Türkiye, Suriye iç savaşının başladığı ilk günden itibaren güvenli bir bölgenin oluşturulmasını istiyor.
Terörden çok çeken ve 35 yıldır terörle içi içe yaşayarak binlerce vatan evladını toprağa veren Türkiye, Suriye sınırlarımızın yakın bölgelerine yerleşerek oralardan ülkemize gelen saldırıların önlenmesi amacıyla güvenli bölge konusuna önem veriyor.
Ama ABD başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler denen ne yaptığını bilemediğimiz örgüt ve Avrupa Birliği, bizi sürekli oyaladılar.
Yıllarca PKK’nın uzantısı olan PYD ve YPG’ye her türlü silah yardımını yapan güya müttefikimiz olan ABD, Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan bu haklı isteğine bir türlü yanaşmadı, bir türlü olumlu cevap vermedi.
Olmaz da demedi, ha bugün ha yarın derken yıllar yılları kovaladı. ABD’nin bu tavrından cesaret alan terör örgütünün saldırıları gittikçe yoğunlaştı.
Terör örgütü hem sınır ötesinden ülkemize roketatarlarla saldırıyor, hem de 900 km lik uzun sınır hattından içeriye sızarak şehirlerimizde eylem yapıyor.
Bunun önüne mutlaka geçmek gerekiyor. Hiçbir ülke, terör saldırıları karşısında “onlar saldırsın, ben seyredeyim” demez. Türkiye hiç demez.
Yıllardır güvenli bölge söylemimize kulak tıkadılar. Artık sabırlar çatladı. Daha fazla beklemek intihar demektir. Bir an önce bu problemi kökten çözmek gerekir.
İşte bu düşüncelerle Türkiye son sözünü söyledi.
Cumhurbaşkanımız, son yaptığı telefon görüşmesinde Trump’a açık ve net olarak şöyle dedi: “ABD ya Türkiye ile çalışsın ya da yolumuzdan çekilsin, harekâtta kararlıyız.”
İşte bu söz etkisini gösterdi ve Trump, ABD askerlerinin çekilmesi emrini verdi. ABD askerlerinin çekilmesi tamamlanınca da Türkiye, Suriye’ye bir kere daha girmek için düğmeye bastı ve yeni harekâtı başlattı.
Daha önce Fırat Kalkanı harekâtı ile Cerablus ile El-Bab’ı, Zeytin Dalı harekâtı ile de Afrin’i teröristlerden temizleyen Türkiye şimdi de “Barış Pınarı Harekâtı” ile Fırat’ın doğusundaki bölgeyi teröristlerden temizleyecek.
Bu harekât sonunda Türkiye baştan beri söylediği en az 35 km eninde güvenli bölgeyi oluşturarak hem sınırlarımızı koruma altına almış olacak, hem de Suriye’den bize sığınan muhacirleri kendi topraklarına yerleştirecek.
Yıllardır bizi oyalayan ve PKK uzantısı terör gruplarına on binlerce TIR silah yardımı yapan ABD, yapacağını yaptı şimdi çekiliyor. Çekilirken de hem bölgenin güvenliğinden Türkiye’yi sorumlu tutuyor hem de Türkiye’yi tehdit etmeyi ihmal etmiyor.
Güya müttefikimiz olan ABD’nin Başkanı Donald Trump, Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütü YPG/PKK hedeflerine yönelik harekâtı öncesi şöyle bir paylaşımda bulunuyor:
"Daha önce güçlü bir şekilde ifade ettim, şimdi bir kez daha yinelemek için söylüyorum; Türkiye, benim derin ve eşsiz anlayışıma göre, sınırların dışında olduğunu düşündüğüm bir şey yaparsa, Türkiye'nin ekonomisini mahvederim ve yok ederim (Bunu daha önce yaptım)."
Hangi derin ve eşsiz anlayışı ile bu açıklamayı yapıyor hayret doğrusu.
Bunun yanında ABD senatörlerinden tehditler, Birleşmiş Milletlerden ve Avrupa Birliğinden tepkiler geliyor. Hiç kimse Türkiye’nin güvenliğini ön planda tutmuyor. Hepsi Türkiye düşmanlığında birleşiyor.
Bizim eskiden beri bildiğimiz bir atasözümüz var: “Gavurdan dost, domuz derisinden post olmaz.”
İşte bu söz bir kere daha gerçek oluyor. Kendilerinin bir vatandaşının ölümünde dünyayı ayağa kaldıranlar, Türk Milletinin, Müslümanların verdiği bunca kayıpları görmezden geliyorlar, on binlerce insanın ölümü karşısında kıllarını bile kıpırdatmadıkları gibi daha fazla Türk, daha fazla Müslüman ölsün istiyorlar.
Ama yağma yok. Artık oyunlarınızın ve planlarınızın bir parçası olmayacağız. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Tehditlerinize de boyun eğmeyeceğiz.
Din, vatan, namus gibi ulvi değerleri uğruna seve seve ölüme giden bu millete, sizin tehditleriniz vız gelir. Sadece bize mahsus olan “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içinde vatanı uğruna gülerek ölüme koşan bu millete hiçbir şey yapamazsınız.
Ölümden öte yol mu var. Evet var. Cennet var, Cemal var. Ama bunlar bize var, Müslümana var. Size de cehennem var, ateş var, ebedi bir azap var. Yüce Allah’ımız çıkacağı bu seferde ordumuzu muzaffer eylesin. Mehmetçiğimize güç kuvvet versin. Rabbim Müslüman Türk milletinin yar ve yardımcısı olsun. Yazımı daha önce yazdığım “Vur Mehmedim” başlıklı şiirim ile bitiriyorum.
VUR MEHMEDİM
Ulvi bir gaye için sınır dışına gittin,
Düşmanını korkudan tir tir titrettin,
Heybetinden yeri göğü inlettin,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Sınır ötesinde destanlar yazarsın,
İnsanlık ne demek, tarihe kazırsın
PKK canilerinin mezarını kazarsın,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Bütün dünya gördü Mehmetçik kimmiş,
Arslanlar gelince, çakallar nasıl da sinmiş,
Meğer hainin arkasındaki büyük zalimmiş,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Dağıtırsın bütün terör ocaklarını,
Başlarına geçirirsin tüm bucaklarını,
Kovalarsın pes edene kadar kaçaklarını,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Türkiye’nin toprağına göz dikmek de ne,
Bayrağımızı indirmek kimin haddine,
Göster günlerini, aman verme haine,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Vatan için ölüme gülerek gidersin,
Şehadet şerbetini seve seve içersin,
Hainlerin, zalimlerin kefenini biçersin,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Ülkemiz huzura, güvene kavuşsun diye,
Terörden, anarşiden arınsın diye,
Teröristler cehennemi boylasın diye,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye
Bütün dünya bir olsa da diz çökmeyiz biz,
Fatihin, Yavuzun, Alparslan’ın nesliyiz,
Zalime en büyük set, mazlumun ümidiyiz,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Salih Sedat der ki, Rabbim korusun sizi,
Daha nice zaferler takip etsin zaferinizi,
Hiçbir zaman büktürmesin bileğinizi,
Vur Mehmedim, vur kurtulsun Türkiye.
Salih Sedat Ersöz