Haftanın en rahat iki takımının mücadelesinde gülen taraf temsilcimiz Konyaspor oldu. Maça olan ilgi hiçbir hedefimizin olmamasından dolayı düşüktü. Aslında bu maçta gençlerimizi görmek isteyen, hocanın şans verebileceğini düşünenlerin sayısı da oldukça fazlaydı. Ama unuttukları bir şey vardı ki o da bu takımın hocası Nurullah Sağlam’dı. Gençlerimiz bu maçlarda şans bulmayacakta ne zaman şans bulacak. Bu hoca olduğu sürece hiçbir zaman şans bulacaklarına inanmıyorum. Maç kadrolarına baktığımda klasik Konyaspor kadrosunu gördüm ve bu maçın golsüz sonuçlanabileceğini birçok kişiye söyledim. Aslında duran toptan bulduğumuz golle kazansak da dediğimiz çıktı. Bu maç üç gün daha devam etse gol olmazdı. Rakip bütün oyuncuları ile defans yapmasına, Konyaspor’un daha atak görünmesine rağmen net gol pozisyonlarını Manisa’lı oyuncular buldu. Kaleci ile iki kez karşı karşıya kaldılar ama Oğuzhan gole izin vermedi. Her zaman ki gibi tek forvet oyun anlayışı ile sahaya çıkan Konyaspor’u Da Silva kurtardı. Zaten başka türlü gol atmamız imkansızdı.
Maçtan sonra Sayın Ahmet Şan’ın açıklamalarına şaşırdım. Bu seneyi bu şekilde kapattıklarını son iki maçı da kazanıp gelecek sene ilk maçtan itibaren UEFA kupasına katılmak için oynayacaklarını, gerekli transferlerinde önümüzdeki günlerde yapılacağını ve bunu herkesin göreceğini söyledi. Bu kadar iddialı konuştunuz sayın başkanım ve bizde o günleri görmeyi çok istiyoruz. Bu güne kadar da hiç göremedik. Her sene aynı hedefle başlayıp hedef küçülten siz değil misiniz? Merakla bekliyoruz bakalım yapacağınız transferleri. Eğer gerçekten Uefa kupasına katılabileceğimiz Süper Ligi ilk dört içerisinde tamamlayabileceğimiz bir kadro kurabilirseniz helal olsun. Peki ya seyirciyi nasıl değiştireceğiz?
Bu hafta gözüme çarpan diğer bir olayda Nalçacılılar grubunun ikiye bölünmesi ve tezahürat ederken birbirlerine atıfta bulunurcasına davranmalarıydı. Ne oldu bir zamanlar tribünleri dolduran, takımını içeride dışarıda, yağmurda çamurda destekleyen bu gruba. Birlik beraberlik bu mu sizce? Kendi aranızdaki bu tür anlaşmazlıkların faturasını Konyaspor öder. Bu anlaşmazlığın daha uzun sürmemesini ve Nalçacılıların bütün stada yayılarak tribünlerin canlılık kazanmasını dilerim.
ŞAMPİYON FENERBAHÇE
Sezona milyon dolarlık transferlerle başlayan Fenerbahçe, futbolda üç kupa ve bütün branşlarda şampiyonluk parolası ile büyük bir hedef koydu. Ama genel olarak istenilen ilk başarı futboldaydı. Şampiyonluk yarışında olan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe sezon içerisinde şampiyonluğu birbirlerine defalarca ikram etseler de hiç birisi bu ikramı kabul etmedi. Geçen sene Galatasaray’ın aleyhine çalınan düdükler bu sene fazlasıyla Fenerbahçe ye çalındı. Ama Fenerbahçe bu sene şampiyonluğa inanmıştı. Yönetim, teknik kadro ve futbolcular hep eleştirilseler de yılmadılar, hedeflerinden kopmadılar ve Şampiyon oldular. Fenerbahçe’yi 100.yılında şampiyon olduğu için tebrik ediyorum ve başarılarının devamını artık Avrupa arenasında sürdürmelerini temenni ediyorum. Bugüne kadar yarıştan kopmayan Beşiktaş ve Galatasaray’da tebrik edilmeyi sonuna kadar hak ettiler. Ama bir gerçek var ki, Fenerbahçe taraftarı bu şampiyonluğu herkesten çok hak etti. Forma aldılar, kombine aldılar, stadı doldurdular, takımlarını hep desteklediler. Kulübünü maddi manevi desteklemeyi en iyi beceren taraftar Fenerbahçeliler. Onlar sevinmesinde kim sevinsin.