MERSİN (AA) - Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Bir kaç aydan beri uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisine yönelik haksız saldırıları söz konusu oldu. Evet saldırı kelimesini bilerek kullanıyorum. Bu alandan sorumlu bir bakan olarak bilerek kullanıyorum." dedi.
Canikli, Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayında düzenlenen AK Parti Mersin İl Danışma Meclisi Toplantısında yaptığı konuşmada, muhalefetin bugüne kadar tek bildiği kelimenin olmaz ve hayır olduğunu bildirdi.
2002'den beri 14 yıldır bu milletin lehine ne kadar güzel iş yapmaya kalktılarsa hepsine aynı şeyin söylendiğini belirten Canikli, "Yani Avrasya Tüneli'ne, 3. Boğaziçi Köprüsüne, şehir hastanelerine, geçen hafta Mersin'de açılışını yaptığımız şehir hastanelerine de ilk başlangıçta bakın yine muhalefetin, CHP'nin itirazı vardı. Onlara da hayır dediler. Eğer onların hayırı galip gelmiş olsaydı bugün Mersin bu mükemmel, çağdaş, modern Avrupa'da dahi olmayan o sağlık tesisine kavuşamayacaktı." ifadesini kullandı.
Hep birlikte mücadeleyi her alanda yürüttüklerine işaret eden Canikli, şöyle devam etti:
"Onlardan bir tanesi de elbette terör. Terör örgütünün iyisi kötüsü yok. Terör örgütünün sağcısı, solcusu yok. Terör örgütlerinin hepsi terör örgütüdür ve hepsi mücadele alanımız içerisindedir. Özellikle cumhurbaşkanımızın inanılmaz öngörüsüyle çok önceden FETÖ terör örgütüyle mücadele başlamıştı ama 15 Temmuz'dan sonra ivme kazandı ve OHAL ilan edildi. Bu mücadele tabi arazide de yürüyor. Güvenlik güçlerimiz silahla yürütüyor ama aynı zamanda devletten temizlenmeleri gerekiyor. Terör örgütü mensuplarının, teröre destek veren herkesin devletten temizlenmesi gerekiyor. Şu anda onu yapıyoruz. Bir şeyi unutmamak lazım. Devletten temizleme sadece FETÖ için geçerli değil. Bütün terör örgütleri için geçerli. Bölücü terör örgütü için de DEAŞ için de geçerli."
Canikli, ilk OHAL Kanun Hükmünde Kararnamelerinde (KHK) terör örgütüyle mücadelenin FETÖ olarak yer aldığını, ancak daha sonrakilerde terör örgütleriyle mücadele kavramı içerisinde bu mücadelenin yürütüldüğünü, bunun çok önemli bir detay olduğunu aktardı.
Terör örgütü mensuplarının devletten temizlenmesi için özel bir hukuk oluşturduklarını vurgulayan Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Devletten çıkartılması, atılmaları, ihraçları için illa terör örgütü üyesi olmaları gerekmez. Terör örgütleriyle bağlantıları varsa hukuki alt yapısı budur, ihraç edileceklerdir ve ihraç ediliyor. Bütün ihraçları bu çerçevede düşünmek gerekir. Yani FETÖ terör örgütüyle bağlantısı olduğu zaman ihraç edilmesi tamam ama PKK bölücü terör örgütüyle bağlantılı olanların ihraç edilmesinde itiraz etmek çelişkili bir durumdur. Hepsinde tavizsiz bir şekilde ister PKK terör örgütü mensubu olsun, ister diğer terör örgütü mensupları bir şekilde bağlantısı tespit edildiği anda kesinlikle ihraç edilecektir, edilmektedir, edilmeye devam edilecektir. Hiç kimse itiraz etmesin, konuyu başka yere çekmesin. En çok çıkan KHK ile 4 binden fazla terör örgütleriyle bağlantısı tespit edilen kamu görevlisinin ihraç edildi. Daha önceki KHK'larda ağırlıklı olarak FETÖ ile mücadele çerçevesinde ve doğal olarak FETÖ mensupları ağırlıklı olarak ihraç edilenlerin arasında vardı. Bütün terör örgütleri artık mücadele alanımıza girdi ve girmesi gerekiyordu. Son KHK'da ihraç edilen PKK ile bağlantılı PKK terör örgütüyle ilişkisi tespit edilenlerin sayısı fazla. Son KHK ile ihraç edilenlere ilişkin gürültünün çıkmasının temel nedeni de bu. Ne derseniz deyin. Bağırsanız da çağırsanız da biz bu mücadeleyi yürüteceğiz.Millete sözümüz var bu mücadeleden kimse bizi alamaz Allah'ın izniyle."
