ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cenevre’deki Kıbrıs müzakerelerine ilişkin, "Son anda, kabul edilmeyecek bir haritanın ortaya çıkarılması, hatta bu haritanın da BM’ye takdim edildikten sonra bir şekilde basına sızdırılması Türk tarafının kabul edeceği bir şey değil. Anlaşma gereği zaten her iki tarafın da haritası ortaya çıkarılmayacaktı. Dolayısıyla bir oldu bitti yapılmaya çalışıldı. Türkiye bu oldu bittiye gelmeyecektir." dedi.
Kurtulmuş, A Haber televizyonunda katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Terör örgütü DEAŞ’ın çok kitlesel şekilde PKK’ya katıldığına dair haberler ve yorumların yapıldığının hatırlatılmasının ardından, bu durumun Türkiye’nin terörle mücadelesini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, bu duruma dikkati çektiklerinde bazı kesimlerin, "Olur mu öyle şey?" dediğini aktardı.
Türkiye’ye karşı mücadele eden terör örgütlerinin oryantasyonlarının farklı olabileceğini belirten Kurtulmuş, "Görüşleri ne olursa olsun, bu örgütleri ayakta tutan amaçlar ne olursa olsun, bu örgütlerin ortak bir hedefi var, o da Türkiye’ye diz çöktürmektir." diye konuştu.
Ne PYD-PKK ne DEAŞ ne de FETÖ’nün kendisinden menkul güçler olmadığına vurgu yapan Kurtulmuş, "Bunların hepsinin arkasında ağa babaları vardır. Bu piyonları oynatan birtakım esas oyuncular vardır. Bu maşalar marifetiyle Türkiye’nin güçlü bir şekilde koşarak yürümesini engellemeye çalışıyorlar, diz çöktürmeye çalışıyorlar, Türkiye’ye çelme takmaya çalışıyorlar. Oyun budur. Bu bölgede oynanan oyuna müdahale edebilecek tek ülke Türkiye’dir." ifadelerini kullandı.
Terör örgütlerinin ittifak, iş birliği yapabileceklerini anlatan Kurtulmuş, hepsinin ortak düşmanının Türkiye olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, terör ile bölmeye çalıştıkları milletin daha fazla kenetlendiğine işaret ederek, "Bu örgütlerin hepsine karşı millet olarak ayakta duracağız. Bunlar Türkiye’ye diz çöktüremeyecek, bu aziz millet, bu terör örgütlerinin hepsine diz çöktürecek ve bir müddet sonra bu örgütlerin isimlerini dahi hatırlamayacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"DEAŞ’lıların PKK’ya katılımı Türkiye’nin Suriye ve Irak politikasında herhangi bir değişikliğe yol açabilir mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye’nin bölgede çok ciddi bir makas değişimine gittiğini, bunun da adım adım uygulandığını bildirdi.
Numan Kurtulmuş, özellikle Suriye’de, Rusya ile Halep özelinde bir ateşkes ortaya konulması ve sonuçta bu ateşkesin genişletilerek Suriye’de bir barış sürecinin gerçekleştirilmesi için son birkaç aydır çok yoğun temasların bulunduğunu kaydetti.
Bu temaslar sonucunda da bugün Astana sürecinin ortaya çıktığını ifade eden Kurtulmuş, bunun da aslında Türkiye’nin yeni Suriye politikası bakımından önemli bir başarı göstergesi olduğunu aktardı.
Kurtulmuş, aynı şekilde Irak-Türkiye ilişkilerinin yeni bir döneme taşındığını ifade ederek, "Bu dönemde Türkiye-Irak merkezi hükümetiyle de Irak’ın birliğini, toprak bütünlüğünü sağlayacak, Irak içerisindeki bütün farklı unsurların siyasal katılımına destek olacak şekilde yeni bir sayfa başlatıyoruz. Türkiye bu çerçevede de komşularıyla dostluk ilişkilerini hızlı bir şekilde geliştirecek." dedi.
