, çiçek açmış bağ bahçede gezerken içe çekilen temiz havadır, huzurdur..
Kapalı, iç sıkıcı alanlardan çay bahçelerine geçiştir…
Cami şadırvanlarında yüze vuran güneşle birlikte, iç ısıtıcı sohbetlerin başlamasıdır…
Çocukların cıvıltılarının sokakta yayılması demektir…
Bahar bütün bu güzellikleriyle bizim yaşama azmimizi güçlendirir…
Bizi hayata sımsıkı bağlar…
Ancak bahar kısmen de “alerji” demektir…
Çoğumuz bu güzellikleri yaşamaktan kendimizi muaf tutarız, muaf tutmak zorunda kalırız…
Çünkü çoğumuz için bahar sadece “alerji”dir.
Çevreye yayılan polenler, hayatı bize zehir eder…
Kızaran, yaşaran gözler, baharın güzelliklerini görmeyi engeller.
Bir an önce yaza girsek de bu işkenceden kurtulsak diyen “alerji” kurbanları için bahar gerçekten çekilmez bir hal alır.
Aslında hayat biraz da böyle değil midir?
Evet herkese bahar gelmez aslında…
Kimi kışı baharda yaşar…
Bu insanlar için böyle olduğu gibi, ülkeler için de toplumlar içinde böyle olur…
Bugün İslam dünyasında yaşandığı gibi…
Arap Dünyasına “Bahar Geldi” denmişti, bunun maalesef yalancı bahar olduğunu kısa zamanda gördük…
Her baharın aslında bahar olmadığını acı bir şekilde idrak ettik..
Bazı baharların alerjik olduğunu gördük…
Mısır’da, Suriye’de ve İslam coğrafyalarında baharların kana bulandığını gördük…
Oysa ki gerçek bir bahar için yola çıkılmıştı, İslam dünyasında çiçekler açacaktı, ancak olmadı…
Darbeyle, iç savaşla İslam dünyası bahar alerjisinden kurtulamadı…
Nezle oldu, grip oldu, zatüreye tutuldu…
Ancak bizler inanıyoruz ki, İslam dünyası, Türk dünyası ve tüm mazlum milletler elbet bir gün gerçek baharları yaşayacaklar…
Onların gülücüklerinde de gonca güller açacak…
Bunun için önce bizler umut olmalıyız, çiçek açmalıyız…
Gonca gül olmalıyız…
“Bahar gelmiş memleketime” diyen, bu ülkede yaşamaktan mutlu insanlar yaratmalıyız…
Türkiye bunu yapacak tarihe de enerjiye de kültüre de birikime de sahiptir…
Yeter ki kendi içimizde kamplaşmalara, kutuplaşmalara gitmeyelim…
Hor görmeyelim, hoş görelim…
Her birimiz bir zeytin dalı olalım, uzanalım yanıbaşımızdakilere…
Çünkü Türkiye’ye sadece bizim değil ezilen tüm mazlum milletlerin ihtiyacı var…
Türkiye’ye Kırım’ın ihtiyacı var, Uygur Türklerinin ihtiyacı var…