- "Türkiye ekonomisine yönelik haksız saldırılar söz konusu oldu"
Canikli, ekonomik alanda da özgürlük mücadelesini son hızla yürüttüklerini, orada da çok büyük saldırılarla karşı karşıya kalındığını aktardı.
Özellikle son aylarda küresel ölçekli ekonomik spekülatif saldırılarla Türkiye ekonomisinin karşı karşıya kaldığını belirten Canikli, şu ifadeleri kullandı:
"Belki çoğundan haberiniz olmayabilir. Takip edemeyebilirsiniz ama o görünmez el, terör örgütlerini Türkiye içerisinde başımıza musallat eden, FETÖ'yü bu ülkenin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak için piyasaya süren o el, ekonomik alanda da Türkiye'nin ekonomik dengelerini bozmak için çok büyük saldırılar yaptı. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Bakın bir kaç aydan beri uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisine yönelik haksız saldırıları söz konusu oldu. Evet saldırı kelimesini bilerek kullanıyorum. Bu alandan sorumlu bir bakan olarak bilerek kullanıyorum. 2008 kirinden sonra dünyada çok büyük ekonomik dalgalanmalar meydana geldi. Amerika, Avrupa bu krizden sonra etkilenen kendi bankalarını kurtarmak için trilyonlarca dolar, avro bankalara para aktardı. Avrupa Merkez Bankası halen aylık 60 milyar avro aktarmaya devam ediyor. Avrupa'daki bankaları kurtarmak için bankaların batmasını engellemek için. Biz 2008'den bugüne kadar kurtarmak ya da destek vermek amacıyla Türk bankalarına, Türkiye'deki bankalara bir kuruş para, kamu kaynağı aktarmadık. Gerek kalmadı. O kadar yapıları sağlam ki bankacılık sistemimizin."
Canikli, ocak ayının son haftasında Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürdüğünü, daha sonra da bankların görünümünü 1 kademe aşağı düşürdüğünü anımsattı.
Derecelendirme kuruluşlarının da suç üstü yakalandığını ve artık kimsenin onlara itibar etmediğini vurgulayan Canikli, şu görüşlere yer verdi:
"Ocak ayı sonunda Fitch'in Türkiye ekonomisiyle ilgili verdiği o not düşümünden sonra herkes özellikle dolarda çok ciddi bir sıçrama bekliyordu, rakamlar telaffuz ediyor. Cuma gecesi 11:00'de açıkladı, pazartesi günü piyasaların allak bullak olmasını bekliyorlardı. Uluslararası piyasalardan buna benzer yorumlar geliyordu. Amaçta oydu zaten. Böyle bir durumda böyle bir dönemde haksız şekilde Türkiye ekonomisine ilişkin bu notları vermelerinin amacı buydu. Rasyonel kararlar değildi, bilimsel olarak alt yapısı bulunan kararlar değildi. Ama ne oldu biliyor musunuz? Hiç bugüne kadar yaşanmamış bir hadise gerçekleşti. Not indiriminden sonraki hafta dolar yüzde 5 değer kaybetti. Türk Lirası yüzde 5 değer kazandı. Daha önce bu tür sabotajlarla karşı karşıya kalan birçok ülke ekonomik olarak çok ciddi zararlar gördü, sıkıntıyla karşı karşıya kaldı. Olumsuz yönde etkilendi. Ama hamdolsun Türkiye ekonomisi bütün saldırıları diğer alanlarda olduğu gibi cumhurbaşkanımızın liderliğinde def etmesini bildi. Artık uluslararası derecelendirme kuruluşları da bütün mermilerini kullandılar. Atacak mermileri kalmadı. Bundan sonra Türkiye'ye hiçbir zararları dokunmaz. Yine Türkiye'ye yönelik bir proje çerçevesinde suç üstü yakalandılar. Bu da güzel bir şey. Milletimiz bu millet, uluslararası uluslararası derecelendirme kuruluşlarının da ipliğini pazara çıkardı. Yine bu millete cumhurbaşkanımızın liderliğinde nasip oldu. Cumhurbaşkanımızın bu işle ne alakası var diyen olabilir. O kadar çok alakası var cumhurbaşkanımız Türk lirasının yaygınlaştırılması için bir kampanya başlatmıştı. Kendi paramızın daha çok kullanımını sağlamak amacıyla. İnanın bu saldırıların ortadan kaldırılmasında, def edilmesinde en bilimsel, en sofistike para politikası araçlarından daha etkili bir şekilde cumhurbaşkanımızın bu saldırısı sağladı. O çağrı milletimiz tarafından kabul edildi ve biz bu saldırıları def edebildik."
