Banada Kid’s /Torku Şeker / Anadolu Birlik Holding

Şakir Tuncay Uyaroğlu

Torku Şeker’in mimarı ve Konya’nın gurur kaynağı Sevgili Recep Konuk… Eski Türkçeden aldığınız “ipek” anlamındaki “Torku” için minnettarız.

Ürünlerinizin televizyon reklamlarına zaten diyecek yok, millî değerlerimizi bize hatırlattığı için muazzam ve mükemmel.

Ancak kakaolu fındık kreması türündeki ürününüze verilen ad, bizi hayli üzmüştür bilesiniz: Hem “Banada”, hem de “Kid’s”… Öncelikle “Banada”ya bir bakalım: Burada kesinlikle imla yanlışı var, da bağlacının ayrı ve küçük harfle yazılması gerekirdi.

“Banada”nın reklam filmini hatırlayın lütfen, çocuklar bakkal amcalarına “Bana da”, “Bana da”… diyerek ürününüzden istiyorlardı. Haydi, “Bana da”yı düzelttik, bu güzelliğin içinde ayrık otu gibi duran “Kid’s”in ne işi var?

Market raflarında ve kurumunuzun ürün satış yerlerinde “Banada Kid’s”i gördüğüm zaman kahroluyorum. Sizden âcizane bir ricam var: “Banada”lı ürün etiketlerini yok edin ve Türkçenin güzelliğine gölge düşürmeyen “Bana da”lı etiketlerle ürününüzü yeniden sarıp sarmalayın.

Kule City / İttifak Holding

Şimdilerde adı “Kule Site” olan alışveriş merkezi, açıldığı gün ve sonrasındaki birkaç ay içerisinde “Kule City” olarak karşımıza çıkmıştı.

Dili döndüğü hâlde, “Kule City” demeyi şanına yakıştıramayan ve bunu bir ayıp olarak telakki eden; diline, tarihine ve kültürüne sıkı sıkıya bağlı -aynı zamanda Kore Gazisi- kayınpederim dahi “Kule City” demiyor ve inadına “Kule Çiti” diyerek bu ayıbı örtmeye çalışıyordu.

Üniversitemizin Türkçe Topluluğu üyesi gençlerden bir gün bir haber geldi. İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Mehmet Buğa Beyefendiden randevu alınmıştı, “Kule City” konusu görüşülecekti.

Benim de aralarında olmamı istiyorlardı. Elbette, bizim için hayatî önem arz eden bu konuda onlarla beraber olmam bir şerefti. Onların yanında olmamak, kendime olan güvenimi kaybetmek demekti.

Görüşme günü ve saatinde Türkçe sevdalısı bir ekiple İttifak Holding binasına vardık. Benim dışımdakilerin tamamı öğrenciydi ve işin daha da ilginç yanı, bu öğrencilerin hiçbiri Türkçe ya da Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okumuyordu.

Görüşme esnasında, Seyit Mehmet Buğa Beyin yanında Holding’in Halkla İlişkiler Müdürü Ecevit Abdullah Öksüz Bey de vardı. Her ikisine de; gösterdikleri incelik, hassasiyet ve ilgiden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.

Yaklaşık iki saat süren görüşmemizde konuyu enine boyuna ele aldık. Gördük ki, muhataplarımız da bizden farklı düşünmüyorlardı.

Seyit Mehmet Beyin söz konusu alışveriş merkezine yabancı isim koymalarıyla ilgili sözleri aslında acı bir Türkiye gerçeğiydi.

Alışveriş merkezi açılmadan önce, Türkiye’nin ünlü markalarının üst düzey yöneticileriyle -CEO’larıyla değil- yapılan görüşmelerde kendisine yöneltilen soru şöyleydi:

“Alışveriş merkezinin ismi ne? Şayet Türkçeyse biz yokuz. Önce yabancı isim koyar da, sonra değiştirirseniz, anında iş yerimizi kapatır İstanbul’a döneriz.”

Bunları duyunca şok olduk, ne diyeceğimizi bilemedik. Öyle bir isim bulmalıydık ki, hem Holding yönetimi maddi açıdan sıkıntıya düşmesin, hem de “Kule City”den kurtulalım. Görüşmemizde hemfikir olduğumuz nokta buydu.

Seyit Mehmet Buğa Beye ve Ecevit Abdullah Öksüz Beye teşekkür ederek ayrıldık. Aradan üç gün geçmeden talebimiz gerçekleşti ve öğrencilerimizin getirdiği tekliflerden biri hayata geçirildi. Minnettarız, müteşekkiriz.

Bu arada kocaman bir sitem: O zamanlar 42 katlı gökdelenin adı Selçuklu Kulesi idi, şimdi ise maalesef Kule Plasa... Anlaşılan, bir ziyaret daha zaruri oldu. En kısa zamanda Holding yönetiminin yine misafiri olacağız...

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.