WASHINGTON (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün Türkiye'nin Irak ve Suriye ile sınırının karşı tarafında hiçbir devlet otoritesi bulunmadığına işaret ederek, "Bu nedenle Türkiye büyük zorlukla karşı karşıya. New York’ta veya başka şehir ve başkentlerde oturarak Türkiye-Suriye, Türkiye-Irak sınırında olanları yargılamak kolay, daha zor olan oradaki durumu anlamak. Uluslararası toplumdan istihbarat ve bilgi paylaşımında daha fazla işbirliği istiyoruz ve yüz yüze olduğumuz durumun zorluğunu anlama noktasında da daha fazla empati bekliyoruz” dedi.
Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“Türkiye’nin uluslararası terörizmle yeteri kadar mücadele etmediğine yönelik eleştirilerin” sorulması üzerine Davutoğlu, bunların yanıltıcı olduğunu söyledi.
Suriye krizinden Türkiye kadar etkilenen bir başka ülke olmadığını belirten Davutoğlu, Türkiye’ye şu ana kadar 2 milyon sığınmacı geldiğine, Kilis gibi bazı kentlerde Suriyelilerin sayısının yerel halktan fazla olduğuna dikkati çekti.
Davutoğlu, "Türkiye’ye Kobani’den üç günde 200 bin sığınmacı geldi. Bu rakam son 3 yılda tüm Avrupa tarafından kabul edilen sığınmacı sayısından daha fazla. Tüm istatistiklere baktığınızda Türkiye’nin, sahada insani krizin azaltılması noktasında nasıl çalıştığını görebilirsiniz" diye konuştu.
Türkiye’nin uluslararası terörizmle mücadeledeki pozisyonunun da açık olduğunu dile getiren Davutoğlu, Türkiye’nin geçmişte terörizmden çok zarar gören bir ülke olduğunu hatırlattı. Davutoğlu, ilk kez Türkiye'nin Ekim 2013’te DEAŞ’ı terörist örgüt olarak ilan ettiğini ve yine Kasım 2013’te DEAŞ konvoyu Türkiye sınırına yaklaştığında, örgütü vuran ilk ülkenin Türkiye olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, "Biz, hiçbir zaman, hiçbir terörist örgütün sınırımıza yakın bir yerdeki varlığına göz yummadık" diye konuştu.
-"Başkentlerde oturarak yargılamak kolay"-
Türkiye’nin Irak ve Suriye ile bin 295 kilometrelik sınırı bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, bugün bu sınırın öteki tarafında hiçbir devlet otoritesinin bulunmadığını vurguladı.
Davutoğlu, "Bu nedenle, Türkiye büyük bir zorlukla karşı karşıya. New York’ta veya başka şehir ve başkentlerde oturarak Türkiye-Suriye, Türkiye-Irak sınırında olanları yargılamak kolay, daha zor olan oradaki durumu anlamak" ifadesini kullandı.
-"Uluslararası toplumun daha fazlasını yapmasını bekliyoruz"-
Uluslararası toplumun, insani kriz ve Suriye’deki krizinin çözümü noktasında daha fazla şey yapmasını beklediklerini belirten Davutoğlu, "Çünkü bu (Suriye’deki kriz) tüm kötülüklerin kaynağı ve uluslararası terörizm konusunda kaygıları olan herkesten istihbarat ve bilgi paylaşımında daha fazla işbirliği bekliyoruz" dedi.
Türkiye’ye her yıl 35 milyon turist geldiğini anlatan Davutoğlu, terörle bağlantısı olduğundan şüphe duyulan kişilerin sınır dışı edilebilmesi veya Türkiye’ye girişinin durdurulabilmesi için diğer ülkelerden daha fazla istihbarat bilgilerine ihtiyaçları bulunduğunu kaydetti.
Davutoğlu, "Geçen yıl, 2 bin civarındaki kişiyi sınır dışı ettik, 10 bin civarındaki kişinin de girişini yasakladık. Müttefiklerimizden ve diğer ülkelerden istihbarat bilgisi aldığımız zaman harekete geçmemiz daha kolay. Bu nedenle daha fazla işbirliği istiyoruz ve yüz yüze olduğumuz durumun zorluğunu anlama noktasında da daha fazla empati bekliyoruz" diye konuştu.
-"Şu zamana kadar bırakın B planını, A planı bile yoktu"-
Davutoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın Halep'te çatışmaların dondurulması önerisine dair soruyu da yanıtladı.
"Ne yazık ki uluslararası toplumun şu zamana kadar bırakın B planını, A planı bile yoktu" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim bazı önerilerimiz oldu ama Suriye krizi konusunda BMGK ve uluslararası toplumun açık bir stratejisi olmadı. Rejim halkına karşı kimyasal silah kullanıp savaş suçu işlediği zaman, Halep gibi yerlere Scud füzeleri kullandığında, hava saldırısı yaptığında ve 300 bin kişi öldüğünde de açık bir yanıtları veya tepkileri olmadı. A planı nedir, bırakın B planını?”
