Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in kapatılan DTP’nin Eşbaşbakanı Ahmet Türk’e yumruklu saldırıyla ilgili olarak önceki gün kaleme aldığı “Yumruk” başlıklı yazısı medyada farklı yorumlara neden oldu.
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): “Her zamanki olağanüstü zekâ, ondan üstün üslup ve espriyle yazılmış bir yazı. İlk okuyuşta insana ‘Acaba Ahmet Türk’e saldıranları mı savunuyor’ dedirten bir yaklaşımla kaleme alınmış. Okurken birden elimi başıma vurdum ve ‘Hay Allah’ dedim. CHP lideri Baykal geçen hafta Van’da saldırıya uğradı. Ben açıp Deniz Bey’e bir geçmiş olsun demedim. Üzerine bir satır yazı bile yazmadım. Peki Samsun’daki saldırı da, Van’daki neydi? Yumruk yerine yumurta. Bu kadar basit mi... Sonra oturup Samsun’daki saldırıya ağır sözlerle girişen başka insanların yazılarını okudum. Benim hatırladığım onların hafızasında da bir Deniz Bey tutukluğu olmuş. Yılmaz Özdil, işte hepimizin hafızasındaki bu tutukluğu çok güzel suratımıza vuruyor.”
Rahmi Turan (Hürriyet): “Kafamdan geçen düşünceleri, Özdil’in yazısında okudum. Benden önce davrandı. Şöyle soruyordu: ‘Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek ‘demokratik hak’ kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye ‘ırkçılık’ oluyor? Mayın demokrasiyse... Yumruk niye faşizm?’ Yaşanan üzücü olaylar ülke insanlarını bölmenin sonucudur. PKK’lıları savunan ‘Onlar bizim kardeşimizdir’ diyerek işledikleri cinayetleri hoş görüp, ırkçılığın daniskasını yapanlar, her etkinin de bir tepkisi olacağını düşünmelidir.”
Ahmet Altan (Taraf): “Hürriyet’te, Türk’e vurulan yumruğu ‘adaletin tokmağı’ olarak değerlendiren insafsız bir yazı yayımlandı. Belli ki Kürtleri de Türkleri de öfkeden çıldırtmaya çalışıyorlar. Bu ülkede Hürriyet gibi bir gazete 68 yaşındaki bir adama yapılan rezilce bir saldırıya alkış tutacak hale geldiyse, kışkırtmalar bu boyutlara varıyorsa, bu, çaresizliği ve çaresizlerin her türlü belaya razı olduğunu gösterir.”
Ahmet Kekeç (Star): “Bu ülkenin bir Basın Konseyi, bir Gazeteciler Cemiyeti, bir Gazeteciler Sendikası, adaleti tesisle yükümlü yığınla ‘tecziye organı’ var ama, titreyip kendine dönmesi için ben bu arkadaşa Erkut abi tarzı bir ceza öngörüyorum: Bunu alsınlar kafasına bidon geçirsinler, eline harita verip mayınlı arazide altı ay yürütsünler... Akıllanmıyorsa dağa kaldırıp peşmergelere yalatsınlar... Daha akıllanmıyorsa Ergenekon iddianamesi ve ek klasörlerinden sözlüye kaldırsınlar.”
Salih Tuna (Yeni Şafak): “Özdil’in yazısını okuyunca kan beynime sıçradı: Gel de çakma dedim birader! Öyle zırvalamış ki; çakılacak ağız tokada yakın gelirmiş misali. Yenilir yutulur densizlik değil yaptığı. Bu edepsizliğe susmak mümkün mü?”
Reha Muhtar (Vatan): “Böyle komik benzetmeler yapılmaz. Türk’e yapılan saldırıyı ‘toplumsal infial kontenjanından’ haklı göstermek için ‘PKK da terör yapıyor!.. Ona neden ses çıkarmıyorsunuz?’ diye yorum yapılmaz. PKK bir terör örgütü. ‘PKK’ya ses çıkarmıyorsunuz’ deyip, toplumsal infial ve hassasiyetleri arkana alıp, Türk’e yapılan saldırıyı ‘anlaşılabilir’ kılmak faşist bir anlayıştır.
İşte o satırlar...
Yumruk...
Kimse kimseye vurmasın.
Kimsenin burnu kanamasın.
Afrika’da açlık olmasın.
Yoksul insan kalmasın.
Nükleer silahlar çöpe atılsın.
Uzatabiliriz listeyi...
Söylemesi kolaydır çünkü.
Suya sabuna dokunmadan, “sağduyu” çağrısı yapabiliriz mesela... Nasıl olsa, bol keseden yapılan sağduyu çağrıları maaştan kesilmiyor. Veya, saldırgan kahveciymiş diye, ne şekerli ne sade bana müsaade deyip, bu mevzunun kenarından kenarından sıyrılabiliriz yılışıkça... Ya da, entel dantel barlarında kafası karışmış kızlara şirin görünmek için “esefle kınıyorum” da diyebiliriz.
Ama...
Bu tür köfte lafların, kafası karışmış kızlar dahil, kimseye faydası olmaz.
Soralım dolayısıyla... Bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek “demokratik hak” kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye “ırkçılık” oluyor?
Mayın demokrasiyse... Yumruk niye faşizm?
Dün seyrediyorum televizyonu, papyonlu bir arkadaş, “İzmir-Bursa hattında, Trabzon-Samsun hattında tehlikeli yapılanmalar var, oralara dikkat” diyordu... “Hakkâri - Diyarbakır hattı”nda olan ne peki? Oraya dikkat çekmeye gerek yok mu, Allah’ın papyonu?
Bir tanesi de “İlk kez bir parti liderine saldırılıyor” diyordu...
Mesut Yılmaz’ın burnunu kırmadılar mı? Demirel’e yumruk atılmadı mı? Özal’a ateş edilmedi mi? Ecevit’e İzmir’de kurşun sıkılmadı mı?
Normaldir demiyorum...
Niye “ilk” deniyor?
Başbakan geçmiş olsun diye aramış Ahmet Türk’ü, ki aramalı... Peki, Deniz Baykal’a niye geçmiş olsun yok? Taş atmak, yumurta fırlatmak şiddete girmiyor mu? Light linç olur mu?
Samsun’da polisler açığa alındı, ki derhal alınmalı... Van’dakiler niye yerinde duruyor hâlâ? Kandil’den gelenlerle otobüsün üstüne çıkıp şehir turu atmadığı için mi suçludur Baykal?
Bu kadar soru yeter... Cevaba gelelim.
Açın gazetelerin internet sayfalarını, bu haberin altına yapılan yorumları okuyun...Yumruğunu “adaletin tokmağı” yerine koyup, Ahmet Türk’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu...
Çünkü, teröristi meşru hale getiren “açılım” saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da “eşkıyayı kahraman” yapmaya başladı.
Hukuku guguk haline getirirsen... “Ona göre başka, buna göre başka” işletirsen, olacağı budur.