İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, "Bundan sonra tartışılmaz bir şekilde finansal istikrara, enflasyonun olması gerektiği gibi düşük tek hanelerde tutulmasına gereken değeri ve önemi verirsek, vereceğimize inanıyorum, büyümeyi ucuz sıcak para ile değil, reformlarla ekonomimizi köklerinden besleyerek artırmayı hedeflersek bir daha böyle zorluklarla karşı karşıya kalmayız." dedi.
Genç Yönetici ve İş İnsanları Derneği (GYİAD) Dijital Çalışma Grubu liderliğinde aile şirketleri ve KOBİ'ler için İstanbul'da "Başarı: Dijital Dönüşümde Konferansı" düzenlendi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, sosyal etkiden ekonomik gelişime ve eğitime kadar pek çok alana dokunan dijitalleşmenin, artık göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir hızla hayatı etkilediğini aktararak, şunları kaydetti:
"Bu nedenle gerek dünyada gerekse ülkemizde son zamanlarda sıkça teknoloji, inovasyon ve dijitalleşme konuları pek çok etkinlikte özel bir önemle ele alınıyor. Eğitimden sosyal yaşama, alışverişten haberleşmeye kadar her şey sanallaşıyor. Hayat dijitalleşirken elbette ekonomi de bundan etkileniyor. Türkiye, ekonomik sancıların arttığı zor bir dönemden geçiyor. Bu dönemi, güçlü bir ekonomik yapıya yönelik doğru adımları hızla atarak atlatabiliriz. Güçlü ekonominin en önemli dinamosu, güçlü ve yetkin bir Türkiye sanayisidir."
Dijitalleşme sürecinin oluşturacağı ek büyümenin; tüm yapılara hem yeni iş kollarını beraberinde getirmesi hem de yeni yatırım ve yeni iş alanlarını doğurmasının beklendiğini ifade eden Bilecik, "Sanayide dijital dönüşümün öngörüldüğü şekilde istihdamı artırması, inovasyon ve yaratıcılık odaklı yeni mesleklerin filizlenmesine fırsat verilmesi için ise 2 noktada atak yapılması gerekir; yeni nesillerin eğitimi ve mevcut çalışanların becerilerin yeni ihtiyaçlara göre dönüştürülmesi..." şeklinde konuştu.
Bilecik, bu nedenle, yeni dönemde başrolde daha fazla insan olduğunu aktararak, giderek artan sayıda iş dünyası yöneticisinin, aradığı niteliklere sahip çalışan bulmakta sıkıntı çektiğini söyledi.
Orta-yüksek teknolojili üretime geçiş sağlanması ve sanayide dijital dönüşüm alanlarındaki atılımların, ülkeyi Küresel Rekabet Endeksi’nde 140 ülke içinde 61. sıradan daha yukarılara hızla taşıyacağını vurgulayan Bilecik, "Genç nüfusumuza analitik ve eleştirel düşünme yeteneğini kazandırmak, onların problem çözme becerilerini geliştirmek ve girişimcilik ruhuna sahip olmalarını sağlamak, bizi bambaşka bir noktaya taşıyacak." dedi.
- "Bu zorluklardan son derece başarıyla çıkacağız"
Erol Bilecik, sadece iş dünyasının değil, bugün ülkedeki herkesin ana gündeminde önceliğin ekonomi olduğuna işaret ederek, "Ekonomimiz ciddi zorluklarla karşı karşıya. İstediğiniz geleceği yaratmaya çalışmazsanız, elde ettiğiniz geleceğe katlanmak durumunda kalırsınız. Ekonomide istediklerimizi elde edebilmek için ilk önce istemeden elde ettiklerimizin analizini beraber yapmamızda fayda görüyorum. Şüphesiz bu zorluklardan son derece başarıyla çıkacağız." diye konuştu.
Küresel krizden bu yana ekonominin kesintisiz büyümüş olsa da kırılganlıkların arttığını belirten Bilecik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sonuçta, hem TL çok ciddi değer kaybına uğradı hem enflasyon son derece yüksek seviyelere ulaştı. Yükselen finansman maliyetleriyle birlikte ülkemize girmekte olan sermaye azaldı ve ekonomimiz küçülmeye başladı. Türkiye’nin içinde bulunduğu sorun borçluluk ya da cari açık sorunu değildir, kur ya da faizin nereye geldiği de değildir. Sorun bizim seçimlerimizdir. Reform yapmak yerine hızla ve kolayca, bol ve ucuz parayla büyümeyi tercih ettiğimizde, bunun bedelini eninde sonunda yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve yükselen faizler ile ödedik.