- "Adil Öksüz’ün esas oğlan olmadığı kanaatindeyim"
Adil Öksüz ve Reina katliamcısının hala yakalanamadığının hatırlatılmasının ardından, yorumunun sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Daha önce de ifade ettim, ben aslında Adil Öksüz’ün esas oğlan olmadığı kanaatindeyim. Adil Öksüz, bir yerde gölgedir. Bu gölgeyi maalesef bir şekilde serbest bıraktılar. Bütün Türkiye, Adil Öksüz’ün peşine zihinsel olarak giderken, esas Akıncılar Üssü’nü yöneten, darbenin hava ayağını yürütenlerin kimler olduğunun üstü örtülmüş oldu. Dolayısıyla ben meseleye buradan bakılmasının doğru olduğu kanaatindeyim. 'Adil Öksüz önemsiz bir adamdır' demiyorum. Anlaşılıyor ki son derece önemli bir adam ama esas adam değil. Dolayısıyla hem Adil Öksüz’ün bir an evvel yakalanması hem arkasındaki esas bağlantıların ortaya konulması lazım."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Reina saldırısı da gerçekten öyle anlaşılıyor ki sadece bir terör örgütünün değil, son derece profesyonel bir istihbarat biriminin de işin içinde olduğu, çok planlı bir saldırı. Bu saldırıyla ilgili de çok sayıda gözaltı var, tutuklananlar var. Bunlarla ilgili bilgiler ortaya çıkıyor. Bildiğim kadarıyla biraz yavaş çıkıyor ama sonuçta Reina saldırısı aydınlatılacaktır. Çünkü elde yeteri kadar insan var."
- "Bir an evvel kurumlarımızı şüpheli pozisyondan çıkarmamız lazım"
15 Temmuz gecesi Türk Deniz Kuvvetlerine ait muharip gemilerin yüzde 70’inde hareket tespit edildiğinin belirlendiğinin aktarılmasının ardından, "Ne dersiniz, o işleri yapanların hepsi işten el çektirildi mi? Hala saklanan olabilir mi?” sorusuna karşılık Kurtulmuş, 15 Temmuz hadisesinin, "Oldu-bitti-geçti" denilecek bir mesele olmadığına dikkati çekti.
Kurtulmuş, 15 Temmuz’un pisliklerinin kamu kurumlarından temizlenmesinin belki onlarca yıl sürebileceğini kaydetti.
Yüzde 70’ini mobilize edebilecek bir güç, yani neredeyse Deniz Kuvvetlerinin tamamına yakınını kontrol altına almış bir çeteden bahsedildiğine vurgu yapan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İltisakları, irtibatları ortaya çıkmış olanlar, silahlı kuvvetlerimizden, Deniz Kuvvetlerimiz de dahil olmak üzere temizlendi. Ama öyle anlaşılıyor ki içeride hala olan insanlar var. Zaten dikkat ederseniz sürekli KHK’larla, TSK içerisinden de irtibatları tespit edilenler ayıklanıyor. Bir an evvel kurumlarımızı şüpheli pozisyondan çıkarmamız lazım. Bu kurumlar gerçekten milli menfaatler, ulusal birlik içerisinde, kendi vazifelerini yapabilecek noktaya doğru çekiliyor. Ayrıca KHK’larla yapılan özellikle TSK içerisindeki yeni düzenlemelerle birlikte de oradaki sivil asker ilişkilerini demokratik çerçeveye oturtturacak son derece önemli adımlar atıldı. Bu adımlar atıldıkça da silahlı kuvvetler içerisinde FETÖ ve benzeri örgütlerin barınması mümkün olmayacak. Dolayısıyla müteyakkız olmamız lazım."