-"DEAŞ ile savaşmak rejimin Halep’te sivillere saldırmasını meşrulaştırma anlamına gelmemeli"-
"Mistura’nın elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını ama Suriye rejiminin, DEAŞ’a karşı savaştıkları için meşru hale gelmişler gibi bir yaklaşım sergilenmesinden yüz bulduğunu ve Halep bölgesine hava saldırılarını artırdığını" söyleyen Davutoğlu, bunun da yeni sığınmacı akınına neden olabileceği uyarısında bulundu.
Davutoğlu, Suriye rejiminin DEAŞ’ın varlığından faydalanmasına ve Halep’e saldırmaya devam etmesine izin vermemek gerektiğini bildirerek, "Uluslararası toplum ve tüm ülkeler DEAŞ’a karşı mücadele etmeli ama DEAŞ ile savaşmak, zalim rejimin Halep’te sivillere saldırmasını meşrulaştırma anlamına da gelmemeli" değerlendirmesini yaptı.
Halep’in Türkiye’ye yakın olduğuna dikkati çekerek, saldırıların devam etmesi halinde yüz binlerce sığınmacının Türkiye’ye akın etmesinden ciddi kaygı duyduklarını belirten Davutoğlu, "Bu tür sığınmacı akışını durdurmak ve Halep halkına ve genel anlamda Suriyelilere yönelik savaş suçunu önlemek BM’nin sorumluluğu" diye konuştu.
-"Bugün mesele Mısır’da seçilmiş bir cumhurbaşkanının hapiste olmasıdır"
Davutoğlu, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilere yönelik bir soru üzerine, Ankara’nın, Kahire’nin iç işlerine herhangi bir müdahalede bulunmadığını söyledi.
Mısır halkının Türkiye’yle tarihten gelen dostluğu bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, doktora tezini yazarken Mısır’da kaldığını ve başkent Kahire’nin kendisi için ikinci bir ev olduğunu anlattı. Mısır halkına, tarihine, ülkenin Ortadoğu’daki rolüne saygı duyduklarını aktaran Davutoğlu, Mısır olmadan bölgede kapsamlı bir istikrarın olamayacağını dile getirdi.
Davutoğlu, "Hükümetimiz döneminde Mısır ile iyi ilişkilere sahip olmak istedik. Ancak aynı zamanda prensiplerimizi de takip ettik ki bu noktada ne Türkiye’de ne de başka bir ülkede seçilmiş bir cumhurbaşkanına yönelik askeri darbeleri haklı bulduk" dedi.
Seçilmiş bir cumhurbaşkanının kişiliğinin, kimler tarafından desteklendiğinin bir sorun olmaması gerektiğine değinen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün mesele Mısır’da seçilmiş bir cumhurbaşkanının hapiste olmasıdır. Darbeye karşı çıkan, siyasi görüş ayrılıklarından dolayı binlerce siyasi mahkum var. Bu bizim asıl eleştirimiz. Mısır ile biz mükemmel ilişkilere sahip olduk ve Mısır’daki siyasi sorunlar ülke halkı tarafından aralarında uzlaşmayla çözüldüğünde Mısır’ın Türkiye’nin de aralarında bulunduğu tüm ülkelerle daha iyi ilişkilere sahip olacağından eminim."
-"Güçlü bir Mısır’a ihtiyacımız var"-
Başbakan Davutoğlu, Mısır’da ve diğer ülkelerde barışın hakim olduğunu görmek istediklerini vurgulayarak, Türkiye’nin Mısır’ın iç işlerine herhangi bir müdahalede bulunmadığını yineledi. Davutoğlu, şunları bildirdi:
"Eğer bir seçilmiş cumhurbaşkanı cezaevine konuluyorsa yüzlerce insan ömür boyu hapis cezası alıyorsa bu aynı zamanda tüm bölgesel istikrarı da etkiliyor. Mısır’ın Gazze ve Filistin’deki rolü de bizim için çok önemli. Bu, bizim durumu esasen nasıl gördüğümüzdür. Mısır’da yeni bir dönemin, yeni bir yaklaşımın olacağını, siyasi tutukluların salıverileceği ve farklı yaklaşımlara toleranslı davranılacağı yeni bir atmosferin oluşturulacağını ümit ediyorum."
"Güçlü bir Mısır’a ihtiyacımız var" diyen Davutoğlu, Türkiye’nin kesinlikle Mısır’ın kalkınmasının, siyasetinin altını kazımak gibi bir niyeti olmadığını vurgulayarak, Tahrir Meydanı ruhuna saygı gösterilmesini istediklerinin altını çizdi.
(Bitti)