İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Adıyaman'da düzenlenen koordinasyon toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Toplantı sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yapılan çalışmalarla ilgili önemli bilgiler aktardı.
"5 AYRI YIKICI DEPREMİN OLUŞTURDUĞU SONUÇLARLA KARŞI KARŞIYA OLDUĞUMUZU SÖYLEMEK İSTERİM"
5 yıkıcı depremle karşı karşıya kaldıklarını belirten Soylu, "Büyük bir alanda meydana gelen ve 5 ayrı yıkıcı depremin oluşturduğu sonuçlarla karşı karşıya olduğumuzu söylemek isterim. İlk depremi 7.7 ile Kahramanmaraş'ta yaşadık. Ondan sonra Elbistan'da yaşadık. İslahiye, Nurdağı, 6.4, 6.6 ve en son Defne merkezli 6.4 büyüklüğünde yıkıcı bir depremle karşı karşıya kaldık 6 Şubat tarihinden itibaren devletin ve milletin bütün gücüyle, bütün sivil toplum kuruluşlarımızla, bütün kurum ve kuruluşlarımızla, DSİ'den Karayollarına, TOKİ'sinden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yerel yönetimlere kadar tüm arama ve kurtarma ekipleri ile beraber, bu büyük alanı devlet, bütün hava şartlarının olumsuzluğu, yol şartlarının olumsuzluğu, iklim şartlarının olumsuzluğuna rağmen en ücra köylere, en ücra köşelere kadar helikopterleri, araçları ile her noktasına ulaşmaya çalıştı" dedi.
"DÜNYADA HİÇBİR ÜLKE ÜST ÜSTE YAŞANAN 5 YIKICI DEPREMİN ALTINDAN KALKABİLECEK KABİLİYETTE DEĞİLDİ"
Depremin yaralarının sarılması için devletin bütün gücünün kullanıldığını vurgulayan Soylu, "Dünyada hiçbir ülke üst üste yaşanan 5 yıkıcı depremin altından kalkabilecek kabiliyette değildi. Bunu milletimiz ile devletimizin bütün kabiliyeti ve anlayışıyla dirençli bir şekilde yaptık. Mücadelemizi sürdürüyoruz. Türkiye devleti ile her noktada depremin, bu büyük afetin oluşturduğu hasarı telafi etmek, yaraları sarmak için büyük bir çaba ve uğraş göstermektedir. Elbette ki uluslararası ve ulusal noktada herkesi büyük bir gayret içerisindedir" diye konuştu.
Adıyaman'daki çalışmalar ile ilgili de bilgi veren Bakan Soylu, "Adıyaman'da ilk andan itibaren hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karaismailoğlu ve akabinde Mehmet Muş bakanımız, 6 valimiz, bakan yardımcılarımız, genel müdürlerimiz, bütün kurumlar, milletvekillerimiz, güvenlik birimlerimiz, jandarma Türk Silahlı Kuvvetleri, polis gerek güvenlik açısından gerek depremin yaralarını sarabilmek için büyük çaba gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar. Önümüzde bir yıllık süreç var. Bu bir yılık süreç içerisinde çadırlar, artı konteynerler, artı kalıcı konutlar konusunda üç ayrı sürecimiz var. Biz bu esnada krşı karşıya kaldığımız bu afetin içerisinde insanlarımızın her birine dokunabilmek, şehirlerin yeninden hayatiyetini sağlayabilmek, üretimini sağlayabilmek için bütün planlamaları ortaya koymaktayız. Özellikle Adıyaman'da altyapıdan elektriğe, suya kadar diğer illere nazaran ciddi bir toparlanma söz konusu. Ben, Hatay'ı ve Kahramanmaraş'ı özelde, diğerlerini genelde takip ediyorum. Adıyaman'da bugün hem elektrik hem su hem de doğalgaz açısından da önemli ilerleme kaydetti. Bugün Kahramanmaraş'ta doğalgaz hala yok denecek, Hatay'da sıfır denecek kadardır. Onun için güvenlik açısından da hiçbir güvenlik problemi yaşanmamıştır ve sadece birkaç sosyal medya tezahüratının dışında başka bir olayla karşılaşılmamıştır. Devletimiz bütün güvenlik anlayışı ile burada bir asayiş olayının gerçekleşmemesi için büyük bir gayreti ortaya koymuş ve koymaya devam etmektedir" şeklinde konuştu.
"48 BİNİN ÜZERİNDE SADECE AFAD'IN DAĞITTIĞI ÇADIR VAR"
Depremi yaşayan şehirlerde yaraların sarılması için mücadele verildiğini kaydeden Soylu, "Ağırlıklı olarak konteynerlere önem veriyoruz. Çadırlarda yaşayan vatandaşlarımızın daha iyi yaşama koşullarının oluşması için hangi sosyal donatıları yapabileceğimizi değerlendiriyoruz. 48 binin üzerinde sadece AFAD'ın dağıttığı çadır var. Bunun üzerinde sivil toplum kuruluşları, yabancı ülkelerden gelen çadırların dağıtımı da dahil olmak üzere vatandaşımıza her noktada ulaşmaya çalışıyoruz. 6.4'lük depremden sonra evi hasarsız olan vatandaşlarımız da doğal olarak korku içerisinde talepte bulunuyorlar. Bunları karşılamak için elimizden geleni ortaya koymaya çalışıyoruz. Birtakım dedikodular olacak, bunları yapacaklar. Bunlar kişilerin anlayışı ile gayimdir. Biz hep beraber işimizi yapmaya çalışıyoruz. Özellikle Adıyamanlı hemşehrilerimize şunu söylemek isterim; biz bugüne kadar burada beraber olduğumuz arkadaşlarımızla depremlerde, sellerde de beraber olduk. İşimizi tamamlamadan çıkmadık. Şunun altını çizmek istiyorum. Elbette hüzünlüyüz, çünkü hatıralarımız, şehirlerimiz, evlerimiz yıkıldı, sevdiklerimizi, canlarımızı ve insanlarımızı kaybettik. Ama biz Müslümanız. Biz inanıyoruz ki ne bir saniye ileri ne bir saniye geri. İnsanın hayatı takdir edildiği andan bir saniye ileri getirebilme kabileyeti hiçbir kimsede yoktur. Cenab'ı Allah'a teslimiz. Ama burada yapmamız gereken, hep birlikte umudumuzu geleceğe dair ayakta tutmak. Hayatımızda hep beraber ilkleri görüyoruz. Geçmişte yaşanılanların bugün de yaşandığını görüyoruz. Bir yerde 10 bin hemşehrimizin aynı mezarlıkta defnedildiği, bundan 30-40 yıl sonra bir dedenin torununa bunu anlatırken bu depremi be bu afetin büyüklüğü o çocukta da bir travma oluşturabileceğini unutmamak lazım. Büyük bir deprem, afet yaşadık. Bunun geleceğe ait elbette oluşturacağı sonuçlar vardır. Ama bizim bu neslin insanları olarak el birliği içerisinde, gayret içerisinde eksiklikleri hep beraber gidererek buradan o çocuklara dedelerinin, "biz böyle bir afet yaşadık, Çanakkale'de yaşamıştık. Sel afetinde de insanlar yaşadı. Ama bizim neslimiz buradan çıkabilmenin gayretini oraya koyabildi" dedirtmemiz lazım" ifadelerini kullandı.