"Başbakan’ın Konya sevdası çok belirgin olması bizim için bir şans" diyen Şimşek, "Konya'nın savaş halinde olan güney ülkelere alternatif pazarlar aradığını" ifade etti.
-Başbakan Ahmet Davutoğlu Konya’ya müjdeler ile geldi. Bu yapılan yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Başbakan’ın Konya sevdası çok belirgin olması bizim için bir şans. Konya, geçmişte uzun yıllar ne yazık ki kamu yatırımlarından hak ettiği payı alamayan bir şehirdi. Geçmişe baktığımızda kamu yatırımlarında sadece rahmetli Erbakan döneminde bir düzelme görülmüştü. Ancak bunun da çok kısa olduğunu ve yeterli olmadığını gördük. Konya, Selçuklu devletinin başkentliği döneminden bugüne kadar bir Başbakan ile net bir şekilde ikinci kıymetli dönemini yaşıyor diye düşünebiliriz.
-Konya’nın kıymetli olduğu bir dönemi yaşıyoruz, peki biz bunu kullanabiliyor muyuz ?
Öncelikle alışık değiliz. Birçok şehir bunu çok iyi yapıyor. Bir başkentli olarak karakterimize yansıyan bir tarafı da ‘isteyememek’ diyebiliriz. Misal, Konyalı milletvekillerini sürekli isteyen şekilde göremezsiniz. Daha olgun, daha ağır şekildedir. Elbette projeleri takip ediyoruz ancak başka bölgelerdekileri çok daha agresif görüyoruz. Ağırlığımızı, olgunluğumuzu bozmadan birlik beraberlik ruhu ile projelerimizi, taleplerimizi olgunlaştırıp masaya koyduğumuzda reddedilmeyecek hale getirmemiz gerekiyor. Sayın Başbakan Konyalı olduğu için taleplerimiz çok hızlı yerine gelsin isteriz ama Başbakan, Türkiye’nin Başbakanı dolayısıyla önüne giden dosyaların, taleplerin de çalışılması gerekiyor.
-Başbakan, Borsa Konya’nın açılışını yaparak açıklamalarında ‘Konya Yenilmez’ demişti, bunun ile neyi ifade ediyor, ekonomi, iş dünyasına Borsa Konya'nın katkısı ne olacak ?
Bunun biraz daha iyi anlaşılması gerekiyor. Salt bir ‘gong’’ aklımızda kalmasın. Başbakan Konya’da çok ciddi açılışlar yaptı. Bir dönem şehir unutuldu dedik ama Başbakan şehre geldiği zaman müjdeler ile geliyor. Bu yatırımlar da Konya için çok kıymetli. Biz özellikle devletin yaptığı bu yatırımlar ile bölge halkına, insanımıza, iş adamlarımıza çok kıymetli fırsatlar sağladığını da biliyoruz. Türkiye’de en iyi örneğini veren bir borsamız var. İşlemlerini yaparken artık kabına sığamadı. Elektronik işlem borsasına geçti. Bununla birlikte Konyalı üreticilerin, çiftçilerimizin yetiştirdikleri, tüccarlarımızın satın aldıkları ürünleri artık elektronik ortamda sadece Konya ile sınırlı kalmayarak, Borsa İstanbul üzerinden dünyaya açmaya bir fırsat oluştu. Ürünü değerinde satabilme fırsatı doğdu.
Sayın Başbakan bir de 'Ürün İhtisas Borsası' kuracaklarını söyledi. Türkiye’de 'Ürün İhtisas Borsası'nın merkezi Konya olmalıdır. Dolayısıyla Konya’daki tarımsal üretimi, tarımsal ticareti bundan kaynaklanan gıda sanayisini ve diğer sektörleri kalkındıracak etkiye de sahip olacaktır.
Devlet lisanslı depoculukta çok ciddi teşvikler veriyor. Verdiğiniz ürün karşısında bir bedel ama o lisanslı depoda ürününüzü muhafaza ettiğiniz için destek veriyor. Masrafsız bir yardım çıkıyor karşımıza. Tamamen çiftçiyi kollamaya odaklayan bir proje.
-Konya’nın fotoğrafını nasıl görüyorsunuz ?
Konya aslında geleceğe umutla bakan bir şehir. Konya ile ilgili dönemsel olarak 2015’te çeşitli sıkıntılar, sorunlar yaşadık. Ancak Konyalı sanayicimiz, Konyalı iş alemi hiçbir zaman kendisinden bekleneni, üzerine düşeni yapmaktan geri adım atmadı. Canla başla herkes bulunduğu yeri sıkı bir şekilde koruyarak bu günlerin geçici olduğunu, geleceğin Konya’sında, herkesin daha rekabetçi, daha inançlı olacağını bize gösterdi.
