Bahçeli Ve Öcalan'ın benzerliği

Tarhan Erdem'in yazısı, hem MHP'lileri hemde PKK'lıları kızdıracak. Erdem'e göre Bahçeli ve Öcalan herikiside çoğunluğun hedeflerinden uzaklaşmış....

Tarhan Erdem/Radikal

Bahçeli ve Öcalan'ın benzerliği


Geçen hafta iki liderin halk eğilimi ve hedefinin dışına düştükleri, başka bir yerlerde kaldıkları anlaşıldı. Bu liderler Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’dır.

Bahçeli ve Öcalan’ın, aynı yazıda, aynı sonuçta birleşmiş gösterilmelerinden, hoşnut olmayacaklarını sanıyorum. Birleştikleri sonuç, lideri olduklarını iddia ettikleri halkların hedefinin uzağına düşmeleridir.

Bu iki insanın, ortak yanlarının bulunduğunun iddia edilmiş olmasından rahatsızlık duyacaklarını sanıyorum ama, kusura bakmasınlar, birbirinden ne kadar uzak ve farklı olsalar da insanlar benzer tutumu seçebilir, aynı kaderle karşılaşabilir. Benim gözlemim bu! Bu yazıda bu gözlemimi anlatmaya çalışacağım:

Anladığım doğruysa Öcalan, Kürtlerle Türklerin bir arada, birlikte yaşamalarını istemiyor, aynı devlet altında da olsa, ayrı ayrı yaşamalarını istiyor. O’nun amacı, bütün eğilimlerin temsil edilebileceği meclislerin yönetimi değil; Kürtlere, Kürtlerin seçtiği meclislerin kararlarının (nasıl olacaksa?) uygulanmasıdır! Bu istek halkın eğilimiyle ve gerçekle çelişmektedir.

Türklerin de Kürtlerin de, ‘Kürt Sorunu’ dedikleri şey, Türkiye’de, birlikte yaşamak isteyen Türkler ve Kürtlerin sorunudur. Halkların amacı, birlikte eşit haklarla barış içinde mutlu yaşamaktır! Öcalan ise, yaşadıkları yerlerde halkların birbirinden ayrı yaşamalarını düzenleme çabasındadır! Nasıl şey, anladınız mı?

O’nun, kişilerin özgürlükleri, hakları ve yönetime katılmasıyla bir derdi yok görünüyor! Bakınız hedefini nasıl anlatıyor: “Sorunun askeri boyutunun çözülebilmesi için benim 45-90 gün  müzakere etmem lazım”, “PKK, DTP Kürtleri temsil etmez”, “Asıl çatışma benim bu yol haritasını açıklamamdan sonra olacak”, “40 milyon Kürt ayağa kalktığı zaman ortada devlet-mevlet diye bir şey kalmaz”!

Sanırsınız ki halk, insan haklarını değil, tutkuyla savaş istiyor!
Bunlardan sonra Öcalan, “Sorunun sosyal, kültürel, ekonomik boyutları da ayrı, daha ağzıma bile almıyorum, bunlar da ayrıca tartışılır” demiş. Bir sonraki adım tehdittir: “Yeri geldiği zaman ben bunların hesaplarını hepsinden sorarım”!

Oysa halk, savaşı ve savaştaki zaferleri hayal ederek yaşamıyor; siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarının çözülmesini istiyor.
Son açıklamasıyla Öcalan, tek adam -herhalde kendisi- yönetiminde özerk bir Kürt devleti kurulmasını isteyerek, Türkiye’de yaşayan, (yaklaşık) yedi milyonu seçmen olan, 12 milyon Kürdün çoğunluğunun eğilimi ve hedefiyle ters düşmüştür.

Sayın Bahçeli’nin durumu da farklı değildir. O da, evrensel insan hakları, eşit yurttaşlık, yönetime katılma ilkelerini bir yana koyup; gerilerde kalmış kavramlara öncelik vererek siyaset yapma peşindedir; yurttaşlarının çoğunluğundan kopmuştur.

Bahçeli ve Öcalan bir yol kavşağındadırlar: Ya son günlerdeki görüşlerini değiştirip, çoğunluğun hedeflerinin yanında yer alacaklar; ya da sayısı her geçen gün azalacak militanlarını, ellerindeki kılıçla gösterdikleri guruba doğru süreceklerdir!