Bangladeş’ten Türkiye’ye selam var

Adem Alemdar

-Bangladeş'te bayram - 3

Aynı köyde doğmuş olmalarına rağmen; Dedenin Hindistan'da, babanın Pakistan'da, oğulun ise Bangladeş'te doğduğu mazlumların ülkesi

BANGLADEŞ'TEN TÜRKİYE'YE SELAM VAR

Türkiye’den; ailelerimizden ayrı bir bayramı daha uzak diyarlarda mazlum kardeşlerimizin arasında yapmanın mutluluğu ile bayramın dışındaki gündemlerimize yoğunlaştık. İlk olarak Memursen’in Bangladeş’in en güneyindeki Cox’s Bazar şehri yakınlarına yapmayı kararlaştırdığı ve rahmetli M. Akif İnan’ın adı verilen külliyenin temel atma törenini gerçekleştirdik. Bittiği zaman içerisinde, yetimhane, meslek okulu, cami ve kliniğin olacağı M. Akif İnan Külliyesi’nden 100 Arakanlı yetim faydalanacak. Bangladeş’te İHH’nın öncülük edip yaptırdığı biri kızlara yönelik olmak üzere 6 yetimhane bulunuyor…

-M. Akif İnan Külliyesi'nin temel atma töreni

Külliyenin temel atma töreninden sonra İHH’nın bölgede ilk açtığı yetimhaneyi ziyarete gidiyoruz. Yetimhanenin bulunduğu köyün girişinde evvela yetişkinler, ardından da köyün çocukları karşılıyor bizi. Öyle bir manzarayla karşılaştık ki anlatmakta zorlanıyorum. Yolun iki tarafına tek sıra dizilmişler ve bizi görünce hep beraber “Essalamü Aleyküm” dediler. Yüzlerce çocuğun sevgi gösterileri arasında yetimhanenin önüne gelmiştik ki bir sürpriz de burada yapıldı bize. Yetimhanenin kapısı açılınca burada kalan 30 civarında yetim ellerindeki karanfillerle bizi karşıladılar. Karınları tok, sırtları pekti, ama sevgiden yoksun oldukları nasıl da belliydi. Hemen yanımıza geldiler, elimizden tuttular sırtımıza çıkıp yüzümüzden öptüler. Biz de bu sevgi açlığına kayıtsız kalmadık ve yoruluncaya kadar onları havaları fırlatıp, kucağımızda gezdirdik. Öptük, kokladık, başlarını okşadık. Yetimhaneden gitme vaktimiz geldiğinde gözlerimiz buğulandı, yarı ağlamaklı veda etmeye çalıştık. Onlar da sırayla bizi öpme yarışına girdiler. Kucaklaşarak ayrıldık…

-Kurbanlık et dağıtımından bir kare

Aynı köyde kestiğimiz kurbanların dağıtılacağı meydana geldiğimizde insanların sıraya girdiklerini ve bizi beklediklerini gördük. Mahcup bir şekilde, onları daha fazla bekletmenin uygun olmayacağını düşünerek hemen dağıtımı başlattık. İHH ve İHH’nın Konya ayağı olan AYDER’in kurban paketlerini sahiplerine verdik. Onların midelerine bugün belki çok uzun bir aradan sonra et girecekti, bir anlık bile olsa yüzleri gülüyordu. O garibanların yüzlerini güldürmeye, dualarını almaya, en başta Allah’ın rızasını kazanmaya değmez mi evimizden ailemizden binlerce kilometre uzakta bayram etmek.

-Yetimhane ziyaretinden bir kare

Yetimhane ziyaretlerimizin ardından minibüslerimizle üç gün önce geldiğimiz aynı yoldan Chittagong şehrine doğru yola koyulduk. İnsan seli arasında şoförümüzün ara ara cebinden çıkararak çiğnediği ‘Phan’ otunun onu nasıl uyuşturduğunu izleyerek akşama doğru şehre girdik. Bangladeş’e geldiğimizden beri planladığımız hemen her şey yolunda gitmiş; kurbanlar kesilip sahiplerine dağıtılmış, kamplara kurban eti dışında kıyafetler verilmiş, M. Akif İnan Külliyesi’nin temeli atılmış, yetimhane ziyareti yapılıp, o civardaki bir köyde gerek fakir Bengal halkına gerekse Arakanlı gurabaya dünyanın dört bir yanındaki Türk halkının bağışladığı kurban etleri de dağıtılmıştı. Görevimizi yerine getirmenin huzuruyla bir nebze rahat bir uykuyu hak etmiştik doğrusu…