- "Birtakım spekülasyonlar, TL üzerinde birtakım oynamalar yapılıyor"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dövizdeki yükselişinin ardından, Merkez Bankası'nın ne tür müdahalelerde bulunabileceğinin sorulması üzerine de şu değerlendirmede bulundu:
"Çok net söyleyeyim, şu anda kurlardaki yükselme büyük oranda ekonomik gerekçelerle değil, maalesef siyasi birtakım manipülasyonlar sonucu olmaktadır. Eğer Türkiye ekonomisi yapısından, makro ekonomideki dengesizliklerden kaynaklanan bir kur değişimi olmuş olsaydı bu, tehlikeli bir durumdu. Böyle bir şey yok. Yani Türkiye ekonomisinin makro dengelerinde herhangi bir dengesizlik, herhangi bir negatif durum ortaya çıktığı için kur yükseliyor değil. Tamamıyla birtakım spekülasyonlar, Türk Lirası üzerinde birtakım oynamalar yapılıyor. Bunlara karşı Merkez Bankası'nın ortaya koyabilecek araçları var. Bu araçları kullanıyor. Ben çok fazla derin endişeler içerisinde olunmaması gerektiği kanaatindeyim. Eğer yapısal olsaydı, bunu da çok açık söylerdim. Derdik ki yapısal olarak şöyle sıkıntılarımız var... Böyle bir şey yok. Siyaset, meseleye vaziyet ettikçe, kurdaki gelişmeler de devam eder. Ayrıca bir miktar yurt dışındaki ve ABD’deki yönetim değişikliğinden de etkilendiği ortadadır. Ben önümüzdeki haftalarda kurun normal seviyelere inebileceğini görüyorum. Çok fazla endişe etmeye gerek yok. Türkiye ekonomisi bu kur baskısıyla üzerine kurulmaya çalışılan politik baskıyı aşabilecek sağlam bir yapıya sahiptir."
Kurtulmuş, kurdaki oynaklığın referanduma kadar devam edip etmeyeceği ve bu durumun, 2017’nin büyüme ve enflasyon rakamlarına etkisinin ne olacağının sorulması üzerine de durumun çok sevimli olmadığını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Ekonominin şartlarından kaynaklanan bir durum değil. Suni de olsa nihayetinde sizin enflasyon, büyüme hedeflerinizi etkileyebilecek bir durumdur. Sonuçta 65. Hükümet, başından itibaren, reel ekonomiyi güçlendirecek tedbirler alıyor. KOBİ'lerimizi destekleyecek tedbirler alıyor. Bu tedbirlerimizi artırarak devam ettireceğiz. Türkiye’de cazibe merkezi olan iller, merkezler ve bu merkezlerde yatırımın özendirilmesi için kararlar alındı. Bütün bunların sonucu olarak aslolan bizim üretimdeki gücümüzü artırdıkça bu tür spekülatif oyunlar da mümkün olduğu kadar azalmış olacaktır. Ben genel çerçevede büyük bir sıkıntı görmüyorum. Çok sevimli bir durum olduğunu söylemiyorum ama sonuçta Türkiye, bunu aşacak güçtedir."
- "Türk tarafının kabul edeceği bir şey değil"
Cenevre’deki Kıbrıs müzakerelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, Türkiye’nin başından beri Kıbrıs’ta çözümden yana olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, "Çözümden yana olmak demek, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki milli menfaatlerinden vazgeçmek demek değildir." ifadesini kullanarak, Rum kesiminin hep Avrupa’yı da arkasına alarak bir şımarık pozisyonda hareket ettiğini ve Türkiye’ye karşı oldu bittilerle bazı sonuçlar alabileceğini zannettiğini aktardı.
Harita dayatmasını Türkiye’nin kabul etmeyeceğini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Orada bizim çekilebileceğimiz kırmızı çizgilerimiz vardır. Onun dışında Türkiye, bir toprak tavizi asla vermeyecektir. İkincisi ise Türkiye’nin garantörlüğüdür. İki toplumlu bir Kıbrıs’ın oluşmasında en büyük garantör, Türkiye’nin varlığıdır. Türkiye bu anlamda garantörlük hakkından da asla vazgeçecek değildir. Bu çerçevede görüşmeler devam ediyor. Masadan kalkan taraf olmayacağız. Ama masadan kalkan taraf olmayacağız diyerek de kabul etmeyeceğimiz tavizlere zorlanmamıza da asla müsaade etmeyeceğiz. Açık bir şekilde Türkiye tezlerini ortaya koymuştur. Bu iki ana çizgimiz başta olmak üzere, bunlar dile getirilmiştir. Ama son anda kabul edilmeyecek bir haritanın ortaya çıkarılması, hatta bu haritanın da BM’ye takdim edildikten sonra bir şekilde basına sızdırılması, Türk tarafının kabul edeceği bir şey değil. Anlaşma gereği zaten her iki tarafın da haritası ortaya çıkarılmayacaktı. Dolayısıyla bir oldu bitti yapılmaya çalışıldı. Türkiye bu oldu bittiye gelmeyecektir.”
(Bitti)
AA