- Ekonomik gelişmeler
Canikli, sonuçların tesadüfen ortaya çıkmadığını çıkmadığını belirterek, bu saldırıların her zaman farkında olduklarını, ekonomiyi ve ülkeyi bu saldırılardan korumak için sürekli hareket halinde olduklarını ve bir şeyler üretmeye, ortaya koymaya çalıştıklarını bildirdi.
Canikli, ekonomiye yönelik saldırılardan sonra para piyasalarında dalgalanmaların meydana geldiğine dikkati çekti.
Canikli, bütün bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için bugüne kadar hiç ortaya konulmamış bir yeniden canlanma paketini ortaya koyduklarını bildirdi.
Canikli, şöyle dedi:
"Bunlardan bir tanesi önümüzdeki haftadan itibaren başlamak üzere 300 binin üzerinde KOBİ'ye 50 bin liraya kadar faizsiz kredi paketini başlatıyoruz. Amacımız ne biliyor musunuz? Daha çok insanların satın alabileceği, harcayabileceği, tüketebileceği, talep edebileceği kaynağı vatandaşımıza aktarmak. Bu şekilde ekonominin canlandırılmasını sağlamak. Birincisi bu. Bu dönem içerisinde bu ekonomideki dalgalanma sırasında finansman sıkıntısı içerisine girenlere finansman aktarılması. 250 milyar liralık kredi garanti fonu kefaletiyle inanılmaz bir kredi alanı oluşturduk. Herkes faydalanacak budan. Nefes alan, hayat emaresi olan bütün şirketlerimiz bu krediden faydalanacak. Bankalara bu talimatı veriyoruz. Finansman ihtiyacı olan herkes bundan faydalanacak. Finansman nedeniyle hiçbir üretim yapan hizmet üreten firmanın batmasına müsaade etmeyeceğiz. Son olarak yine cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz hafta başlattığı bir kampanya 2017 yılı içerisinde en az 1.5 milyon yeni iş alanı oluşturulması, istihdam kampanyası. Onunla ilgili de yasal düzenlemeyi en son KHK'da yaptık. Yeni işe alınacak olan herkesin SGK pirim masrafı ve vergi yükü devlet, hükumetimiz tarafından karşılanacak. Bu ekonomik saldırıların artık Türkiye ekonomisine kesinlikle olumsuz yönde etkilemesi, kalıcı bir tahribat yapmasının da önü tamamen kapatılmış oluyor.
- "Dünyadaki adaletsizliği ortadan kaldırabilecek tek devlet Türkiye'dir"
Canikli, esas değişimin 16 Nisan'da yaşanacağını belirterek, "16 Nisan, Türkiye'nin geleceğinde her zaman güçlü yönetimlerin garanti altına alınması projesinin adıdır. Türkiye yönetiminde ortaya çıkması muhtemel engellerin, sıkıntıların, kararsızlıkların, tereddütlerin giderilmesi projesinin adıdır." ifadesini kullandı.
Dünyada adaletsizliğin ortadan kaldırılması için Türkiye'nin güçlendirilmesi projesinin adının 16 Nisan olduğunu vurgulayan Canikli, "Türkiye yeteri kadar güce ulaşmadıkça, dünyada adaletsizlik ortadan kalkmaz. Dünyadaki bu haksızlığı, adaletsizliği ortadan kaldırabilecek tek devlet Türkiye'dir." diye konuştu.
Canikli, bazı ürünlerde ÖTV ve KDV'nin kaldırıldığını anımsatarak, şunları aktardı:
"Her gün reform diye nitelendirebileceğimiz adım atıyoruz. Hükumet olarak karar alıyoruz, bundan sonra da devam edecek. 16 Nisan'dan itibaren bu milletin geleceğinin teminatını garanti altına alacak bir yönetim yapısını mutlaka milletimize anlatmamız gerekiyor. Bunun yolunun da cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminden geçtiğini anlatmamız gerekiyor. Bu milletin, dünyaya adalet dağıtabilmesinin önünü açabilmek için güçlü yönetim yapısına geçmesi gerektiği, bunun bir sorumlukluk olduğunu, doğrusunun bu olduğunu millete anlatmamız gerekiyor. Gece-gündüz anlatmamız gerekiyor."
Bu güne kadar her şeye karşı çıkanların cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine de karşı çıktığına işaret ederek Canikli, "Buna müsaade edemeyiz. Bu millet buna müsaade etmez." dedi.
(Bitti)
AA