Bundan sonra tartışılmaz bir şekilde finansal istikrara, enflasyonun olması gerektiği gibi düşük tek hanelerde tutulmasına gereken değeri ve önemi verirsek, vereceğimize inanıyorum, büyümeyi ucuz sıcak para ile değil, reformlarla ekonomimizi köklerinden besleyerek artırmayı hedeflersek bir daha böyle zorluklarla karşı karşıya kalmayız."
Bilecik, hatayı yapmaktan değil, tekrarlamaktan korkulması gerektiğini ifade ederek, "Bu zorlu dönemi atlatmak için uygulayacağımız çözümlerde de, sonrasındaki politikalarda da önce hatalarımızla yüzleşmeli ve ders çıkarmalıyız. Bunu yaptığımız takdirde, Türkiye’nin yeniden umut dolu yepyeni bir döneme gireceğinden hiçbir şüphemiz yok ve kimsenin de şüphesi olmasın." dedi.
- "İhtiyaç duyulduğunda dışarıdan da destek alınmalı"
Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Paul Doany de özellikle aile şirketlerinin dijital dönüşümle ilgili 10 yıllık öngörülerini planlamaları gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"İşleri nasıl gelişecek, nelere ihtiyaç duyacaklar, pazarda nasıl gelişmeler oluyor gibi incelemeler yapmaları şart. Bu noktada yöneticilerin, şirket sahiplerinin ve karar vericilerin inisiyatif alıp adım atmaları gerekiyor. İnsan, tabiatı gereği değişime direnç gösterir ve hatta bazen reddeder. Fakat dijital dönüşümü reddedenler veya uyum sağlayamayanlar ne yazık ki gelecekte tutunamayacak. Bu nedenle şirketlerin, yönetime, yönetim kurullarına, CEO’larına bunun bir gereklilik olduğunu anlatmaları gerek. Hatta ihtiyaç duyulduğunda dışarıdan da destek alınmalı."
- "Geleneksel iş yapış yöntemlerimizi dönüştürmemiz gerekecek"
GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Savcı ise aile şirketlerinin ve KOBİ'lerin yeniliklere karşı direnç gösterdiğini ve çekinceli yaklaştığını, dijitalleşmenin Türkiye'de böyle bir konumda olduğunu vurguladı.
Savcı, "Ancak bu çekinceli yaklaşım, kaçınılmaz sonla yüz yüze geleceğimiz gerçeğini de patronların önüne her defasında bir şekilde getiriyor. Şirketlerimizde oturup 'ah vah' demek yerine gelişmiş ülkelerle aramızdaki teknoloji farkını azaltmak için neler yapmalıyız konusuna kafa yormalı ve bir hareket planı hazırlamalıyız." dedi.
Dijital dönüşümün, aile şirketleri ve KOBİ'ler için büyük fırsatları getirdiğini aktaran Savcı, "Teknoloji sayesinde ortaya çıkan fırsatlara odaklanılması gerektiğinin altını bir kez daha çizmek isterim. Dijital dönüşüm; aile şirketleri ve KOBİ'ler için büyük fırsatları getiriyor. Hepimiz iş yapış şekillerimizi gözden geçirmeliyiz. Önümüzdeki dönemde ailelerin ikinci nesilleri veya kurum içi girişimcilik ile geleneksel iş yapış yöntemlerimizi dönüştürmemiz gerekecek." ifadelerini kullandı.
- "Dijitalleşme seviyemiz, uluslararası rakiplerimizden yüzde 25 düşük"
GYİAD Başkan Yardımcısı ve Dijital Çalışma Grubu Başkanı Fuat Pamukçu, dijitalleşmenin ekonomiye katkılarına değinerek, şunları kaydetti:
"KOBİ'lerin ve aile şirketlerinin, dijitalleşme seviyesi büyük şirketlerimizin seviyelerine gelmesi durumunda 10 yıllık bir dönemde ekonomide yüzde 1,5 ila yüzde 3 arasında bir artışa, yani başka bir deyişle toplam 25 ila 35 milyar dolar arasında bir fırsata tekabül etmektedir.
Maalesef, Türkiye’deki katma değerin yüzde 60'ına ve iş gücünün yüzde 75'ine sahip olan imalat ve ihracat pazarlarında faaliyet gösteren KOBİ'lerimizin, yüksek ve orta teknoloji kullanımı yüzde 10 seviyesinde. Bu seviye, ülke ortalamamızın yarısı kadar. Ülkemizde ise 500 milyon TL üzerinde cirosu olan firmalarda yapılan bir araştırmada, dijitalleşme oranı yüzde 60 olarak tespit edildi. Şirketlerimizin bu seviyesi, uluslararası rakiplerimizin ortalamasına göre yüzde 25 düşük."