Biz MÜSİAD olarak Katar’a 42 kişilik iş adamı heyeti götürdük. Katar ile Konya arasında 4 milyon değerinde anlaşma yaptık. Katar dünyanın en zengin ülkeleri arasında. Biz 4 milyon dolar gibi çok düşük miktarda bir şey satıyoruz. Katar ile Konya’nın ticaret hacmini tek bir seyahat ile 2 katına çıkaracağımızı temin ediyoruz. Konya’yı dünyaya açmamız gerekiyor. Konya 2002 yılında 130 milyon dolar ihracat yapıyordu, 2012 yılında 1.3 milyar dolar ihracat yaparak 10 katına çıkardı. 2015 yılında ise 1.5 milyar doları aştı. Ancak bugüne baktığımızda 1.37 milyar dolar seviyesinde olduğumuz görülüyor. 2023 yılında ise Konya 15 milyar dolar ihracat yapsın diye hedefimiz var. Suriye, Irak bizim en önemli pazarlarımızdı. Irak hala öyle ancak Suriye’deki iç savaş bizim ihracatımızı çok etkiledi. Biz de Rusya pazarına, Afrika pazarına, unutulan Amerika pazarına girdik. Konyalı ihracatçılarımız hemen bir arayış içerisine girdi. Çünkü komşularımızdaki karışıklıklar dolayısıyla tıkandık. İhracatımızı toparlarken Rusya ile uçak krizi yaşandı ve ticarette bazı sınırlamalar geldi. İşin en önemli tarafı Afrika pazarı, Türkiye için ihtiyaç duyulmayan bir pazardı. Oradaki bütün ülkeler için bir heyet oluşturduk. Onları çok iyi bir şekilde araştırdık. Oradaki ülkeler ile bu sayede çok iyi ilişkiler kurduk, ticaret yaptık.
-Siz bu çalışmalar ile Türkiye’nin güneyindeki ülkelerin alternatifini tamamen oluşturdunuz mu ?
Oluşturuyoruz ancak reel olarak 1.3, 1.5.Yani Konya’da bir yılda 200 milyon dolarlık kaybımız oluştu. Düşük bir zararla atlattığımızı düşünüyorum. Çünkü güney coğrafyamızın tamamında savaş var. Bu durum, Suriye ve Irak’ta ki ihracatın tıkanmasından kaynaklanıyor. Ama sanayicimiz önce Rusya’ya, İran’a ve Afrika’ya yönünü çevirdi. Kaybımızı böylece en aza indirgemiş olduk.
Biz 2016’yı MÜSİAD’da Afrika yılı ilan ettik. 'Afrika’ya daha insani', onların da, bizim de kazanacağımız bir model oluşturduk. Afrika’ya her yerden girilmiyor. Bazı kapılar var anacak oralardan girilebiliyor. Biz de Cibuti’den giriyoruz, Konya- Cibuti arasında çalışmalar yaptık ve diğer Afrika ülkelerinde de çalışmalarımız devam ediyor.
-Ortadoğu ülkeleri ile Afrika ülkeleri arasında ticari anlamda ne tür farklar var ?
Körfez ülkeleri kârlı bir pazarımız. Coğrafi yakınlığımız var, daha kolay ve zamanında ulaşma şansımız var. Afrika’ya girdiğiniz zaman Çin’in, Afrika pazarına hakim olduğunu görüyoruz. Ancak Çin, pazarı mahvetmiş. Afrikalılar, 'Çin malı kullanacağıma Türk malı kullanırım' diyorlar. Bu yönden rekabetçi olma şansımız var.
-Lojistik Merkez'de son durum ne?
Lojistik merkez 2004 yılından beri üzerinde çalıştığım bir konu. Bu proje, MÜSİAD’da bize özgün bir projedir. Bu projeye çok destek geldi. Artık bir devlet meselesi haline geldi. Türkiye’de ilk defa bir şehir 2004 yılında Konya’ya bir 'Lojistik Merkez' istedi. 2007 yılında Lojistik Merkez Konya’da kurulsun diye karar alındı. Farkındalık oluşturmak için kapı kapı bütün kurumları bizzat ben dolaştım.
Mevka’nın Kalkınma Raporu ile çok ciddi kamuoyu oluşturduk. O dönem dışişleri bakanımızın desteği ile kamulaştırma kararını çıkarttık. İhalesi yapıldı, sonradan iptal edildi ihale. Biz hükümetimizden Lojistik Merkezi'n bir an önce ihale edilmesini istiyoruz.
Lojistik Merkezi sadece Konya için istemedik. Biz, 'Lojistik Merkez ile mallarımızı Mersin limanına indiriyoruz. Konya, Karaman, Mersin’de bir ticari koridor oluşturmak istiyoruz' dedik. Lojistik Merkez için Başbakanımızdan sözünü aldık ve kendileri 'bu konuda çalışmaların hızlanacağını' söyledi. Lojistik Merkez çok önemli bir dönüşüm oluşturacak. Konya’da yapılan yatırımların birçoğu burada Lojistik Merkez yapılacak diye geldiler. Ancak üzüldüğüm nokta 6 tane Lojistik Merkez yapıldı, Konya'da henüz başaramadık.
-Serbest Bölge ile ilgili birkaç cümle alabilir miyiz?
Serbest bölge ile ilgili Başbakan yakın zamanda açıklama yaptı. Konya Valiliğimiz önderliğinde Konya kanaat önderleriyle Serbest Bölgeler Genel Müdürü'nü Konya’da ağırladık. Serbest bölge konusunu 25 kişilik bir toplumda tartıştık. Serbest bölge Türkiye’de belli bir tarihten sonra bölge avantajları kaldırılarak biraz vasatlaştırılmış, artık eskisi kadar göz önünde, itibar edilmeyen bir yapı halinden çıkmıştır. Serbest bölgenin tek avantajı, 'ithal malzemeyi kullanır, serbest bölgede üretir, iç pazara değil de direk ihracata satarım' diyen bir insan için avantajlı bir hale gelmiştir. Türkiye’deki eski serbest bölge avantajı artık yok. Bu işe girerken de ölü doğum olmasın diye çok ciddi tartıştık biz bu konuyu. Üzerinde hâlâ çalışıyoruz. Serbest bölge faydalı bir şey ise Konya’ya çok çabuk kurulabilecek bir olgudur. Ancak bununla ilgili bir organize sanayiden çok daha faydalı olmadığı kanaati bizde oluştu.
Röportaj-Ahmet Gökbaş-M.Ali Elmacı