-Seyahate katılan ekip

Yazımızın tam burasında seyahate katılan ekibimizi unvanlarıyla size tanıtmak isterim; İHH Yönetim Kurulu Üyesi Said Demir, aslen Bangladeşli olan İHH bölge sorumlularından Münevver Hüseyin, İHH’nın Almanya kolu olan Almanya Vefa Derneği’den Mehmet Keskin ve Mehmet Bakıcı, Avusturya Vefa Derneği’nden Hasan Yetiş, yine İHH’nın kardeş kuruluşlarından Sadakataşı Derneği Gönüllüsü Garip Gür, Memursen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaytan, SGK ve Memursen Yönetim Kurulu Üyesi Halit Ortaköy, Memursen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Emrullah Aydın ile İHH gönüllüleri Ahmet Sarıkurt, Nezir Ergenç, Hasan Hacıibrahimoğlu, Ahmet Eğri, Metin Arabacı, Adem Yavuz ve ben olmak üzere toplam 17 kişilik ekiptik. Bangladeşli arkadaşımız Münevver Hüseyin üniversite eğitimini Türkiye’de tamamlamış, sosyoloji alanında master yapmakta ve İHH’da çalışmakta. Onu hazır bulmuşken Bangladeş hakkında biraz bilgi almaya çalıştım kendisinden. Vereceğim bilgilerin kimisini internetten; arama motorlarından bulabilirsiniz, ama birçoğunu bulacağınızı zannetmem…

Bangladeş Halk Cumhuriyeti, Güney Asya'da 147.570 km² yüz ölçümünde küçük bir ülke. Myanmar (Burma) ile olan kısa bir sınır hattı dikkate alınmazsa (ki bu sınır da Burma’nın Arakan eyaletiyle olan sınır) tek komşusu Hindistan.

Bangladeş, yaklaşık 200 milyonluk nüfusuyla dünyanın nüfus yoğunluğu bakımından en kalabalık ülkelerinden. Nüfus yoğunluğunun kilometrekareye 1000 kişi olduğu söylenmekte. Nüfusun % 90'ı köylerde, % 10'u şehirlerde yaşıyor. Yine nüfusun % 90’ı Müslüman, resmi dini İslam. Geri kalan kısmı Hindu ve Budistlerden oluşmakta. Müslümanların tamamı da Hanefi mezhebinden. 1971 senesine kadar Pakistan'ın ‘Doğu Pakistan’ adlı eyaleti, daha önceleri de İngilizlerin Kıta Hindi’nde Bengal eyaleti idi.

Bangladeş 12. asırdan 1757 yılına kadar Müslümanların idaresinde, 1757’den 1905 yılına kadar İngilizlerin egemenliğinde kaldı. 1947 yılında da Müslüman kesimi “Doğu Pakistan” adıyla Pakistan’ın bir eyaleti oldu. 1969 yılına kadar Pakistan’ın eyaleti olarak kaldı.

26 Mart 1971’de Pakistan’dan bağımsızlığını ilan etti, ama Pakistan’la çıkan çatışma ve ardından Hindistan’ın devreye girmesiyle 16 Aralık 1971’de bağımsızlığı tanındı. Bugün itibariyle 42 yıllık bir geçmişi var günümüz Bangladeş’inin…

Bu arada kendisinden Bangladeş hakkında bilgi aldığım Münevver Hüseyin çok enteresan bir gerçeğin altını çizdi ve dedi ki, “Dedem Hindistan’da doğmuş, babam Pakistan’da doğmuş, ben de Bangladeşte doğdum.” Oysa doğulan yerler hep aynı. Bu cümle bile bölgenin haritasını çizen İngilizlerin yüzyıllar boyu sürecek kavgaların tohumlarını nasıl attıklarını anlatmaya yetiyor…

Sizin de dikkatinizi çekmiştir belki bu bölgedeki ülkelerde kadınlar siyasette oldukça aktif. Pakistan’da Butto ailesi, Hindistan’da Gandi ailesi, Bangladeş’te de Mucib-ür-Rahman ailesi, hatta Burma’da da bir bayan siyasetçinin yakında iktidara gelmesi bekleniyor. Bunun sebebi şuymuş. Aileden birisi siyasette popüler olduysa, o ölünce yerine ya karısı, ya kızı geçiyormuş aynı popülariteyi kullanarak. Bangladeş’in şuanki başbakanı da 1971’de Banladeş’in kurucu başkanı Mucib-ür-Rahman’ın kızı Şeyh Hasina Vecid.

Bangladeş daha ziyade Kıta Hindi'nin Ganj ve Brahma Putra Nehrinin aşağı kolu ile Meghna gibi önemli nehirlerinin deltasında oluşan alüvyonlu ovalardan meydana geliyor. Ovaların büyük bir kısmının denizden yüksekliği 9 metreyi geçmemekte. Bu sebeple her yıl yağışlı mevsimlerde ırmakların kabarmasıyla ovalar seller altında kalır. Bu sel baskınlarında ülkenin % 60'ı sular altında kalır. Ülkede çok sayıda bataklık ve sazlık bulunmakta. Bangladeş Ovası zamanında ormanlarla kaplıymış, ama ekilecek alanları az olduğu için ormanların büyük bir kısmı yok edilmiş ve bugün sadece iki orman kalmış. Bu ormanlardaki ağaçlar kibrit ve kutu imalatına elverişliymiş.

