ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı şirketler nedeniyle bankacılık sektörünün riskine ilişkin, "Şu an itibarıyla 4,2 milyar liralık bir risk gözüküyor. Toplam 5 milyar diyelim, nakdi ve gayri nakdi. Bu biraz düşük bir rakam olabilir, muhtemelen biraz daha üzerindedir." dedi.
Canikli, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu ile Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası'nda bir araya geldi.
Toplantı öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Canikli, bir soru üzerine, önceki gün Çukurca'daki güvenlik güçlerinin mücadelesinde, terör örgütünden bölgenin sorumlusu olan "sözde üst düzey" yöneticisinin öldürüldüğünü söyledi. Pazar gecesi Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Hakkari Çukurca'ya moral ziyareti gerçekleştirdiklerini anlatan Canikli, söz konusu kişinin isminin belli olduğunu, fotoğraflarının da bu ziyaret sırasında bir komutan tarafından kendilerine gösterildiğini aktardı.
FETÖ ile bağlantılı olmaları nedeniyle işlem yapılan ya da görevden alınan kişilere değinen Canikli, şöyle konuştu:
"Görevden almaların hiçbir tanesi, eğer ilave başka soruşturmalar yapılıyorsa ya da yargıda başka işlem tesis ediliyorsa, onun ile bağlantılı değildir. Tamamen kendi kulvarında, kriterlerinde ve kuralları çerçevesinde yürütülen soruşturma neti̇cesi̇nde ortaya çıkan sonuca göre adım atılmıştır, işlem tesis edilmiştir. Farklı kesimlerden, muhalefete mensup partiler de dahil olmak üzere hem yeniden gözden geçirilmesi talebiyle hem de 'FETÖ ile bağlantısı yoktur' bunun dikkate alınması nedeniyle bize başvurular olmaktadır. Biz bunların hepsini gözden geçiriyoruz, tekrar değerlendiriyoruz. Nitekim en son KHK'dan daha önce kapatılan öğretim kurumlarından 15'inin, FETÖ ile bağlantısı olmadığı anlaşıldı ve KHK bunları yeniden açtık."
- FETÖ ile bağlantılı şirketlerin sektöre riski
Canikli, FETÖ ile bağlantılı şirketlerin, bankacılık sektörüne ilişkin riskine dönük bir soru üzerine de halen 4,2 milyar liralık riski bulunduğunu bildirdi. Başbakan Yardımcısı Canikli, şunları kaydetti:
"TMSF'ye geçtikten sonra daha doğrusu tüm bu kayyumluk faaliyetleri TMSF tarafından alındıktan sonra kesin rakamlar ortaya çıkar ama şu an itibarıyla elimizde BDDK'mızın düzenlediği bir rakam var, 4,2 milyar liralık bir risk gözüküyor. Toplam 5 milyar diyelim, nakdi ve gayri nakdi. Bununla bağlantılı başka riskler de olabilir. Bu biraz düşük bir rakam olabilir, bu rakamın muhtemelen biraz daha üzerindedir. Çünkü farklı mahkemeler tarafından farklı kayyumlar atandığı için şu anda böyle bir data oluşturmak hemen kolay olmayabilir ve bununla da doğrudan bağlantılı başka firmalarda o risklerin yansıması söz konusu olabilir. Bu anlamda zincirleme bir risk analizi yapmak gerekiyor tam rakamı bulmak için."
Bireysel Emeklilik Sistemine otomatik katılımdan elde edilecek kaynağa ilişkin bir soru üzerine ise Canikli, “Otomatik BES’le oluşan kaynak sonuç itibarıyla bir yerlere plase edilecek. Şu anda gönüllü BES’te bir sistem var, bir kısmı bankalara gidiyor, bir kısmı Hazinenin fonlanmasında kullanılıyor, bir kısmı borsaya menkul kıymet alımında kullanılıyor. Aynı mekanizma otomatik BES için de geçerli. Plase edilecek yerler arasında da hiç kuşkusuz bir tanesi de bankacılık sektörüdür.” diye konuştu.
- "Varlık Fonu, bankacılık sektöründen yük alacak"
Türkiye Varlık Fonu’nun da birinci aşamada özellikle bankacılık sektörünün üzerindeki önemli bir yükü alacağına dikkati çeken Canikli, bankaların finanse ettiği, kredi kullandırılan birçok alanın Fon tarafından finanse edileceğini söyledi.
Bugün bankacılık sektörünün, köprüler, havaalanları, altyapı yatırımları gibi büyük yatırımlara kullandırdığı krediler bulunduğunu hatırlatan Canikli, Fon’un büyük ihtimalle bu tür yatırımların tamamına yakınını kendisinin finanse edeceğini kaydetti. Dolayısıyla bankaların buralarda kullandırdıkları kredileri başka alanlarda kullanabileceklerine dikkati çeken Canikli, bankaların kullanabileceği yeni kaynakların ortaya çıkabileceğini ve sektör üzerindeki baskının azalmış olacağını anlattı.
Bankaların aktiflerinin menkulleştirilmesi ve bunların ikinci el piyasada el değiştirilme sisteminin kurulmasıyla yeni bir imkan oluşacağını da dile getiren Canikli, Fon’un buralardan rahatlıkla alım yapabileceğini ifade etti.
- Boydak'ın Türkiye Finans'tan istifası
Canikli, Türkiye Finansın hakim ortağının yüzde 67 payla Suudi Arabistan orijinli bir uluslararası sermaye olduğunu belirterek, yüzde 22 payın da hakkında FETÖ bağlantısı nedeniyle işlem yapılan Boydak grubuna ait olduğunu hatırlattı.
Mahkeme tarafından Boydak grubuna bu işlemler yapıldıktan sonra Türkiye Finansla ilgili birtakım olumsuz gelişmeler, spekülasyonlar olduğunu ifade eden Canikli, şöyle devam etti:
"Esasında bu gelişmeden etkilenmesi söz konusu değildi. Çünkü hakim ortak yüzde 67 ile tek başına yönetme kapasitesi olan bir uluslararası sermaye. İşlem tesis edilen Boydak Grubu’nun Türkiye Finans’ın yönetimi üzerinde bir ağırlığı yok ama buna rağmen bir olumlu gelişme oldu, oradaki yönetim kurulundan istifa etti Boydak. Dolayısıyla şu anda Türkiye Finans’ın yönetimi, tamamen üzerinde hiçbir sorunu olmayan diğer ana hakim ortak tarafından yapılmaktadır. Ayrıca Boydak hisselerinin de ana grup NCB tarafından satın alınmasına ilişkin görüşmeler de devam etmektedir."
Sektörün güçlü tutulması gerektiğini, uluslararası sermayenin hak ve hukukunu korumak gerektiğini vurgulayan Canikli, “Burada haksız bir durum çıkmıştı. Yani hiçbir sorunu olmadığını halde, normal faaliyetleriyle ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığı halde, kurallara uymama şeklinde herhangi bir problem yaşamadığı halde, sırf bu yüzde 22 hisse payına sahip ortağı üzerinde mahkeme tarafından FETÖ ile ilgili bir işlem yapıldığı için bir zarar görme ihtimali ortaya çıkmıştı. Elbette buna kayıtsız kalamazdık.” diye konuştu.
Canikli, Boydak'ın istifası noktasında da BDDK’nın yönlendirici bir fonksiyonu olduğunu sözlerine ekledi.
(Bitti)
AA