Bangladeş, dünyada okuma-yazma oranı en düşük ülkelerden. İngiliz kültürünün tesirleri devam etmekte; futbol, İngiliz sömürgesi diğer ülkelerde olduğu gibi kriket sporu kadar popüler değil. Trafik tüm İngiliz sömürge topraklarında olduğu gibi sağdan işliyor. İnsanlar dindar ve namaz kılma oranı yüksek. Lokanta ve restoran sektörü gelişmemiş, bu alandaki açığı KFC, Pizza Hut gibi batılı zincirler kapatmış. Damak tadı bize uymamakta, hemen her yemeğe bol baharatlı sos katılmakta. Türkiye’deki pek çok sebze ve meyve burada bulunmamakta. Örneğin sebze yemeği fazla yapılmadığı için domates çok nadir bulunmakta. En çok tükettikleri yemek balık olduğu için, balığın kurutmasını da yapmaktalar.

Ekonomi tarıma dayalı; başlıca ürünleri, pirinç, önemli dayanıklı gıda maddeleri, Hind keneviri ve çaydır. Bu alanda Çin ve Hindistan'dan sonra dünya üçüncüsüdür. Tekstil son yıllarda büyük ivme kaydetmiş, dünyaca ünlü tekstil firmaları buraya gelmekte, iş gücünden yararlanmakta çok ucuz maliyete istediği kalitede hazır giyim ürünü üretebilmekte. Örnek vermek gerekirse bir Türk markası olan LCW’nin Bangladeş’teki fabrikalarında 3 bine yakın Bangladeşli çalışmakta. Bu işçilerin aylık ücretlerinin 55 dolar olduğunu da belirtmekte fayda var. Ülkede ortalama maaşlar ise 70-80 dolar arasında değişmekte. Devlet işinde çalışanların maaşları diğerlerine göre biraz daha yüksek olabilmekte. Bu da 120 dolar civarı. Burada en yüksek maaşı askerlerin aldığını da belirtmeden geçmeyelim. Onların ortalama maaşı da 300 dolarlar seviyesinde. Bangladeş’te bizdeki gibi bir sosyal güvenlik sistemi bulunmuyor. Yani ne SSK ne Bağkur ne de Emekli Sandığı türü bir oluşum yok. Emeklilik ya da tazminat gibi kavramlar buraya çok yabancı. Devlet işinden emekli olanlar da çok çok düşük bir para alabiliyorlarmış ve emeklilik yaşı 57 iken bu yıl 60’a çıkarılmış.

Bangladeş’in İsrail’i tanımadığını, hatta pasaportlarında da bunun belirtildiğini gördük. Milyonlarca Bangladeşli’nin dünyanın başta Suud olmak üzere dünyanın dört bir yanında işçi olarak çalıştığını da not edelim. İslam ülkelerinin çoğunda olduğu gibi burada da tatil günü Cuma. Cumartesi ise bizdeki gibi resmi kurumlara tatil. Pazar haftanın ilk günü. Yazları muson ikliminin etkisiyle bol yağışlı, kışın ise kuzey bölgelerde sıcaklık 10 dereceye kadar düşmekte, genel olarak ılık ve bol nemli bir havası var.

Bangladeş’de düğünler üç gün sürüyormuş. İki tarafta da ayrı ayrı kına yapılırmış ve düğünün tüm masrafını verilecek yemeklerin faturası dahil kız tarafı karşılarmış. Erkek tarafı da ertesi gün gelin yemeği verirmiş. Bangladeş’te aile çok önemli bir olgu olduğu için bu ülkede toplam 4-5 tane huzurevi ancak varmış, nüfusun kalabalık olduğunu görünce doğurganlığın çok olduğu düşünülse de oranlar Türkiye’ninkine yakın. Nüfus kalabalıklığı en baştan bu yana ülkenin en büyük sorunu olarak önlerinde duruyor. Bu ülkenin kalabalık nufusundan gayri en önemli sorunu nedir diye sorduğumuzda aldığımız cevap bizi hiç şaşırtmadı. Yolsuzluk…

Bangladeş’te askerlik paralı ve gönüllülük esasına göre yapılıyor. 4 yıl süren askerliğin ilk 2 yılı eğitimle geçiyor ve sosyal imkanları oldukça geniş. Halkın sigara içme alışkanlığı oldukça az. Bizdeki gibi ekmek tüketimi yok, yerine pirinç tüketiliyor. Para birimi Taka ve 1 TL 40 Taka’ya tekabül etmekte…

Üç günlük yazı dizimizi bitirmezden evvel Bangladeş’te ve Arakanlılar’ın yaşadıkları kamplarda gördüğümüz insanların hepsi Türk halkına selam gönderdi, onu iletmek isterim. Ve canilikte sınır tanımadıkları halde, batı dünyası tarafından alemin en hoşgörülü milleti olarak sunulan Budistler’e ve Budizm’i yücelten lobilere lanet olsun diyorum…

YAZI DİZİSİNİN ÖNCEKİ BÖLÜMLERİ:

1- Arakan diye bir yer var taa uzakta…

2-Arakanlı kardeşlerimizle bayram…

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.